Yine bir hararetli tartışmaya tutulduk.
Kanal İstanbul´u halletmeden, yerli araba oturdu gündemimize
Aslında; kalp kırıp gönül incitmedikçe tartışmanın bir mahzuru yok.
Ne demiş eskiler ?Barika-ı hakikat müsademeyi efkardan çıkar.?
Maalesef bizde öyle olmuyor.
Bir safhadan sonra fikirler değil, küfürler yarışıyor.
Ben kendi adıma sehven, zühulen ve ihmalen bile olsa kırıp incittiklerim varsa helallik dilerim.
Asıl diyeceğim şu ki;
Bir konu ne kadar az biliniyorsa o kadar çok tartışılıyor.
Bir taraf; ?ben yaparım? derken diğer taraf ?gel de yap? modunda.
Oysa, yapılacak iş mutlaka açıklanmalı, anlatılmalı ve nihayet kamuoyu aydınlatılmalı.
Hem de bıkmadan usanmadan.
Bu vazife; işin merkezinde bulunanlar kadar, AK parti teşkilatlarının, Belediye başkanlarının, İl genel ve Belediye Meclis üyelerinin ve hep önde duran, önde görünen poz verme meraklılarının da vazifesi olmalı değil mi.
Heyhat!
Yine önde vuruşanlar; partiden kovulan, listeden silinen, aday olursa seçilmeyen, seçilmişse entrikayla elinden alınan ve/veya partiyle bir işi, alakası ve beklentisi olmayanlar.
Sayıları on binlerce olan diğerleri mi?
Kahir ekseriyet, hep olduğu gibi ?ÖLÜ TAKLİDİ? yapmaktalar...
Şimdiye kadar iyi geldiler, bakalım daha ne kadar saklanacaklar... (H.M.)