<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif">Yüce Peygamber: ''Bizi aldatan, bizden değildir.'' buyurmaktadır. Bu genel hüküm, sosyal hayatın her alanı için, geçerlidir. Bu hayatın ana unsuru olan insan; yetiştiği ortamın, eğitimin etkisi ile; etrafındaki insanların ona verdiği öğüt ve yönlendirmelerle; kendi iş hayatının gereği, yaşadığı süre içerisinde; insanları aldatmaktadır. Küçük örneklerle konuyu daha da açalım. Esnaf ve ticaret erbabı; daha çok kazanmak adına; öncelikle insan hayatını ilgilendiren yeme, içme, temel ihtiyaçlar kapsamında; sahte ve çürük, bozuk mal satmaktadır. Hiç de gerek olmadığı halde; bu tür mallara, ilaveten zam yapılmaktadır. Hatta, ulusal baz da bu iş ile uğraşanları bakanlık ilan ederek insanlara duyurmaktadır. Düşünüyorum da; ne hallere düştük. Vahşi KAPİTALİZM, bütün düşüncemizi sarmış, hayatımızı yönlendirmektedir. </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif">İnsanları aldatmak, sadece ticaret alanında mı olmaktadır? Tabi ki; hayır. Bugün her türden meslek erbabı, kendi sahası ile ilgili; insanları aldatmaya devam etmektedir. İnşaatçı, çürük bina yapar. İnşaat elemanları yaptığı işçiliği baştan savar. Doktoru yapmadığı işlemlerin parasını tereddüt etmeden alır. Böylece Devleti aldatır. Eczacı, sahte ilaç üretir, sahte ilaç satar. Tüm devlet memurları, görevini gereği gibi yerine getirmez. Mesai saati kavramının, neyi ifade ettiğini bilmez. Adam kayırma, hak yeme almış başını gidiyor. Hukuk, işlevini yitirmiş; insanların umudu olmaktan çıkmış. Adalet, kavramının neyi ifade ettiğini, dahi bilmeyen; görevli insanlar, bulundukları makamda; farkında olmadan en büyük adaletsizliği yapmaktadır. Örnekleri uzatacak değilim. Bugün de; bunları sıralayarak, kara bir tablo çizmek, gibi bir niyetim de yoktur. Sosyal hayatın içerisinde yaşayan, tüm insanlar; bu örneklerle her zaman karşılaşabilirler. Önemli olan aldatan olmamaktır. Büyük suçtur. Kimi zaman kul hakkıdır. Buna dikkat etmek gerekir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"> Bu aksaklıkların olmaması için; her zaman söylediğimiz gibi; sorumluluğunu her alanda bilen, Allah korkusu olan, insanlar yetiştirmek lazımdır. Neden? diye sorduğunuz zaman, şöyle cevap verebiliriz. İnsanları aldatmak, karşı tarafın zaafından yararlanarak, o kişiyi bir anlamda kandırmak manasına gelir. Doğrudur. Siz, kimsenin farkına varmadan yapmış olduğunuz bu hareketle, karşınızdaki insanı kandırmış olabilirsiniz. Ne bileyim çürük mal satarak, sahte mal üreterek, mesai zamanı insanın işin yapmayarak, yahut, yaptığınız işleri savsaklayarak... v.s. Bütün bunları yaparken, karşınızdaki insanı kandırırsınız. Ancak, Allah inancınız varsa; bir gün mutlaka bunun hesabının sorulacağını da bilmeniz gerekir. Allah'ı kandıramazsınız... mutlaka sorulacaktır. Eğer inancınız güçlü ise; ondan vazgeçersiniz. Eğer, inancınız yoksa; insanları aldatmaya devam edersiniz. Burada, sizi durduracak tek merci; sizin kendi vicdanınızdır, aldığınız insanlık eğitimidir veya sizi denetleyeceğine inandığınız bir makamdır. Tüm bunlara rağmen, aldatmaya devam ediyorsanız, sıraladığımız ve sizi denetlemesi gereken değerler yoksa; ne yapacaksınız, insanları aldatmaya devam mı edeceksiniz? Evet, inancınız yoksa; sizi denetliyenlerden korkunuz yoksa; aldatmaya devam edeceksiniz, demektir. Ancak, sizi sürekli denetleyen bir merci olduğunu biliyorsanız, bir gün mutlaka bunların hesabının sorulacağının farkınsa iseniz; o zaman bu yaptıklarınızı, yaparken şöyle bir düşüneceksiniz, demektir. İşte, o zaman tüm bunlara rağmen, aldatmaya devam ediyorsanız; sizin inancınız zayıftır. Aynı zamanda kul hakkı yiyorsunuzdur. Bu esnada inanç bile; sizi denetlemeye yetmiyorsa; o zaman o yaptıklarınızın hesabını vermeye hazır olun. Eğer, inancınız yeterli ise; zaten bu yanlışlıkları yapmazsınız. Yapıyorsanız, sizde bir arıza var demektir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"> İnsanları aldatmanın önüne geçecek en güçlü merci, İnançla beslenmiş insani değerlere sahip olmaktır. Yoksa, benim yaptığım işi, kimse görmüyor, o halde ben bu işi yapmaya devam edeyim, mantığındaki bir durumu ne ile engelleyeceksiniz? Öyle bir makam, merci var mıdır? Yaşanan olaylar, olmadığını gösteriyor. Kimi zaman da; onları, denetleyecek olanların da; insan olduğunu düşünürsek; adam gibi adam, insan gibi insan, diye tanımlayacağımız, değer yargılarını tüm hayatına ilke edinmiş, sorumluluğunu bilen, adaleti ilke edinmiş, inançlı insana ne kadar ihtiyacımız olduğu ortadadır.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"> Asırlardan beri, insanoğlunun yapmış olduğu tüm çalışmalar; daha iyi bir insan nasıl yetiştirebilirim? konusu üzerinde olmuştur. Hastalık ortadadır, her türlü tedavi yolları denenmektedir. Sonuç almak, gittikçe zorlaştığına göre; Hedef: Allah korkusu olan, bir gün yaptıklarının tamamının kendisinden sorulacağı inancını taşıyan; tüm değer yargıları ile bezenmiş, bir eğitimden geçirilen; Vatan ve Milletini seven insan yetiştirmektir. Çünkü, o inanç sisteminde yetişen insan için; Vatana ihanet de suçtur, Millete bilerek hizmet etmemek, onu aldatmak da suçtur. Mutlaka yaşadıkları bu durum, bir gün kendisinden sorulacaktır. İşte bu ilkeyi kendisine, amaç edinmiş insanlar yetiştirerek; bu aldatmaların önüne geçebiliriz. O aldatanlar bilirler ki; kul hakkı büyük bir haktır, Hatta Yüce YARADAN bile; o hakkı affetmez...</span></span></p>