Devletin yönetimine ait bir sürü kararlar alıyorsunuz, ama o kararların uygulayıcısı konumundaki insanlar sizlerin aldığı kararları uygulama konusunda hassas ve özen göstermiyorsa; bu sefer sizin aldığınız kararlar tartışılıyor. Son günlerde, VERGİ kanununda yapılması gereken değişiklikler kamuoyunda paylaşılmaktadır. Bütün bu gayretlerden amaç, insanlara daha güzel hizmet olmalıdır…
Kağıt üzerinde yararlanılabilecek değişiklikler olduğu kanaatini paylaşıyorum. Zamanla uygulama anına geçildiği zaman ne kadar etkili olabileceğini göreceğiz. Aksayan yönler mutlaka olacaktır, yasa yürürlüğe girince o aksaklılar noksanlıklar tamamlanacaktır. Hele alkolmetre kontrolü yapabilecek olan bir ölçü metrenin uygulanıyor olması her şeyden daha önemli. Yollardaki kazaların azalması adına önemsiyorum. Bakın bayram tatilinde yine kazalar, yine ölüm, gerçeği ile karşı karşıya kaldık. Ancak, her alanda olduğu gibi halkımızın trafik alanındaki vurdumduymazlığını ve aceleciliğini, birbirlerine karşı olan tahammülsüzlüğünü anlayamıyorum. Yol vermedin kavgalarına şahit oluyoruz.
Çıkarılan yasaların uygulamasında bir sorun yaşanıyorsa; Bu durumlarda kararlılıkla olayların üzerine gitmek varsa sorumluları bulup sorgulamak, uyarmak, ikaz etmek, gerekiyorsa cezalandırmak… Gündemin ana başlığı olma özelliğini koruması gerekmektedir. Meclis bu konuda gereğini yapmalıdır. Fahiş fiyat uygulaması için çıkarılan yasalar bakalım ne kadar etkili olacak.
Öncelikli beklentimiz ise, yalan habere verilmesi gereken en ağır ceza ne ise, onun çıkarılmasıdır.
Günlerce içki yasağını tartıştık… İçkinin zararları tüm tıp kadrosu tarafından belirlenmesine rağmen, biz tartıştık… İşte bazen halkımızı yönlendirmeye çalışan bu kafaların bu tür olayları nasıl algılamak istediklerine kafa yormak gerekiyor. Halkın sağlığı mı önemli? Yoksa içkinin su gibi içilmesi mi? Sahi bu adamlar kimin sözcülüğünü yapıyor…
Köprü ve yolların yapılmasına karşı çıkanlar bugün tatil bölgelerine geç gitmekten yakınmaktadırlar. Evet, garip değil mi? Yıllarca üçüncü köprüye ve yollara karşı çıkıldı. Algı operasyonları yapıldı. Bugün Ülkenin her tarafı yol , ile donatıldı. Kimileri o zaman yol mu yiyeceğiz? Açız edebiyatı yaptı. Yokluk algısı oluşturdu. Bugün o yollardan en fazla onlar yararlandı. Hatta 15 Temmuz olayları sonrası üçüncü köprünün inşaatının durdurulmasına karar verilmesi gerçeğini hatırlıyorum. Yunan adalarına gidemeyen vatandaşın, Devleti suçladığına şahit olduk.
Bütün bu olaylar insanımızın sorumluluk duygusunu yeteri kadar yapmadığı, adam sende mantığı ile olayları algıladığı, yahut ahbap, çavuş ilişkisi ile olaylara yanaştığı, tartışmalarını en üst seviyeye çıkarmıştır. Denetleyici olan kurumların bu tür iddiaları ciddiye alması gerektiğine inanıyorum. Halkın yararına çıkacak olan her yasanın, uygulanıp, uygulanmadığı iyi denetlenmeli ve tekrar ediyorum uygulayan kişiler açısından eksiklikler yaşanıyorsa denetimle telafi edilmelidir. Biz nedense , olaylar olup bittikten sonra olması, yapılması gerekenleri konuşuruz, neden yapılmadığını sorgulanır, daha sonra unutur gideriz. Örneğin bir inşaat anında yeni yapılan bir binanın ne kadar yeşil alanı var diye sorgulamayız. Sığınağı var mı? Araştırmayız. Park yeri meselesi hal edilmiş mi? Araştırmayız. Zemin etüdü konusunda yeteri kadar çalışma yapılmış mıdır? Umurumuzda bile olmaz. Depreme dayanıklı mıdır? Araştırmayız. Alacağımız bina yahut evin iyi, görsel tarafına bakılır. Belediye’ye, yahut Maliyeye ait bilgileri ne kadar sıhhatli araştırmaya değmez deriz. Hoş son zamanlarda bina ruhsat ve denetimi alanında çalışmalar daha ciddi yapılmaktadır. Dairemizin zorunlu deprem sigortasını cebimizden para çıkmasın diye aksatırız… Sonrada arabamı nereye park edeceğim diye şikayet ederiz. Senelerce bir sokakta sokak mesafesi yedi metre bile olmayan bitişik nizamlarda yaşama mahkumiyetini kabul etmişiz. Felaket anlarında nasıl o sokaklara ulaşılacağı konusu aklımızın köşesinden bile geçmemiştir. Çünkü, öyle bir düşünce şehir yapılanırken hayata geçmeli idi. Şikayet etmek için bunları yazmıyorum. Halimizi arz ediyoruz.
Alın bu örnekten hareket ederek, hayatımızın tüm alanındaki aksaklıklara şöyle bir göz atın. Kendimizden kaynaklananlar, karşımızdakinden kaynaklananlar, sorumlu insanların sorumluluğunu yeteri kadar yapmamasından kaynaklananlar, resmi kurumların yapması gereken şeyleri yapmamasından kaynaklananlar… İşte sorumsuzluk örnekleri…
Sonuç… Acı, üzüntü, hüsran, sosyal ve ruhi travmalar, hayal kırıklıkları… Arkasından şikayet, yakınma, suçlu arama…
Her alanda yapılması gereken yatırımların insana hizmet açısından değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum… Amma nerede?
O günlerin bir gün gerçeğe döneceği ümidini taşıyorum…