(HAZLARIN-HEVESLERİN TUTSAĞI OLMAKTAN KURTULUP, ÇABA GÖSTEREBİLMEKTEN MUTLULUK)
Başlı başına ‘mutlu çocuk’ bir hedef olamaz. Çocuğun sürekli mutlu olması hedefi çocukları hazların, heveslerin bağımlısı yapar. Asıl mesele, hayatımıza anlam katacak bir amacı bulmak olmalı. Önemli olan, kendinizi gerçekleştirebildiğiniz bir amacı bulmak ve bu uğurda ÇABA göstermeyi sevmektir. Bu amaç için ÇABA göstermenin getirisi sadece mutluluk değil, daha çok huzur oluyor; Anlamlı bir hayat kurgulayabilmek; ‘’Mutluluk varılacak bir istasyon değil yolculuk biçimidir, yolda olmaktır.’’(MONTESGUİEU)
AİLELER, ÇOCUKLARININ HİÇ ÜZÜLMEDEN HEP MUTLU OLMASINI İSTİYORLAR:
Ebeveynlik, çocuğu mutlu etme sanatı değil, doğru olanı yapabilme becerisidir. İnsan dönem dönem mutsuz olabilir. Çocuklarımızın bunun böyle olacağını bilmeleri gerekir. Sizi siz yapan çabanızdır, çocukların bunu mutlaka anlaması gerekir. Bir çocuğun mutluluğunu hedef olarak koymak, aslında hem çocuğu hem de anne-babayı olumsuz etkileyen çift taraflı bir yüktür. Böyle bir aile sisteminin tümden değişmesi gerekir. Çocukların mutlu olmasını hedef koymak, çocuğu haz peşinde koşmaya bağımlı hale getiriyor. Anne-baba da çocuğun seçimlerini ve davranışlarını kontrol edip kusursuz bir insan yaratma bağımlısı oluyor, böylece duyguları harap oluyor.
Bazen travma yaratacağını sandığımız olayları yaşamasınlar diye çocuklarımızın hayatını fazla kolaylaştırıyoruz. Onların biraz telaş yaşamasına izin vermek yerine problemleri onlar adına çözüyoruz.
Elbette tüm çocuklar mutlu olmalı ama mutluluk bir duygu durumudur, değişkendir ve asıl yanlışlık şudur ki, aileler mutluluğun koşulunun, çocuğu sorumluluklarından uzak tutmak olarak zannediyorlar. Oysa bildiği şeyleri severek yapan çocuk daha mutludur.
Tutkunuz; çocuğunuzun mutlu olması ise yanlış yoldasınız demektir. ‘Aman çocuğumun psikolojisi bozulmasın, ben çektim çocuğum çekmesin, ben yapamadım çocuğum yapsın’ diye çocuğun mutluluğu için her hareketinde yanında olmak, her etkinliğinde kapıda beklemek, sürekli peşinden koşmak, onu takip etmek son derece yanlıştır. Anneler kendi benliklerini çocukların benliklerinden ayırmalı; çocuklara yapışıp onların kişiliğini yok etmemeli. Çocukları ne kadar korursak aslında o kadar zayıflatırız. Biraz geri çekilin, onların güçlenmesine fırsat verin.
