?Konuşması gerekenlerin susması zulümdür? der koca Mevlana.
Yine aynı kahreden suskunluk.
Yine anlamsız ahrazlık.
Yine tuhaf sağırlık.
Çıkın da bir şeyler söyleyin Allah aşkına.
- Biz bu madene mecburuz deyin
- Dışa bağımlılıktan kurtulmak için mahkumuz deyin
- Söylendiği gibi payımız %002 deği, cevherin çoğu bizde kalacak deyin.
- Bizim de ciğerimiz yanıyor ama bu maden sadece burada var deyin.
- Asla siyanür kullandırtmayacağız deyin
- Bu iş geçici süreli olacak, yıkılandan fazlasını yapacak, kesilenden fazlasını dikeceğiz deyin
Deyin, söyleyin, konuşun?
Yeter ki susup, insanları çıldırtmayın.
Ve daha da önemlisi,
iyi niyetli halktan bir kısım müstesna;
- Beyaz Türkler, yazlık siteleri, tatil köyleri, şatolar yaparken susan,
- Kendi Belediyeleri, ağacı taş ederken konuşmayan
- PKK orman yakarken kınayamayan
ve
- Çalışma sahasında kesilmesi gereken son ağaç da kesilinceye kadar hiç itiraz etmeyen;
Niyetleri hep ve daima bağcıyı dövmek olan
çifte standartlı
iki değil iki bin yüzlü,
Hayatında bir ağaç dikmemiş, bir fidan sulamamış niyeti, gayreti, özü, sözü, ağzı bozuk istismarcılara alet olmayın.
Halkı rahatlatın.
Kamuoyunu sükunete erdirin,
kabaran yürekleri dindirin?
Yoksa bir büyük fitne daha kol geziyor haberiniz olsun.. (H.M.)