Gazzeli mücahitlerin İsrail karşısında elde ettikleri mucizevi direniş ve savaş meydanında elde ettikleri umulmadık zafer Amerika ve batılıların tüm hesaplarını bozdu. On yıllardan beri uğradıkları zulüm ve soykırıma rağmen nefret duygularına kapılmayıp (Kolay olan bu nefret duygularına teslim olmalarıydı. Eğer intikamcı davransalardı hiç kimse onları hor görmezdi. O şartlarda imkânsız derecesinde zor olan ise nefret duygularını yenip insanlıklarını yitirmemeleriydi) ele geçirdikleri İsrailli esirlere gösterdikleri insanlık ve merhametli davranışları tüm dünyanın hayranlığını kazanmalarına sebep olan asaletli bir davranıştı. Özellikle esirlere “Bizler Kur’an’a inanıyoruz. İnancımız sizlere zarar vermememizi emrediyor” demeleri insanların İslam’a karşı önyargılarını değiştiriyordu.
Aynı şekilde 3 aydır İsrail’in elindeki bütün teknolojik imkânlarını kullanarak tüm Gazze’yi yerle bir etmesi ve enkaz altındakilerle birlikte gerçek katledilen insan sayısının 50.000 kişiyi aştığı düşünülen bu ortamda Gazze halkının sergilediği sabır ve direnç dünyayı hayran bırakan diğer bir mucizevi olaydı. Kucağında tuttuğu çocuğunun cesedi ile bir annenin “ Elhamdülillah – Allah’a hamd olsun, o şehid oldu Cennete gitti” diyerek Allah’a isyan etmemesi batılıları çok etkileyen bir görüntüydü.
Netanyahu’nun amacı öldürebileceği kadar çok Filistinliyi öldürmek, sağ kalanları güneye Sina çölüne sürmek ve insansızlaştırdığı Gazze’yi bu şekilde ele geçirmekti. İsrail bu kanlı planlarını uygularken kötülük ve alçaklık namına işlemediği suç ve kötülük kalmadı. Filistinlilerin cesetlerini kaçırıp organlarını çaldılar. Hapishanelerdeki tutuklulara tecavüz ettiler, işkenceler yaptılar. Başıbozuk İsrail askerleri de sahiplerini öldürdükleri evleri soydular eşyalarını çaldılar. Özellikle Batı Şeria’da yerleşimci denilen hırsızlar, Filistinlilere özel eşyalarını bile alma fırsatı tanımadan evlerine el koyuyorlardı. Yıllardan beri İsrail ordusu işledikleri insanlık dışı cinayetlerle hayvanların bile yapmayacağı canavarlıkları yapıyorlar. Onlarla hemcins olduğumuz için bizleri insanlığımızdan utandırdılar.
İsrail kötülükte ne kadar zirve olduysa, Filistinliler de tam tersine davrandılar, insanlığın onurunu kurtardılar, o zor durumlarında bile insanlıklarını terk etmediler. Gazzeliler ailelerini, çocuklarını, kardeşlerini şehid verdiler, evleri ocakları yıkıldı, işleri hayat düzenleri alt üst oldu. Yiyecek aş ekmek, içecek su bulamaz oldular. BM yetkililerinin bildirdiğine göre eğer hızlı bir şekilde harekete geçilmezse kısa süre sonra Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı bombalardan ölenlerin sayısından daha fazla olacak.
Bütün bu ağır şartlara rağmen Gazzeli siviller vatanlarını terk etmediler. Mucizevi bir dirençle açlığa, susuzluğa, bombardımanlara direndiler ve pes etmediler, teslim olmadılar. Gazze’de bulunan gözlemcilerin bildirdiğine göre asker, polis ve otoritenin kalmadığı bu ortamda hırsızlık yok, talan yok, soygun yok. Ana babası ölen çocukları sahiplenme var. Bulabildikleri bir dilim ekmeği, içecek bir yudum suyu paylaşma var, yardımlaşma var.
Dünyanın gözü önünde yaşanan bu destansı direniş ve bu en ağır şartlarda bile ayakta kalıp insanlıklarını muhafaza ediyor olmaları bütün dünyada hayretle izleniyor ve merak uyandırıyor. Normal olan durumda pes etmeleri, teslim olmaları, yıkılmaları gerekiyordu bu insanların. Başka türlüsü mümkün değil. Bunlar normal insan değil mi? Bu insanlar bu şartlarda ayakta kalma gücünü nereden buluyorlar?
Bütün bu sorular bütün dünyada insanların Filistinlilere hayran olmalarına ve onların ayakta kalmalarına sebep olan inançlarını incelemeye yönlendirdi. Batıda İslam’ı ve Kur’an’ı inceleyen ve Müslüman olanların sayısı son üç ayda binlerle onbinlerle ifade edilmeye başlandı. Çünkü maddeci bakış açısıyla yetişen batılı insan paranoya ve güvensizlik hislerinin pençesinde kıvranıyor ve mutluluğu arıyor. Maddi zenginlik sahibi olmak onları tatmin etmiyor, mutlu etmeye yetmiyor. O yüzden o mazlum Filistinlilerde gördükleri iman ve inanç, tam onların arayıp bulamadıkları mutluluğun sihirli anahtarı gibi.
İşte tüm dünyada insanların böylesine artan bir şekilde İslam’a yönelmesi ve Amerika ve batı dünyasının en istemedikleri kâbus senaryosunun gerçek olması anlamına geliyor. Bu olay batılıların gerçekleşmesinden en çok korktukları hadisedir. Çünkü onlar yıllardır Hollywood filmleriyle, yalan haberlerle, kurdukları Daeş ve El Kaide türü terör örgütleriyle sahte bir Müslüman imajı oluşturmuşlar ve bu şekilde Müslümanları kafa kesen eli kanlı teröristler olarak tanıtıyorlar ve uydurdukları yalanlarla insanları İslam’dan uzak tutuyorlardı.
İşte Filistinlilerin – Hamas’ın elde ettiği en büyük zafer budur. 100 yıl önce Osmanlıyı ortadan kaldırıp İslam’ı temsil eden bir otoritenin kalmadığı ortamda, kurdukları uydu devletlerle, onların başına atadıkları diktatörlerle Müslüman halkları uyuşturup köle haline getiren, dünyada istedikleri gibi at oynatan başta Amerika ve İngiltere olmak üzere, batının sömürücü katliamcı sahtekâr medeniyeti için deniz bitti.
Filistinlilerin şahsında Dünya gerçek İslam’la tanışıyor ve onun güzelliğine hayran kalıyor. İnsanlar fevç fevç İslam’a koşuyor. Gazze’yi komple yerle bir etseler bile artık İsrail ve Amerika bu savaşı kaybetti, Filistinliler bu savaşı kazandılar. Bu savaşın sonucu belli oldu. Bugün için tam tersi gerçekleşiyor gibi görünse de bugünden ilan ediyorum. Filistinliler kendi devletlerine kavuşacaklar. İsrail parçalanıp yok olacak. Peşinden Amerika parçalanıp zayıflayacak ve süper güç konumunu kaybedecek. Onların bu yenilgisine hiç kimse üzülmeyecek. Aksine onların sahneden çekildiği yeni Dünya çok daha temiz, çok daha adil, çok daha güzel olacak.