Çok küçük yaşlarda muhtemelen altı yaş civarında iken, YEŞİLIRMAK kenarlarında ilk dersimizi alıyorduk. Hocamız, yaşıyorsa; ALLAH sağlık afiyet versin, Yoksa Allah rahmet eylesin. İlk duyduğumuz şeyleri bugün gibi hatırlıyorum. Çocuklar, tekrar edin bakalım; Elif, üstün e…, elif esre i…, elif ötre ü… İşte bu sözlerle başlamıştık onun adını anmaya, tahsilini yapmaya. İnsanların aldığı ilk eğitim derslerini kolay, kolay unutması çok zordur. Çünkü temele atılan ilk harç gibidir. Allah bize bu eğitimi verenlerden, bu eğitimi almamıza vesile olan rahmetli olan büyüklerimizden razı olsun. Çocukluk günlerimizde ilk İslam’ı bilgilerimizi almış olduk.
Çocuğun, eğitiminde en önemli yaşın dört, beş yaş olduğuna inanıyorum. Doğal olarak ne kadar küçük yaşta bu eğitime başlayıp başlamayacağımızı, belirleyecek olan ailelerimizdir. Ailelerimizin; bu işi ne kadar benimseyip, benimsemedikleri, kendilerinin çocuklarının bu alanda yetişmesi adına yapmış oldukları çalışmalar ortaya koyar. Yoksa, şu kısa hayatın her alanında daha iyi bir yaşantısı olsun, daha güzel bir eğitim alsın, geriye kalan hayatında daha iyi gelir elde etsin diye, çocuklarını en küçük yaştan itibaren eğitim kurumlarına yönlendirirler. Hatta, daha iyisi olsun diye paralar harcarlar, daha iyi öğretmenler ararlar, daha iyi okullarda okutmak isterler…
Peki çocuğunun, Yaradan’ını tanıması için, aileler neler yapmaktadır. Hangi özel kurumları aramaktadırlar. Hangi iyi hocaları aramaktadırlar. Acaba çocukları, Manevi eğitimini alsın diye hangi paraları harcamaktadırlar. Çok kısacık hayatında daha iyi imkanlara, sahip olsun diye her alanda özen gösteren aileler, manevi alanda ne kadar özen göstermektedirler.
Şöyle değerlendirelim. Çocukların Dünyada, geleceklerine ait her türlü tedbiri alalım da, hele manevi eğitimi şöyle dursun. Böyle bir mantık olur mu? Bazıları ise; bu açığı Diyanetin açtığı yaz kursları ile kapatmaya çalışıyorlar. Bir kısmı ise; onu da yetersiz bularak daha iyi bir Dini eğitim, alması için gereğini yapmaktadır. Çok az bir kısım ise; en az normal eğitim kadar önemli olduğuna inanarak bu açığı kapatmanın yollarını aramaktadırlar. Bazı ailelerimiz ise; bu açığı Devletin okulları olan, İmam Hatip Okulları ile kapatmak, istemektedirler.
İŞTE YILLAR ÖNCE BU DURUMU KEŞFEDEN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI BU AÇIĞI KAPATMAK İÇİN HAREKETE GEÇTİ.
4-6 Yaş grubuna yönelik nerde ise, her camide bir Çocuklara yönelik KURAN Kursları açtı. Bugün ALLAHA şükür binlerce öğrenci bu kurumlardan yararlanıyor. İmam Hatip Liseleri bünyesinde hafızlık yetiştiren ortaokul seviyesine yönelik, bölümler açıldı. İsteyen aileler çocuklarını oraya gönderebilirler.
Ülkemizde; İnsanların aileleri aracılığı ile Yüce Rabbimizi tanımak adına yapılan çalışmaları bunları kapsamaktadır. Sadece çocukluk dönemlerinde alınan, Dini eğitim yeterli midir? Yahut, insanlar sadece bu aldıkları eğitimle kalmalı mıdırlar? Alınan bu eğitim yaşantımıza ne kadar etki etmelidir? Bunlar ayrıca tartışılan ve cevapları aranan konulardır. Dini eğitimin, Ahlaki hayatımızı etkilemesi ne kadar başarılı olmaktadır. Hayatın tüm alanlarında aldığımız eğitimi ne kadar uygulayabiliyoruz? Yine cevabı aranan sorulardan birisi de Dini eğitimin; hayatın her alanında ahlaki değerlerle yaşanarak ortaya çıkması, beklentisidir. İnsanımızın buna ihtiyacı vardır.
Yaşadığı çocukluk ve gençlik hayatı boyunca hiç Dini Tahsil almamış insanların; bu açığı kapatmak için, ilerleyen hayatlarında bu açığı, gidermek adına neler yapılmalıdır? Kimileri ise bunu bir açık olarak görüyorlar mı? İşte hayatın gerçeğinde bunlar her zaman tazeliğini korumaktadır. Neden, çünkü Din insan hayatının her alanında zaman, zaman ağırlığını hissettiren güçlü bir gerçektir. Ancak, bazı insanımız bu inanç durumundan hiç eğitim almadığı için; ondan uzak bir şekilde hayatını devam ettirmektedir.
İnsan olarak hayata atıldığımız andan itibaren, Din gerçeği ile her zaman yüz yüzeyiz. Bunu atlamamız olamaz. Biz atlasak dahi, çevremizdeki insanların bu inanç sistemi ile yaşamaya çalıştıklarına şahit olacağız. O halde gerekeni fert olarak yaparak, bu açığı kapatmak en önemli görevimizdir. Bu açıdan da çocuklarımızın ve gençlerimizin ileride bu eksikliği çok fazla hissetmemesi için; biz büyükler üzerimize düşen görevi yapmamız gerekir. En azından Diyanet Teşkilatının kursları bizim çocuklarımızı beklemektedir.
Dini eğitim, insanın her yaşında, her zamanında mutlaka gerekli olan bir ihtiyaçtır. Bu ihmale gelmez. Sonuçta sorunsuz, tamamen insanın mutluluğu ile yaşayabileceği bir ortamdan bahsetmektedir. İnsanın kendine, çevresine, tüm insanlığa karşı olan sorumluluklarını hep canlı tutmaktadır. Sorunlar yumağı olarak yaşamaya çalıştığımız hayatımızda, bu sorunlardan kurtulmayı vaat etmektedir. Lütfen önemseyelim, ihmal etmeyelim.
Unutmayalım insanın manevi yönünün de mutlaka güçlü olması gerekmektedir.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?