<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Büyük düşünmek, ileriyi görmek; Memleket ve Devlet yönetiminde en önemli özelliklerden, biridir. Doğal olarak; büyük düşünmek, ileriyi görmek; her şeyi ile iyi ve gelişmiş zeka seviyesi, yüksek bir beyin ister. Engin bir görüş ister. Düşünme mekanizmasını kullanmak için; çok güçlü bir bilgi ve beceri ister. İnsani değerleri bilen ve davranış biçimi herkes tarafından kabul gören, takdir edilen, bir insan olmayı gerektirir. Adalet ve güven vazgeçilmez özelliği olmalıdır. İşte, bütün bu özellikler müthiş bir tecrübe birikintisi ile birleşince; o tür insanların, etrafına büyük düşünceler ortaya koyması için, bir engel yoktur. Bu demek değildir ki; her insan da büyük düşünemez mi? Demek değildir. Ancak düşünce ofisinin ürettiği her düşüncenin; mutlak doğru olması, ya da istifade edilir olması açısından önemlidir. Yoksa; her insan birçok konuda doğru ya da yanlış düşünceler üretebilir. Doğal olanı da budur.<br />
Devlet yönetmeye talip olanların büyük düşünmesi gerekir. Sıradan bir akıl gibi hareket edemezler. O zaman zaten özellikleri kalmaz. İnsanlar da onların ürettikleri düşünceleri akıl süzgecinden geçirerek; kendi açısından yararlı veya zararlı olduğuna karar verirler. O manada destek olabilirler yahut beğenmedikleri zaman ise; karşı dururlar. İnsanlar arasında, kabul görmenin olmazsa, olmazlarından bir tanesi; doğru düşünceye sahip olup, doğru düşünceyi toplumun tüm katmanlarında; kabul görür hale getirmektir. Neden? Tüm katmanlarında derseniz? O düşüncenin genel olarak muhatabı tüm insanlar ise; toplumun tüm katmanları tarafından kabul görür, olması gerekir.<br />
Siyaset yapan insanların, muhatabı; toplumun tüm katmanları olması gerekir. Sadece belirli bir bölgeye, belirli insan gurubuna; sınırları çizilmiş, coğrafyaya hizmet etmesi, ona göre mesajlar vermesi doğru değildir. Siyaset açısından da verimli değildir. Verdikleri mesajlar, vaat ettikleri sözler; toplumun tamamını kapsamak zorundadır. Seçmenlerin tamamı ile; siyasi partilerin arasındaki düşünce ilişkisi, böyle olmak mecburiyetindedir. Böyle bir ilişkinin haricindeki değerlendirmeler akıl tutulması gibidir. Kaybeden taraf; sözünde durmayanlar, olacaktır.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Bu açıdan baktığımız zaman şöyle bir gerçek ortaya çıkmaktadır. Siyasetin ülke yönetmenin iki önemli unsuru vardır. İktidar ve Muhalefet. Şimdi, iktidar hep yaptıkları ile yapamadıkları ile eleştirinin odağındadır. Ona düşen yaptıklarını anlatmak, yapamadıklarının ise sebeplerini açıklamaktır. Muhalefet ise, iktidar olduğu zaman yapabilecekleri plan ve projelerini seçmene takdim etmek durumundadır. Muhalefet kimi zaman hem iktidarı hem iktidara oy veren seçmeni tehdit dili kullanarak, saf dışı bırakma peşinde olamaz. Demokrasilerde böyle bir seçenek yoktur. Muhalefet yapacaklarını açık, açık beyan ederek seçmeni kendi tarafına çekebilir. İktidarın yanlış yaptığına inandığı icraatlarının neden yanlış olduğunu seçmene izah edebilir. Amma siz beni desteklemiyorsunuz! Diye tehdit edemez...Böyle bir davranış ancak kendisine zarar verir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Ülkede yapılacak seçimlerin2023 öncesi şunu aklımızda tutmamız gerekir. </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Geçmişte, Türkiye'nin partisiyiz, diyerek; ortaya çıkan siyasi partinin, Bugün, o fikirlerinin tam tersi olan; belirli bölgeye yönelik, siyasi faaliyetlerde bulunması; Toplumun tüm katmanları tarafından, tepki almıştır. Özellikle o günün şartlarında, ona güvenen; kimi yazar ve sivil toplum örgütleri, malum partiye o günler için; yaptıklarına, söylediklerine, açıktan destek