Rüzgarın saçlarını tarayan yağmur gibi
Çarpılmışın, çırpınmışın, bir serçe kanadında
Vurulmuşun bir maganda nazardan
Ölmek belki 'aşk' denen o yaşam yatağında?
İz bulur son nefeste yüzünde sürur gibi
Halleri hayaline sevdiceğin sur gibi
Aşikardır tacı tahtı kalbinde sevdiceğin
Gel gör ki onda yerin marazlı kambur gibi
Olsun, yine de
Severken farkedermiş insan; kuşların uçtuğunu,
Denizin dalgasını, yağmurun konduğunu
Ve severken anlarmış gerçekten atan kalbin
Dile ömür billah bir kilit vurduğunu.
Renkleri görürmüş göz ve sesleri duyarmış
Sır diye söylenmezmiş;
En güzel yıldızların hepsi gündüz kayarmış
Zaman seni sen zamanı kovalarken peşinde
Hayat denen bir beldedeymişiz okyanusun içinde
Gözlerinde gelecek, elinde bir geçmişin
Bazen sen sana köprü, bazen ise setmişsin
Ruh rüzgar, beden sandal, yüreğin bir tek kürekmiş
Bilmiyorsun bu diyarda yolculuk ne sürecekmiş?
Bazen de;
Söylenecek sözlerin çokluğu sustururmuş insanı
Su verdikçe inadına kururmuş sevda gülün
Kendine gelemeden sıyrılarak kendinden
Kelimelerin üvey çocuğu oluverirmiş gönlün
Adını, kimliğinden mezar taşına kazıyıp
Sana selam vermeden geçip gidermiş ömrün...