USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

MACHİAVELLİ VE SİYASETİ

05-08-2024

Geçen hafta, İbn Haldun'un devletlerin yükselişi ve çöküşü üzerine görüşlerini ele almıştım. İbn Haldun, devletlerin uzun ömürlü olabilmesi için ideal yöneticinin niteliklerini vurgularken dayanışmanın önemine dikkat çekiyor. Ona göre, devletin uzun süre ayakta kalabilmesi için şu unsurların ortadan kaldırılması şarttır: iktisadi bozukluklar, kaynakların ölçüsüzce tüketilmesi, üretimin zayıflaması, liyakatsizlik, adaletsizliğin yaygınlaşması, göçün kontrolsüz artışı, güven ve dayanışma ortamının yok olması, gurur, kibir ve gösterişin artması, riyakârlık. Bu olumsuzluklar, toplumu çürüten temel etmenler olarak görülmeli ve etkili bir yönetimle bertaraf edilmelidir.

Bugün, farklı bir bakış açısını gündeme getireceğim. Beş asır önce, despot liderlik anlayışını tarif eden Niccolò Machiavelli, günümüzde dünyaya huzur vermeyen bu siyaset anlayışının öncüsü sayılabilir. 15. yüzyılın sonlarında ve 16. yüzyılın başlarında yaşamış olan Machiavelli, İtalyan bir tarihçi, politikacı ve filozof olarak siyaset biliminin kurucularından biri kabul edilir. Özellikle "Hükümdar" (Il Principe) adlı eseri, siyaset bilimi ve yönetim teorisi üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Bu eserinde, sürekli ve güçlü bir siyasal yönetimin kurulabilmesi için bir liderde bulunması gereken özellikleri anlatır. Machiavelli, bir hükümdarın iktidarda kalmak istiyorsa kitlelere karşı hoşgörülü olmaması, kaba güç kullanmaktan çekinmemesi ve gerektiğinde her türlü politik manipülasyon ve manevralara başvurmaktan kaçınmaması gerektiğini savunur.

Machiavelli, ideal bir liderin halkın ve devletin güvenliğini sağlamak için gerektiğinde acımasız ve faydacı olması gerektiğini savunur. Ona göre, ahlaki değerler ve geleneksel erdemler, devlet yönetiminde her zaman öncelikli olmamalıdır. Bir liderin bazen yalan söylemek, hile yapmak ve şiddet uygulamak zorunda kalabileceğini belirtir. Bu tür yöntemler, iktidarın korunması için gerekli olabilir ve Machiavelli'ye göre amaç, araçları meşrulaştırır. Onun düşüncelerinde dikkati çeken bir diğer nokta ise, halkın sevgisi ile korkusu arasındaki dengeyi gözetmesidir. Machiavelli, bir liderin hem sevilmesi hem de korkulması gerektiğini söyler, ancak ikisinden biri seçilmek zorunda kalınırsa, korkulmanın daha güvenli olduğunu savunur. Bu yaklaşım, onun insan doğasına ve siyasetin acımasız gerçeklerine dair realist görüşlerini yansıtır.

Machiavelli’nin iyiliksever(!) despotuna tavsiyeleri: “İknaya değil zora başvur, korkut ve sindir”, “Zalim ol”, “İkiyüzlü olmaktan çekinme”, “Dindar görün”, “Kurnaz ol”, “Yargıçlarınız sizi aklamayı ve haklı çıkarmayı bilmeli”, “Milletin adamı ol, halkın içinden biri ol”, “Milleti aldatmaktan çekinme”, “Gösterişi ihmal etme, büyük görün”, “Rakibini yok et”, “İktidar yolundayken harcamaları arttırmaktan kaçınma”, “Göz boya, göze hitap et”, “Yakın çevrene menfaat sun” “Pratik ol”, “Vaatte bulun, sözünde durmasan da olur”. 

Makyavelist anlayışa göre nihai hedef, iktidarı ele geçirmek ve onu muhafaza etmektir. Bu anlayışa göre halka, devletin bekası ve devamı için güçlü olması gerektiği ve bunun için her türlü yolun mubah olduğu anlatılmalıdır. İktidarda kalmanın hükümdarın çıkarına değil, devletin bekası için gerekli olduğu halka doğru bir şekilde açıklanırsa, halk da bunu kabul eder. Machiavelli bunu şöyle ifade eder:“Bir hükümdar yalnız ve yalnız hayatını ve devletini korumayı düşünmelidir: Bunu başardığı takdirde, bu amaçla kullandığı bütün vasıtalar herkesçe makbul ve övülmeye değer bulunacaktır. Avam, daima gördüğüne ve olan bitene göre hüküm verir: Ve bu dünya zaten avamdan ibaret değil midir? Küçük azınlığın sözü ancak büyük çoğunluk ne yanı tutacağını ya da ne yana göre hüküm vereceğini bilmediği zaman dinlenir.”

Bugün insanlık, bu anlayışın hâlâ var olmasından büyük acılar çekiyor. Amerika ve onun uydu ülkelerinin seçimlerine ve seçilenlerine bakıldığında, beş asır önceki Machiavelli tavsiyelerinin birer birer uygulandığını görüyoruz. Öyle ki, Machiavelli yaşasaydı, bu kadarını da yazmadım derdi. Büyük şeytan Amerika’nın Ortadoğu şube sorumlusu zalim Netanyahu koltuğunu kaybetmemek adına mazlum Gazzeli Müslümanlara en büyük zulümleri yapmakta, vicdanlar zerrece sızlamamaktadır. Koltuk sevdalısı diğer despotlar ise uzaktan bu vahşeti seyretmekle yetinmektedir. Machiavelli bile savaşı ve zaferi bu kadar kötü betimlememişti. Ancak tarihte hiçbir zalim zulümle başarılı olmamıştır ve olmayacaktır.

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışı dünyaya hâkim olmadıkça huzur bulamayacağız. Bu sözü, Machiavelli’den iki asır önce yaşamış olan Şeyh Edebali, damadı Osman Gazi’ye söylemiştir ve Osmanlı İmparatorluğu 6 asır boyunca güçlü bir şekilde hüküm sürmüştür. Ancak günümüzde bu anlayış tersine dönmüştür; artık insanlık devletler için yaşıyor ve devletler, bir avuç zümrenin çıkarları için yaşıyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?