Her gün biraz daha kıyamete yaklaşıyoruz. Her gün bir önceki günü arar gibi yarınları kovalıyor saatlerimiz. Ne yaşayan neden-nasıl yaşadığını biliyor ne ölen neden-nasıl öldüğünü. Ama bu kez durum başka. Hakk ile Batıl'ın Filistin’de ateşlenen fitilinin yürekleri yakan ateşine şahit tüm dünya. Şahit olmasına şahit ama o insanlıktan ahkâm kesen ülkeler, -küfrün el birliği sebebiyle olsa gerek- bırakın sessizliği, tabiri caizse kuduz hayvan gibi saldırmakta mazlumlara.
Bir kez daha gördük ki küfür tek millet ve bir kez daha gördük ki kukla devletlerin ipleri Yahudilerin elinde.
Hz. Sevbân (r.a.) anlatıyor: "Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: Size çullanmak üzere, yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya çağrışan yiyiciler gibi birbirlerini çağıracakları zaman yakındır.’
Orada bulunanlardan biri: 'O gün sayıca azlığımızdan mı?’ diye sordu.
'Hayır!? buyurdular. 'Bilakis o gün siz çoksunuz. Lakin sizler bir selin getirip yığdığı çerçöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan çerçöpler durumunda olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize zaafı atacak!'
'Zaaf da nedir ey Allah’ın Rasûlü?’ denildi.
'Dünya sevgisi ve ölüm korkusu!' (1) buyurdular.
Aslında Kuran-ı Kerim'e bakıldığında, Yahudilerin çok korkak bir kavim olduğu görülecektir. Hatta ve hatta ulül-azm peygamberlerinin üçüncüsü olan kendi peygamberleri Hz. Musa’ya “Sen ve Rabbin gidin savaşın” diyecek kadar korkak, dünyaya düşkün ve bağımlıdırlar. Öte yandan da onca zulüm ve zalimliklerine nazaran, ölünce cennete sadece kendilerinin gireceğini iddia ederler. Hatta bu sanrılarını boşa çıkarmak için Allah'u Teala Kuran-ı Kerim'de "De ki: Eğer Allah katında ahiret yurdu (cennet) bütün insanlar içinde yalnız size ait ise ve bu iddianızda samimi iseniz haydi ölümü istesenize!" (3) buyurmaktadır.
Bir yandan da şımarıklıkları, bozgunculukları, haddi aşmaları, peygamberlerini öldürmeleri, peygamberlerle dalga geçmek için çok soru sormaları, büyük nimetleri hakir görüp küçük şeylere göz dikmeleri vs. sebebiyle, Allah'ın lanetine uğramışlardır. Tarihe baktığımızda hemen hemen her peygamberin katlinde bu şerli, bu lânetli kavimin parmak izi vardır. Hatta Peygamberimiz (s.a.v) ölüm döşeğinde, düşmeyen yüksek ateşinin sebebini, üç yıl öncesinde Yahudi bir kadının ete zehir koyup kendisini zehirlemeye çalışırken, etin bunu kendisine haber vermesi sonucu eti tükürdüğü süikaste bağlamıştır. (4)
Kibirleri o kadar çoktur ki sadece Yahudileri insan olarak ve Yahudi olmayanları Yahudilere hizmet etmek için yaratılmış insan suretinde hayvan olarak görürler. Yahudilik, İslam ve Hıristiyanlığın aksine, sonradan olmaz doğumla gelir. Sonradan Yahudi olmak isteyen ancak mason olabilir yani yine insan değil yine hayvandır. Kendilerine o kadar kutsiyet atfederler ki kitaplarında -haşa- "Allah'ı yenen tek kavim" olarak geçer. Tabi kitaplarının tahrif edildiğini unutmayalım.
Gelelim nihayete. Yahudiler kıyamete kadar az ya da çok süregelen bir kavim olacaklardır. Bir hadisi şerifte Resul-u Ekrem efendimiz (s.a.v) Melhame-i Kübra yani büyük savaşın çıkış sebebinin Yahudiler ile Müslüman Araplar arasında başlayacağını bildirmektedir. Armagedon olarak da bilinen 'bu savaşın şiddetinden gökteki kuşlar bile ölür' dediğinde Peygamberimiz (s.a.v) Ashab şaşkın şaşkın, hayretler içerisinde dinlemiştir. Şu an, nükleer savaş silahlarının olduğu bir dünyada gökteki kuşların dahi ölebileceği bizleri şaşırtmıyor maalesef.
Savaşı en nihayet Müslümanlar kazanacak Yahudiler ölecek ama yine kökü kazınamayacak; çünkü onların saklanacağı bir ağacı olacak. Öyle ki Peygamberimiz "Yahudiler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak ama ağaç ve taş dile gelerek ‘Ya Müslim! Ey Allah kulu! Gel, bak benim arkamda Yahudi var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır,’ diyecek. Sadece ‘gargat ağacı’ bunu söylemeyecek. Çünkü o Yahudi ağacıdır" buyurmaktadır.
Velhasıl-ı kelam, başta da dediğim gibi her gün biraz daha yaklaşıyoruz kıyamete.Allah’u alem Mehdi'nin de Deccal'in de İsa Aleyhisselamın da zuhuru yakındır. Düğmeye basıldı ve belki de büyük savaş başladı. Allah iman üzere, İslama hizmet halinde ruhumuzu kabzeylesin; zira ölümden sonra ölümsüzlükte mahçup ve mahzun olmayalım, bütün mesele bu. Nasıl olsa bu can, er ya da geç bir gün çıkacak. Allah şecaatini sicim sicim Muhammet Ümmetine yağdırsın ve herkes kendine dönüp bir baksın; ne yapılabilir diye. Selam ve Dua ile...