USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İYİLİK VE KÖTÜLÜK

24-02-2025

Basitçe anlatmak gerekirse: İyilik, doğru, dürüst ve merhametli davranışlardır; başkalarına yardım etmek ve zarar vermemektir. Kötülük ise yanlış, haksız ve bencil davranışlardır; başkalarına zarar vermek ve acı çektirmektir. İyilik mutluluk ve uyumla, kötülük ise acı ve yıkımla ilişkilidir.

İyilik ve kötülük arasındaki mücadele, insanlık tarihi kadar eskidir. Bu mücadelede bazen iyilik galip gelirken bazen de kötülük üstünlük sağlamıştır. Ancak değişmeyen bir gerçek vardır: İyilik var oldukça, umut da var olmaya devam edecektir.

Günümüzde, kötülüğün daha organize, daha güçlü ve daha geniş bir alana yayıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Bu durum, iyiliğin geri çekilip umutsuzluğa kapılması gerektiği anlamına gelmiyor. Aksine, tam da bu zamanlar, iyiliği savunmak, kötülüğe karşı durmak ve umudu canlı tutmak için en önemli anlardır.

Kötülüğün en büyük silahı, korku ve cehalettir. Bunlar daha da ileri giderek hem korkusuz hem de bilinçli davranarak, İnsanları sindirmeye, onları yalnız ve çaresiz bırakarak daha da güçlü olmaya başladılar. Bunu hem bireysel düzeyde hem toplumsal hem de uluslararası alanda görmek mümkün hale geldi. Bir düşünelim: Bir ülke, kendisinden daha güçsüz olan bir ülkeye saldırıyor. Evini, yurdunu korumaya çalışan mağdur halk direnmeye çalışıyor. Ancak bu sırada, adaleti sağlaması gereken güçler, saldırganı durdurmak yerine mağduru suçluyor. Hatta saldırgana boyun eğmesini, onun şartlarını kabul etmesini istiyor. Dünyanın bazı bölgelerinde yaşanan gerçekler tam olarak bu değil mi?

İsrail’in Filistin’i, Rusya’nın, Ukrayna’yı işgal etme çabası, vahşi saldırganlıkları, küresel güçlerin, özellikle baş hırsız Amerika’nın gerçek bir adalet sağlamak yerine kendi çıkarlarını gözeterek hareket ediyor olması kötülüğün ve kötülerin ne kadar mesafe aldıklarını gösteriyor. Saldırganı caydıracak somut adımlar atmak yerine, mağdura “Boyun eğ, yoksa daha kötü olur” mesajı veriliyor. Tıpkı bir mahallede hırsızlık yapıp her şeyi gasp eden birinin, polis tarafından korunduğu bir düzen gibi… İşte kötülüğün yayılma şekli tam olarak budur: “Güçlü olanın haklı kabul edildiği, mağdurun ise suçlandığı” çarpık bir sistemi modern çağ dedikleri günümüzde en iğrenç haliyle izliyoruz. Hem de nefretle.

Amerika’nın sarışın baş budalası dünyayla resmen dalga geçiyor, ipe sapa gelmez sapkın fikirlerini pervasızca sarf etmekten çekinmiyor. Bu adamın hali hırsızla birlikte çalışan sözde güvenlikçileri hatırlatıyor. Vatandaşın evine hırsız girmiş, polis de hırsızlık ihbarına gitmiş. Ev sahibi, kırılan kapısını, camlarını ve çalınan eşyalarından bahsedip, hâlâ evin içinde olan hırsızı yakalamasını istemiş. Polis de, hırsızı yanına çağırıp elini omzuna koymuş ve "Bana bak, sen bu muhterem adamı üzmüşsün; o da gelip senin evine girmiş. Bu olaya sebep olan sensin, daha fazla konuşma, çakarım tokadı" diyerek ev sahibine çıkışmış. Ev sahibi de "Ama komiserim ben hiçbir şey yapmadım, aniden kapıyı kırıp içeri girdi, bir yandan eşyaları torbaya doldururken, bir yandan da sopayla kafamıza vurdu. Ben nasıl sebep olmuş olabilirim ki?" dese de, polis "Fazla konuşma, işi bana bırak, halledeceğim ben." demiş ve eklemiş; "Şimdi hırsızın elini öpüp özür diliyorsun, çaldığı mallar da onun oldu, geri istemiyorsun. Bana da, buraya kadar zahmet ettiğimden dolayı, senin hanımın bileziklerini, evdeki altınları veriyorsun, bir de şu bilgisayarı da alıyorum, benim çocuğunki bozuldu da. Sizleri de barıştırıyorum, konuyu kapatıyoruz. Hemen evet de, yoksa bırakır giderim. Ondan sonra bu ağabey evdeki diğer bütün eşyaları da alır, ona göre." 

Burada hırsızlar belli, yakın zaman da Putin ve Netenyahu somut örnek, Trump da güya polis, ev sahiplerini zaten biliyorsunuz. Allah onların yardımcısı olsun. Bu kadar berbat bir zamanda yaşamanın acısı içimizde olsa da, iyilikten ve umuttan vazgeçmemiz mümkün değil. Ne mutlu ki iyilik için mücadele edenler var ve kazanan mutlaka iyiler olacak inşallah.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?