vermişlerdir. Şimdi söylediklerine ve yaptıklarına, fikirlerine, bakarak; adeta hep birlikte o partiye ve yönetimine karşı, taarruza geçmiş gibi, gözükmektedirler. Şimdi söylediklerine, fikirlerine, itiraz etmektedirler. Kendilerini, aldatılmış gibi, görmektedirler. Kullanılmış olmak, zorlarına gitmektedir. Özellikle; öz yönetim konusundaki açıklamaları, terör örgütüne açık destek vermeleri; o malum yazar ve sivil toplum örgütü mensuplarını, yıkıma uğratmıştır. Hala aynı yanlışı yapmaya devam edenler de elbette vardır. Şimdi destek verdikleri siyasi oluşum, hala bu sözlerine devam ettiklerine göre, o yazar ve çizer insanları yine destek mi verecekler? Yahut yine aldatıldık mı? Diyecekler.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Bugün iktidar partisinin Ülkenin her ilinde örgütlenmesi vardır. Her ilinde seçmen tabakası vardır. Her ilinde bildiğim kadarı ile iki il hariç vekili vardır. Muhalefete baktığımız zaman bölgesel yapılanmaları görmekteyiz. Bazı siyasi partiler, bazı illerde hiç yoktur. Böyle Ülke temsil edilir mi?<br />
Bir insanın siyasi tercihini yaparken en önemli şey o parti ile hayat felsefesinin uyuşmasıdır. Kendisine göre; Ülke yönetmekteki temel ana hedeflerin kendi görüşüne uygun olmasıdır. Geleceğe yönelik fikirlerini benimsemesidir. Kendi sahip olduğu değer yargıları ile; siyasi partinin, şayet iktidar olursa; hayata geçireceği değer yargıları, politikalarının uyuşmasıdır. Geleceğe yönelik yapılacak girişimlerde; bir parça da olsa kendi geleceği gibi algılamasıdır. Bütün bunlar gerçekleşiyorsa o siyasi parti ile kol kola olabilirsiniz. Ama saydığım bu fikirlerden herhangi biri sizin fikirlerinize uymuyorsa; o halde, o siyasi parti ile ilişkinizin olmaması gerekir. Amma görünen o ki, yeni yapılanmada bu tür ince düşünceler tüm taraflar tarafından rafa kaldırılmış gibi gözükmektedir. Ortak hedef belirlenmiştir. O da iktidarı yıkmaktır... <br />
<br />
O zaman Muhalefetin zaman, zaman yaptığı tehdit ve nefret dilini sorgulamak gerekir. Bir temsilcinin söylediği bu tür söz ve davranışları tasvip ediyor musnuz? Yoksa siz de onlar gibi düşünüyor musunuz? Bunu açıkça belirtiniz... O zaman, Söz konusu VATAN' IN geleceği olan bir mevzuda; insanları nasıl ayrıştırırsınız? Tehdit dili kullanarak etkilemeye çalışırsınız? Nasıl böyle hatalar yaparsınız? O zaman sizin Vatan sevginiz sorgulanır? İnsanlar karşısında; güven vermeyen, fikri her an değişebilir, insan konumuna düşersiniz... <br />
Eleştirmek güzeldir ancak, eleştirirken farkında olmadan bindiğin dalı kesmek doğru değildir. O dal kesilince; hep beraber zarar göreceğiz, demektir. Bu kadar basit bir kuralı bilen; insanların muhalefetin neden sağ seçmen üzerine oyun oynadığını anlamanız gerekir. Sağ seçmen blokunda bulunan Sizin gibi akıllı insanların! 2023 seçimi öncesi oynanmak isteyen oyunlardan habersiz olmanız kabul edilemez. Yahut inadına siyaset üretmenizin kimseye faydası yoktur. Üstelik kimi sağ seçmen blokunun, Malum siyasi oluşuma, yapılanmanın yanında olmanızı anlamadık. Yahut o yapılanmaya kimi siyasi örgütlerin, yaptıklarını, söylediklerini, aleni desteklerini açıkça belirtmelerin de ki, hikmeti de anlayamadık... Anlaşılan o ki; siz de anlayamamışsınız... <br />
Seçim öncesi ve sonrası; Ülke seçmeninin yarısına yakın oy alan, iktidar partisi seçmenlerine yaptığınız yanlış açıklamalardan, yanlı değerlendirmelerden dolayı; özür dilemeyi düşünüyor musunuz? Helallik istemek gibi, bir erdemli harekette bulunacak mısınız? Bekliyoruz... Yoksa; aynı konumda mısınız? Bu konuda da yanlış düşündüğünüzü beyan edecek misiniz? Bekleyelim... Dilediğiniz helallik alma sözü havada mı kalacak? Hayat mı geçecek?</span></span></p>