Gençler ve evlilik kavramları günümüzde çok da bir arada kullandığımız şeyler değil. Tabii ki bunun birçok nedeni var.
Mesela ekonomi adına konuşursak eğer malum ki ekonomimiz çok da iç açıcı değil, gençlerimiz Üniversite mezunu olsunlar ya da olmasınlar iş bulamıyorlar.
İş bulan gençlerimiz ise kendi ilgileri, yetenekleri ve okudukları bölümlerden tamamen bağımsız alanlarda çalışıyor. Bu nedenle de her anlamda kendilerini yetersiz ve umutsuz hissediyorlar.
Ekonomi dışında bir diğer neden ise gelecek kaygısı. Dışarıda karşılaşabileceğimiz her 10 gençten 9u geleceği adına net şeyler söylemiyor. Tabii söyleyemedikleri şeylerden birisi de evlilik oluyor.
Gençlerimizin çoğundan duyarız 30-35 yaşından önce evlenmek çok zor, evlenirsek bile tek çocuk yeterli diye. Biz toplum olarak bu fikre fazlasıyla soğuk bakıyoruz ama gençler için durum tam olarak böyle.
Peki neden mi 30, 35 yaş? Çünkü gençler bu yaşlardan önce mesleklerini yapmaya başlayamıyor. Örneğin genç bir öğretmen KPSS’ye en az 2 ya da 3 kez girmeden atanamıyor.
Bu süreçte ücretli öğretmenlik yapıyor, özel ders veriyor, özel kurumlarda çalışıyor. Yani atanana kadar farklı alanlarda mücadele ediyor.
Bunun dışında bir mühendis kendi alanında yüksek puanlar alamadan iyi bir firmada, iş yerinde çalışamıyor. Durum üzücü ama tam olarak böyle.
Ee malum durum böyle olunca evlilik fikri gençlere oldukça uzak geliyor ya da evlenme yaşı 30-35’e kadar gidiyor.
Ve bu gençler evlat sahibi olma fikrine de oldukça uzak bakıyor. Ekonomik açıdan düşünülünce tek çocuk bile büyütmek zor, nasıl evlat sahibi olalım fikrine kapılıyorlar.
Gençleri bu fikirden uzaklaştırmak pek mümkün durmuyor ama olur da ülke olarak şartlarımız bir nebze de olsa düzelirse belki bu fikri biraz yumuşatabiliriz.