İnsanoğlu hayatında sahip olduklarını değerlendirmek ve onlara şükretmek yerine; sahip olamadıklarına yakınmayı tercih ediyor maalesef. İşte bu durum marifetin taltif edilmesini engelliyor ve en iyiye ulaşmak için gelişim basamaklarını çıkmak gerektiği hususunu arka plana itiyor.
Bir şeyi en iyi yapmanın temel yolu o mevzuda bilgili olmak, hâkim olmak ve tecrübe sahibi olmaktan geçer. Misal üzerinde konuşacak olursak; Mimar Sinan´ın eserleri bize en güzel temsil olacaktır. Mimar Sinan´ın eserlerinin tetkik ettiğimizde çıraklık dönemi, kalfalık dönemi ve ustalık dönemi eserleri diye ayırmaktayız. Ve bu ayrım içerisinde eserlerin sürekli gelişim gösterdiğini daha harikulade hale geldiğini bizzat müşahade etmekteyiz. Evet, Mimar Sinan´ın ustalık eserlerini ilk günden hayal ettiğini düşünebiliriz. Lakin ilk günden yapmaya başlamadığını görüyoruz. Çünkü o muazzam eserleri inşa etmek için, daha çok bilgiye daha çok hâkimiyete ve daha çok beceriye ihtiyacı olduğunu Mimar Sinan´ın kendisi çok iyi bilmekteydi. Adım adım ilerledi, daha çok öğrendi ve daha fazla hâkim oldu ve sonuçta dünya insanlığının dahi hayran kaldığı o muazzam eserleri ortaya çıkardı.
Bu gün içinde yaşadığımız toplumu değerlendirdiğimizde bu yolu takip etmenin ne kadar önemli olduğuna bizzat şahitlik ediyoruz. Mevcutlarımızı iyi değerlendirmek ve onu bir adım öteye çıkarmak bizim öncelikli vazifemiz ve hayalimiz olmalıdır. Hayalimizi gerçekleştirebilmenin en temel yolu sistematik bir anlayışa sahip olmaktır.
Çünkü vakitlerin kendi tarihsel vakalarını oluşturduğu bir hakikattir. Biz de kuralı vakitlere göre değil; vakitleri kendi kurallarımıza göre düzenleyip ve geçmişte de başarılı olmuş sistematiğimizi ele alıp bugüne uyarlamamız lazım. Bu sistematiğin en temel sacayağı kitaptır. Kitap kelimesini söylediğimiz vakit oldukça geniş düşünülmesinde fayda var. Çünkü kastımız kitabın en geniş manasıdır. Dinlerin ve toplumların temel kaynağı ve dayanağı, ilahi yahut beşeri kitaplardır. İlim, irfan ve teknoloji kitap ile mümkündür. Kültür medeniyet kitap sayesinde yücelir ve yükselir. Kitap kelimesi ve madden kendisi o kadar mühimdir ki, onunla meşgul olan kişi diğerlerinin nazarında itibarlı hale gelir. O kişiyi tanımaya da gerek yoktur. Hangi milletten olursa olsun ve kitabın içeriği ne olursa olsun kendisi ile iştigal eden kişiye bir anlam bir değer ve bir kıymet katar kitap. Dinler kitaptan beslenir, savaşlar kitap için yapılır.
Bugün dünyada yaşayan müslümanların halini anlamak için kitapla ve kitaplarla olan münasebetine bakmak gerekir. Münasebeti olan kişilerin de kitabı ne kadar anladığını ve ne kadar hayatında tatbik ettiğini iyi görmek lazım gelir. Ahvalin öz ve net cevabı burada saklıdır.
Kitaba ehemmiyet veren toplumlar her daim ön safta yer almış medeniyeti güçlü olmuş kültürleri sağlam hale gelmiş ve çağın gerisinde kalmamışlardır. Ondan bağını kesen ayrılığa düşmüş tefrikaya sarılmış sersefil bir hayata duçar olmuştur. Bizim toplumumuzda kitapsız diye bir tabir vardır. Bu tabir Kuran-ı Kerim´e tabi olmayanlar için söylenir. Kitapsız olmak insanı cehenneme sürükler adaletten alıkoyar azgın ve vahşi bir mahlûk haline getirir. Lâkin bunu mecazi manada değerlendirdiğimiz vakit ise bugünkü pek çok Müslümanın da kitapsız olduğu gerçeği ortaya çıkacaktır. O halde madden bir kitaba bağlı olmanın yanında asıl olan manen kitabın ve kitapların bize telkin ettikleri hakikatlere göre amel etmektir. Çünkü kitap imanın şartıdır ahlakın şartıdır kültürün ve medeniyetin şartıdır. Yeni nesillere medeniyet algısını ancak kitap üzerinden verebileceğimiz gerçeğini herkes anlamalıdır.
İşte bu meramımıza güzel bir örnek vesile etmesi ve gençlerimizi kitaba çağırıp onlarla hemhal edecek bir düzen kurması açısından Cumhuriyet Üniversitesi kütüphanesini ve onun modern çağın bütün imkânları içerisinde geleneksel çizgileri ve anlayışı içerisinde barındıran atmosferini paylaşmak istiyorum. Dini, fikri ve akademik on binlerce kitabı ve dergiyi içinde bulunduran bu güzel kitap mabedi ders çalışma ve okuma salonları ile büyük medeniyet dantelasının önemli bir ilmeği konumunda yer almakta. Zevkli mefruşatın döşendiği ferah odalar, Şehrimizin mümtaz şahsiyetlerinin isimleriyle manevi ağırlıklarına göre kendine karakter bulmuş durumda. Kitabi sözlerle dolu tablolar ve kitabi anlayıştaki personel ile Kütüphane ile alakalı her türlü teknolojik cihazların kullanıldığı; ama bu cihazların o güzel hava içerisinde eritildiği bir mekândan bahsediyorum. Her gün binlerce talebenin girip çıktığı ve her birinin yüzünde tebessümlerin oluştuğu o güzel kitap mabedinden bahsediyorum. Onca kütüphane içerisinde yetim kalmayan kitaplardan bahsediyorum. Ne kadar çok kitaba dokunan varsa; o nispette memnun olan kütüphane personelinden bahsediyorum. Sınav zamanlarında çorba ikramlarından ve günün her vaktinde su sebillerinden hoşgörüden güler yüzden bahsediyorum. Kütüphane ile alakalı öğrencilerin makul taleplerinin tamamının karşılanması gerektiğini düşünen bir üniversite yönetiminden bahsediyorum.
Bu mekânlar ve bunlara bir anlam katan idareler vesilesi ile ancak gelişim sağlanabilir. Daha iyi olabilecek onlarca madde sayılabilir; lakin elimizdeki bu imkânı değerlendirmek ve yazımızın başında belirttiğimiz Mimar Sinan´ın yöntemini takip etmekle en iyiye ulaşabiliriz. Bu saydığımız güzellikler yeterli ve ideal hususlar değil; ancak bir adım sonrası için iyi değerlendirilmesi gereken imkânlar olarak görülmelidir. Ve bu imkânları seferber eden devletimize ve üniversitemize teşekkür etmek gerekir. Kul yapısında ve düzeninde eksiklikler muhakkak olacaktır. Önemli olan imkânları iyi değerlendirip eksiklikleri azaltmak ve bertaraf etmektir.
Kitabın anlamına ve manasına varan bir dünyada yaşamak ümidiyle...
Alper DURAN