Teşekkürler TRT...
Bu tür dizlerin gençler için çok önemli olduğunu biliyoruz. Devamını bekliyoruz...
Türk tarihinin önemli dönüm noktalarından bir tanesi, Türklerin MÜSLÜMAN olmaya başladıkları tarihtir.
Kelime-i Şehadet getirir getirmez, Din yoluna baş koydu Türkler. Bu yolda müthiş cenkler ettiler, medeniyeti geliştiren devletler kurdular, İslam medeniyetine sayısız katkılarda bulundular.
Bu yolda yürürken yanlarında buldukları her Müslüman’a -Arap, Hint, Fars, Kürt, Arnavut, Boşnak, Gürcü, Laz yahut Çerkes kalplerini sundular. Onlarla ekmeklerini bölüştüler, zaferlerini bölüştüler, devletlerini bölüştüler.
Arap halifelerin ordularında savaşmaktan, hükümetlerine hizmet etmekten gocunmamışlardı; kendi kurdukları devletlerde de “Ben Müslümanlardanım” diyen ve belli kabiliyetlere sahip olan herkesle çalıştılar, topladıkları ordularda onlara kabiliyetleri ile uygun görevleri verdiler.
Bu amaçla yola koyulan Müslüman Türkler, kurdukları devletler ile, İslam'a hizmet etmeyi amaç edindiler. Onlar için HZ. PEYGAMBERİN önceden müjdelediği İstanbul'u fetih etmek öncelikli amaçları oldu.
Bu uğurda yol almak için Önce Anadolu'yu fetih etmeleri gerekiyordu. ALPARSLAN, bu kapıyı açtı. Önceden de değişik Türk boyları Anadolu'nun değişik yerlerine yerleşmişlerdi. Onların da desteğini alan ALPARSLAN, Anadolu'nun kapısını gelecek olan nesilleri için, açtı. Arkasından gelen Türk boyları bu amaçla yollarına devam ettiler.
Gittikleri yerlerde sadece fetih olayını gerçekleştirmiyorlardı. Oralara medeniyet, insanlık adına ne varsa hizmet olarak sunuyorlardı.
Bugün Alparslan'dan seneler sonra Anadolu'ya gelip yerleşen Türk boylarının neler yaptığının en güzel örneklerinden bir tanesi DİVRİĞİ ULU CAMİİDİR.
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası olarak bilinen bu yapı topluluğu, cami, darüşşifa ve türbeden meydana gelen bir külliyedir. Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Mengücek Beyliği döneminde inşa edilmiştir. Ulu Cami, Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah tarafından; Darüşşifa ise eşi Melike Turan Melek tarafından yaptırılmıştır. 1228 yılında başlanıp 1243 tarihinde tamamlanan yapı kompleksinin Baş Mimarı Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem Şah'tır.
Taşa işlenen çok büyük maharetli ellerin eserleri mevcuttur. En dikkat çeken ayrıntısı ise, Taş kapıların üzerinde oluşan gölgelerin namaz kılan insan figürüne dönüşmesidir. Bu gerçekten muhteşem bir görüntü oluşturur.
Bugün Dünya üzerinde bir güç olmak istiyorsak, yaşadığımız çağa damga vurmak istiyorsak; Milli ve MANEVİ değerlerine sahip çıkan onu yaşama biçimi olarak kabul etmiş her alanda yeteri kadar bilgili çalışkan nesiller yetiştirmeliyiz. Bu amacın tüm aileler tarafından bir ilke olarak kabul edilip hayata geçirilmesi yeterli değildir. Bu amaç Devlet destekli eğitim ve öğretimle de desteklenmelidir. Ancak o zaman geleceğinden emin, büyük bir ümitle bakan bir Millet olabiliriz…
Cemil Meriç bu konuda: ''Tarih kitaplarımız, haçlıların en büyük zaferidir.'' Diyerek, bir gerçeği vurgulamaktadır. Necip Fazıl ise: ''İnanmıyorum bana öğretilen Tarihe.'' Diyordu. Ünlü Tarih Profesörü HALİL İNALCIK BEY, Osmanlı arşivlerinin öneminden her zaman altını çizerek bahsetmiştir. Orada bir medeniyetin yattığından söz eder...
KENDİ TARİHİNİ YETERİ KADAR BİLMEYEN NESİLLER, BAŞKA MİLLETLERİN OYUNCAĞI OL-MAYA MAHKUMDUR...
Bugün ABD kaynaklı yeme içme yerlerinde oturmanın bir kazanım olduğunu sanan gençler ile karşılaşıyorsak. Hatayı biraz kendimizde arayalım. Tarihimizi yeteri kadar tanıtamadığımız nesillerimiz, Batı kültürünün kucağında esir oldular.
Bu anlamda Cemil Meriç; '' Aydınların aydınlatamadığı halkı, soytarılar aldatır.'' demiştir.