Rahat zamanlar zayıf insan yetiştirir. Konfor insanı güçsüzleştirir, çürütür, zora zahmete katlanamaz. Zor zamanlar güçlü insan yetiştirir. Her türlü zora ve zahmete katlanır. ‘Ayağına taş değmesin’ duadan çok bedduadır. Zorlanmayan gelişip, güçlenemez. Zora, zahmete katlanabilmeyi öğrenemeyen çocukta özbeceriler, özyeterlilikler gelişemez ve beceriksiz çocukta özsaygı oluşamaz. Beceri, bilgiden daha kalıcı ve kıymetlidir. Artık bilgi her yerde, beceri-özyeterlilik; zora, zahmete katlanarak güçlenip, gelişen çocuklarda olacak. Karşılaşılan her sorunda birilerini suçlamak yerine bunu bir öğrenme, deneyimleme, güçlenme fırsatı olarak görecektir. Aşırı korunan, her işi annelerince yapılan çocuk ise her karşılaştığı sorunda içeri kaçar, birilerini suçlar. ‘Zorluklarla yüzleşmenin öğretilmediği çocuklar her türlü zorluktan kaçınmaya çalışacaktır.’ (A. ADLER)
Özel ihtimamla prenses, prens olarak büyütülen çocuklar okula başlayınca sınıfta kendisinden 32 tane daha olduğunu görünce şaşırıyor, bocalıyorlar. Tuvalette, el yıkamada, kantinde, sınıfta konuşmada, okumada, söz almada sıra bekleyemiyor, sabredemiyor mutsuzluğa boğuluyor. Her dediği yapılan, her istediği alınan çocuk kısa sürede mutlu, uzun sürede mutsuz ve doyumsuz olur. Ebeveynler sert olmadan kararlı olmayı öğrenip uygulamaları gerekir. Ödüller çocukları güçsüzleştirir; hazların, heveslerin bağımlısı yapar. Ödül uzun sürede cezadan daha zararlıdır, şartlanma getirir. Asıl ödül, çocuğun yaptığı işi sevmesi, ÇABA göstermekten mutlu olmasıdır ki buna AKIŞ HALİ denir.
Sevgili anneler, babalar,
‘Kendi geçmişinizde yaşadıklarınızdan etkilenerek çocuklarınızın hayatlarını şekillendirmeye çalışmayın. Hırslarını kendi çocukları üzerinden gerçekleştirmeye çalışan veliler, çocuklarını da kaybederler. Onları fazla hırpalamayın, onlara aşırı ilgi göstermeyin. Bırakın biraz uğraşsınlar, ÇABA göstersinler.’ (Ziya SELÇUK) Sevgi suya, çocuklar fidana benzer, aşırı sevgi fidanı çürütür, az sevgi kurutur.
Çocuklarımızın dayanıklı insanlar olarak yetişmesine yardımcı olmak için onların yerine siz yapmayın, bırakalım kendileri yapsınlar, hatalı da olsa kendileri yapsınlar, hata yapsınlar. Hatalarından ders çıkarabilsinler. Bir çocuğa yapılabilecek en güzel yardım; başarabileceği konularda ona yardım etmemektir. Çocuğunuzu başarılı bir yetişkin yapacak olan onun için, onun adına yaptıklarınız değildir. Ona kendisi için, kendisi tarafından neler yapabileceğini öğretmiş olmanızdır. ‘Tüm sorumlulukları kendi üzerine alan ve çocuklarını her türlü mücadeleden-çabadan kurtaran anneler-babalar; kendi yaşamını biçimlendirmekten aciz, sürekli başkalarının yönetiminde olmaya yönelmiş bağımlı, sorumluluktan kaçan, aciz, pısırık insanlar yetiştirirler.’(D. CÜCELOĞLU
ÇOCUĞUNUZA, SİZİN NELERE DEĞER VERDİĞİNİZİ GÖSTERMEK İSTİYOSANIZ;
Çocuğunuzun olmasını istediği kişiler gibi olun. Onları şaşırtın ve etkileyin; Her gün düzenli olarak kitap okuyun, meraklı olun, araştırmalar yapın, kendinize vakit ayırın. Tiyatroya, sergiye, kitap fuarlarına, müzik aleti çalmaya, yüzmeye gidin. Bu etkinliklerinizi evde paylaşın. Çocuklarınız; ‘demek ki bir hayat böyle yaşanır’ diye sizi örnek alsınlar. İyi anane-baba kendisini yaşayabilen, çocuklarını etkileyip, onlara doğru örnek olabilendir.
MUTLU ETME ÜZERİNE KURGULANAN HAYATTA, ÇOCUK:
Başarısızlıklar karşısında neler yapılabileceğini öğrenme fırsatı bulamaz,
Doyumsuz, mutsuz; haz, heves bağımlısı olarak yaşar,
Sorumluluk bilinci ve becerisi gelişmez, çocuk sorumluluk alamaz,
Merak, azim gibi insanı diri tutan hasletler gelişmez, körelir.
İleri zamanlardaki hayatında da her istediğinin olacağını, her istediğine ulaşacağını sanır,
Sınırları ve kuralları yaşamadan büyür. Şahsiyeti, karakteri gelişip, güçlenemez. Bunun sonucunda da sağlam irade ve karakter kazanamaz.
