Artık sadece erkeklerimiz değil, kızlarımız da işsizlik endişesi taşıyor.
Zira artık erkek ve kadın eşit. Zira artık feminist zihniyet ülkemin her yerinde.
Öyle ki, artık sadece genç kızlar değil, anne ve babalar da zihinlerinde erkek ve kız çocuklarını eşitlediler.
O kadar çok duyar olduk ki; “Kızım ekmeğini eline almadan, kendi ayakları üzerinde durmadan evlenemez. Parasını kazanıp, kocasının eline bakmayacak. Eğer kocası sorun çıkarırsa da çıkıp gelecek, nasıl geçinirim diye düşünmeyecek.”
Öyle de oluyor zaten…
Kadınlar habire boşanıp boşanıp baba evine geliyorlar.
Zira kendi öz anne ve babaları tarafından bilinçaltlarına öyle işleniyor...
Meslek sahibi olan kız öğrencisiyle gurur duyan hocalar, ''ayakları üzerinde duran'' kızlarını el üstünde tutan akrabalar ve ''kocanın eline bakmıyorsan senden iyisi yok” diyen bir toplum ve bir de “illa çalışanla evlenirim” diyen erkekler çoğunlukta olduktan sonra, hangi kadın gururla “ev hanımıyım” diyebilir ki...
Kadın ve erkeğin eşit olmadığı tek yer kaldı. O da Allah’ın (c.c) kitabı...
Kuran'da hâlâ erkek ve kadın farklı yazıyor. Hâlâ erkeklere ve kadınlara farklı sorumluluklar yükleniyor.
İşte böyle bir zamanda, ihtimal dışı ama bir ümit kırıntısı olarak, bir genç kızın;
“Benim asli vazifem anneliktir. Eğer anne olursam yeryüzünün en kutsal görevini yapıyor olacağım.
Çocuğumu kreşlere teslim etmeyip kendim yetiştirecek ve bununla da gurur duyacağım.
Bunun haricinde de elimden geldiğince, etrafıma faydalı işlerde görev alacağım” diye haykırdığına şahit olursam, ancak o zaman geleceğe ümitle bakabileceğim...
(Prof. Dr. Serdar DEMİREL’den düzeltilerek iktibas edilmiştir.)