İsrail devleti 1948 yılında kurulduktan sonra Arap devletleriyle birkaç sefer savaşlara girdi. Amerika ve İngiltere başta olmak üzere batılı devletlerin tüm güçleriyle destek olmalarından dolayı bu savaşlardan zaferle çıkan İsrail, sürekli topraklarını genişletti.
Bu olayların da etkisiyle öyle bir İsrail imajı oluşturuldu ki, istihbaratıyla, askeri teknolojisi ve gücüyle, nükleer silahlarıyla asla yenilemez, mağlup edilemez bir devletmiş gibi bir kanaat oluşturuldu. Ta ki 7 Ekim 2023 tarihli Hamas saldırısına kadar.
7 Ekim tarihli bu saldırılardan sonra, bunu fırsat bilip Gazze’ye saldırı başlatarak özellikle sivillere, kadın ve çocuklara ölüm yağdıran İsrail’in sürdürmekte olduğu bu katliamlardan sonra günümüze kadar geçen sürede neler değişti onları bir görelim.
- Hava bisikletleriyle Gazze çevresindeki duvarları aşıp muhtelif yerlerdeki yerleşimcilere (Hırsız, işgalci sivil görünümlü silahlı İsrailli milisler) karakollara saldıran Hamas savaşçıları tahmin etmedikleri bir başarı elde ettiler ve yüzlerce İsrail askerini öldürüp üst rütbelilere kadar birçok askeri personeli esir aldılar. Bu olayla İsrail istihbaratının ve askeri savunma gücünün sanıldığı kadar yenilmez olmadığı aksine çok kırılgan olduğu ortaya çıktı. Aynı şekilde Gazze’den fırlatılan iptidai roketlerle geçilmez denilen “demir kubbe” adlı hava savunma sisteminin de geçilmez olmadığı görülmüş oldu. Yıkılan bu imajını düzeltmek isteyen İsrail bütün gücüyle binlerce kadın ve çocukları öldürüyor ama geçmiş olsun. Yıkılan bu imajını düzeltmesi bundan sonra mümkün değil.
- İsrail başbakanı Netanyahu’nun bizzat kendisinin Tevrat’tan dile getirdiği “Amaleklerin emzikteki çocuğuna, ahırdaki hayvanlarına kadar hepsini öldür” emrini duymadan önce, İsraillilerin yaptığı bu soykırım ve cinayetleri onların kendi sadistliklerine ve caniliklerine bağlıyorduk. Halbuki, Netanyahu’nun itirafıyla öğrenmiş olduk ki, bu canilikleri bizzat kendi ( tahrif edilmiş olan) dini kitapları Tevrat emrediyormuş. Yahudilerin dışındaki insanlara “Amalek” dediklerini ve onların bebeklerine, sahip oldukları hayvanlarına kadar yok etmelerini bizzat dini inançları emrediyormuş. Bu noktadan sonra Dünya’da Yahudiler dışında kalan hiçbir millet Yahudilerin şerrinden emin olamaz. (Allah fırsat vermesin) eğer ellerine fırsat geçerse bu inanca sahip olan Yahudiler, sadece Arap’ları ve Müslüman’ları değil, Hristiyan’ından, Budist’ine, ateistine kadar kendileri dışında kalan her milleti yok etmekle emredilmiş olduklarını öğrenmiş olduk.
- Maalesef, günümüzde İslam ülkeleri diye bir gerçeğin olmadığını gördük. Osmanlı devletinin parçalanmasından sonra kurulan bu devletlerin hepsinin başında ( Filistinin başındaki Mahmut Abbas dahil) batı ve İsrail işbirlikçisi hainlerin olduğunu, kendi halklarına rağmen o koltuklarda oturduklarını görmüş olduk. İki ayı geçkin süredir devam eden katliama rağmen bir tanesi parmağını kımıldatmıyor sadece seyrediyorlar.
- Yaklaşık 70 gündür devam eden abluka ve siviller üzerine yağdırılan ölümlere rağmen, “medeni dünya”nın öncülüğünü yapan batılı ülkelerin bu katliamı durdurmak bir tarafa, durdurmak isteyenlere engel olmak için uçak gemilerini Doğu Akdeniz’e gönderdiklerini, İsrail’e tonluk bombaları yollayarak sivilleri öldürmelerine yardım ettiklerini, hatta Birleşmiş Milletlerde yapılan katliamı durdurma kararını veto ederek bu katliamların devam etmesini sağladıklarını gördük. Bu noktadan sonra, İnsan hakları, kadın hakları, çocuk hakları, demokrasi, adalet, özgürlük gibi yaldızlı mefhumların hiçbirinin kendileri dışındaki insanlar için söz konusu olmadığını bütün çıplaklığıyla görmüş olduk.
Tarihte kaldığını sandığımız tüm o katliamları, engizisyonları ve soykırımları yapan katil ve canilerin günümüzde dimdik aramızda olduklarını, hem de “süper güç”, “medeni ülke” vasıflarıyla dünyaya kötülük yaymaya ve dünyayı mahvetmeye devam ettiklerini bütün dehşetiyle fark etmiş olduk.
Artık “batı medeniyeti”nin İnsanlığa sunacağı, gelecek için umutlanmamızı sağlayacak hiçbir mesajları kalmamıştır. Güç onların elinde olduğu sürece dünya üzerinde yaşayan Hristiyanından Yahudisine, Müslümanından Budistine hiçbir insan rahat yüzü, emniyet ve güven duygusu yaşayamayacaktır. Çünkü onlar kendileri dışındaki insanları kendileriyle eşit insan kabul etmiyorlar. Onların bileklerini bükerek, boyunlarını eğdirerek onlara istediklerini yaptıracak, kabul etmeyenleri de gözlerini kırpmadan katledeceklerdir ve katlediyorlar.
Bu gerçek tüm çıplaklığıyla bütün dünyada görüldü ve batı medeniyetine karşı hiçbir güven duygusu kalmadı. Onlar, adil değiller, merhametli değiller, medeni hiç değiller. Aksine, zalimler, adaletsizler, caniler, hırsızlar, ahlaksızlar. Bütün bu gerçeklerin tüm dünyada görülmesiyle birlikte “batı medeniyetini” ve İsrail’i bitirecek süreç başlamış oldu. Artırdıkları zulüm ve katliamlar, onların sonlarını yaklaştırmaktan başka işe yaramayacak. Bundan sonra her geçen gün onların güç kaybettiklerini, yalnız kaldıklarını ve kendi içlerinde birbirlerine düşerek parçalandıklarını göreceğiz İnşallah. Çünkü Zulümle âbad olunmaz.