Beceri ve yetenekleri körelir, gelişemez. Özbeceri, özyeteneklerden mahrum olur, özsaygıya ulaşamaz. Zayıf karakterli, şahsiyetsiz, güçsüz, cesaretsiz, pısırık birisi olur.
SAĞLAM İRADE VE KARAKTERLİ, GÜÇLÜ ÇOCUK YETİŞTİRMEK ÇİN YAPILMASI GEREKENLER:
Çocuğu tanımak, yeteneklerini keşfetmek, çocuğu yeteneklerinin bilincine erdirmek,
Yeteneklerini, becerilerini geliştirmek; içindeki potansiyeline ulaşmasını sağlamak,
Yeteneklerine uygun hedefler ortaya koymak,
Hayatına anlamak koymasını, anlam katmasını sağlamak,
Umutlu olması, umudunu korumasını desteklemek,
Mantıklı, tutarlı, anlaşılır kurallar ve sınırlar koymak, kurallara, sınırlara ailecek uymak,
Özbeceri ve yeteneklerini geliştirerek yaşam becerilerini artırmak,
Duygularını anlamasına, duygularını yönetebilmesini olumlu geribildirimlerle desteklemek, duygu yönetimi becerisi kazandırmak,
Etkili iletişim ve işbirliği yapabilme becerilerini geliştirmek,
Başarabileceği işlerde çocuğa yardım etmemek, çaba göstermesini desteklemek,
Hata yapmasına fırsat verip; hataların bir son değil, yaşamın içinde olması gereken doğal bir süreç olduğunu, hataların bizim için bir tecrübe ve öğrenme fırsatı olduğunu anlatmak,
Hatalardan sonra yeniden denemesini teşvik etmek,
Hazların, heveslerin tuzağına düşmesini engelleyip, haz, heves tutsağı olmaktan korumak,
Sosyal medya, dijital oyunlarda sınırlamalara uymasını bunun için önce ebeveynlerin bu sınırlara ve kurallara uyduğu bir aile ortamı sağlamak,
Çocuğu ETKİLEYİP, çocuğa DOĞRU ÖRNEK olmak; Her akşam eşler birlikte bir saat kitap okumak gibi,
Sorumluluklar vermek, geribildirimlerle yaptıklarını desteklemek,
Ödüllerden uzak tutup, işini sevip, çaba göstermekten mutlu olması,
Merakını besleyip, ateşlemek, hayal kurmasını teşvik edip, TUTKU oluşturmasını, tutkusunun peşinden gitmesini desteklemek,
Başkalarıyla kıyaslamayın; Kıyaslamayı başkalarıyla değil kendisiyle yapan sürekli gelişir.
Çocuklarınızın başarısını değil çabasını övün. Başarısı övülen çocuk hırslı olurken, çabası övülen çocuk azimli olur. Hırs yıkıcı, azim yapıcıdır.
Güçlü çocuklar yetiştiremezsek; laboratuvarda sabahlayacak bilim insanı, fabrikada işçi, tarlada üretici, sınırı bekleyecek komutan, ameliyat masasında cerrah bulamayacağız.
BİR ÇOCUK GELİŞİR, ÜLKEMİZ DEĞİŞİR.
Muzaffer KARADAĞ
Ahmet Torun 1 saat önce
Belkide baz geçeceğiz ancak ülkemizin ve insanımızın bugünkü çarpık durumu biz anne babaları adeta zorluyor.
İnşallah ülkemizin ve geleceğimizin teminatı çocuklarımız torunlarımız için bu hastalıktan kurtulacağız.Çünkü bende bu hastalık çok fazla.
Hocam kalemine yüreğine sağlık saygılar selamlar.
Abil ÇİÇEKLi 1 saat önce
Ahmet Torun 1a 1 saat önce
Belkide baz geçeceğiz ancak ülkemizin ve insanımızın bugünkü çarpık durumu biz anne babaları adeta zorluyor.
İnşallah ülkemizin ve geleceğimizin teminatı çocuklarımız torunlarımız için bu hastalıktan kurtulacağız.Çünkü bende bu hastalık çok fazla.
Hocam kalemine yüreğine sağlık saygılar selamlar.
İLHAN EGE 2 saat önce