<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Finansal ve ekonomik krizler ile salgın hastalıkların yanı sıra son yüzyılda dünyayı artan bir şekilde tehdit eden faktörlerin başında iklim değişikliği gelmektedir. Sanayi devriminden günümüze kadar karşılaşılan heyelan, don, sel, kuraklık, şiddetli yağışlar, soğuk ve sıcak günlerdeki öngörülemeyen düzensiz artış ve azalışlar doğrudan ya da dolaylı olarak iklim değişikliği ile ilişkilendirilmektedir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">İklim değişikliği kavramının bilim insanları tarafından ele alınması 1827 yılına kadar geri götürülebilmektedir. 1827’de Joseph Fourier atmosferin yeryüzü sıcaklığını belirlemede önemli olduğunu vurgulayarak atmosferin sera benzeri bir görev üstlendiğini ileri sürmesi tartışma ve bilimsel çalışmaları beraberinde getirmiştir</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Farklı tanımlamalar dikkate alındığında Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) iklim değişikliğini çoğunlukla Dünya atmosferine ısı yakalayıcı gazlar ekleyen fosil yakıtların yakılmasıyla oluşan geniş bir küresel olaylar yelpazesi olarak açıklamaktadır. Bu tanımlamanın küresel bağlamda artan sıcaklık eğilimlerine ek olarak deniz seviyesinin yükselmesini; Grönland, Antarktika, Kuzey Kutbu ve dağ buzullarında büyük buz kütlelerinin kaybolmasını; bitki filizlenme ve çiçeklenmesinin kesintiye uğramasını ve aşırı hava olaylarını da içine aldığı söylenebilir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Son çalışmalar küresel ısınmanın 2030 ile 2052 yılları arasında 1,5ºC sınırını geçmesi durumunda, sera gazı emisyonlarının hali hazırdaki gibi devam etmesi halinde kaçınılmaz olarak görülmektedir, pek çok canlı türü ile birçok dengenin alt üst olacağı öngörülmektedir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">İklim değişikliği neden ve sonuçları itibarıyla genel olarak dünyayı ilgilendiren küresel bir sorun olduğundan bu kapsamda ortaya konulacak mücadelenin de küresel iş birliğini içermesi gerekmektedir. Bu çerçevede hem iş birliğinin tesis edilmesi, desteklenmesi ve güçlendirilmesi hem de yerel ve ulusal bağlamda ortaya konulan politika eylemlerinin başarılı olmasında vatandaşların iklim değişikliği farkındalıkları ile toplumsal bilincin yüksek olması büyük önem taşımaktadır.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">2050 yılında toplam nüfusun yaklaşık %68’inin kentlerde yaşayacağı gerçeği dikkate alındığında şehirlerde yaşayanların iklim değişikliği farkındalıklarının ölçümlenmesi ve iklim değişikliği bilinçlerinin tespit edilmesi iklim değişikliği ile mücadelede geliştirilecek politikaların, taahhütlerin ve uygulamaların başarısında büyük değer arz etmektedir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">İklim değişikliği bağlamında dünya genelinde farklı coğrafi alanlarda yapılan yerel veya ulusal farkındalık çalışmalarının birbirinden bağımsız farklı sonuçlara ulaştığı görülmektedir. Bu çalışmalarda çoğunlukla ikilim değişikliği risk algısı ya da iklim değişikliği uyum ve azaltım algısının tespitinin amaçlandığı ifade edilebilir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Gerçekleştirilen çalışmalar incelendiğinde iklim değişikliği farkındalık durumunun çeşitli iklimsel değişkenliklerin yanı sıra yaş, eğitim, gelir, cinsiyet, etnik ve kültürel geçmiş, siyasi yönelim, medyaya maruz kalma, kişisel deneyim, kişisel bilgiler gibi değişik faktörlerden etkilendiği görülmektedir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">İnsanların hemfikir oldukları bir ölçek olmadığı gibi iklim değişikliği farkındalığına hangi faktörlerin hangi yönde etki ettiği noktasında genel kabul gören bir netice de elde edilmemiştir. Örneğin refah hipotezine göre refah düzeyi yükseldikçe iklim değişikliği farkındalığı da artmaktadır.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">İçinde bulunulan yüzyılın en önemli sorunlarından biri olan iklim değişikliği özellikle kentleri ve kentlileri etkilemektedir. Bu tehdit karşısında genel olarak uyum ve azaltım politikaları kabul edilmektedir. Bu politikaların başarıya ulaşmasında toplumsal bilincin ve iklim değişikliği farkındalığının ortaya konularak güçlendirilmesi hem yerel anlamda hem de toplumsal alanda bilinçli, sağlıklı ve uygulanabilir kararlar alınmasına yardımcı olmaktadır.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Umarım hala zamanımız varken bu sorunların parçası olmayı bırakıp çözümlerin parçası olmaya başlayabiliriz. Bu dünya hepimizin ve ona iyi bakmak bizim görevimiz. Bu görevi ciddiye alıp elimizden geleni yapmamız gerekir yoksa kendi sonumuzu kendimiz getiririz.</span></span></p>