Kredi Yurtlar Genel Müdürlüğü, komisyon toplantılarına öğrenci temsilcisi sıfatıyla katılmak üzere, 4 ilin hukuk fakültesinden seçim yapılarak belirlenecek isim istemişti.
Muhafazakâr grubu temsilen seçime girmek üzere zor güç bir aday bulmuştuk ama adeta meydanda hiç yoktuk.
Zira okul kantini başta olmak üzere şehrin tüm öğrenci uğrak yerlerine, kendilerine demokrat adını uygun bulan cenahtan olan arkadaşlar hâkimdi ve fink atıyorlardı.
Zaten ikisinden başka da aday yoktu.
Biz sahada yoktuk. Bu durumu bildikleri için bizimle alay ediyor, halimizle dalga geçiyorlardı.
Ama onların farkında olmadıkları bir şansı iyi kullanıyorduk.
Mevsim ramazandı ve iftar ile sahur arasında, yurtlarda kalan arkadaşlar üzerine iyi çalışıyorduk ve bu bereketli zamanlar hep lehimize işliyordu.
Sonuç kendilerince belli olduğu için, gayet sakin bir seçim olmuştu.
Ama bu sükûnet ancak sonuç açıklanıncaya kadar sürdü.
Zira ciddi bir fark ile seçimi biz kazanmıştık.
Arkadaşların ne sakinleşmeye ne de sonucu kabule niyetleri yoktu.
Ortam gerginleşince fakülte dekanı tüm öğrencileri amfide toplantıya çağırdı.
"Evet, nedir itirazınız niçin sonuçlara razı değilsiniz? Hile mi yapıldı, sahtelik mi oldu, yanlış mı sayıldı" gibi sorular sordu.
Bizim sınıfta olan ve karşı cenahı temsilen Ümit isimli arkadaş kalktı ve "Hayır hile yapıldığını söyleyemeyiz, yanlış sayım da yok. Ama biz seçimin iptal edilerek tekrarını istiyoruz. Zira seçimi demokrat olmayan biri kazandı" dedi.
Yer Hukuk Fakültesiydi ve oradaki herkes hukukçu ya da hukukçu adayı idi. Tertemiz bir seçime rağmen sırf istedikleri olmadı diye seçimi tanımıyorlardı.
Ve o gün kendileri fark etmediler ama demokrasi ve demokrat mefhumlarında ne kadar harf varsa, hepsi utancından kızarmıştı.
Ama kendileri tınmadılar bile.
Ve
Aradan otuz beş yıl geçti.
O günden beri irili ufaklı onlarca seçime şahitlik ettik.
Orada o gün arzı endam eden, zaten evvelinde de ağababalarının açık oy gizli tasnifle seçim kazanmasına alışık malum zihniyetin mensupları, kaybettikleri hiçbir seçime razı olmadılar ve saygı da duymadılar,
Ve o gün bugündür, kendilerinden başka her şeyi utandırmaya da devam ediyorlar...
