Her diyetisyen posalı beslenmeyi önermektedir. Bu hafta sizlere posanın diğer bir adıyla lifli beslenmenin faydalarını anlatmaya geldim. Gelin hep beraber posa nedir bir bakalım.
Posa bir besin veya yiyecek değildir. Vücudumuzun ikinci beyini olarak geçen bağırsaklarımız için olağanüstü bir öneme sahip olan posa bir yiyecek olmayıp, gıdaların içerisinde bulunan kompleks karbonhidrat olarak adlandırılır. Posa iki gruba ayrılmaktadır; birincisi çözünemeyen posalar, ikincisi ise çözünür posalardır.
- Çözünmeyen posalar daha çok tahıl ve sebzelerin içerisinde bulunur ve bağırsak hareketlerini düzenlemektedir.
- Çözünen posalar ise meyve ve bakliyatlarda bulunurlar. Bu posaların en belirgin özelliği ise yağları bağlayarak emilimlerini engeller.
Posalı beslenmenin en büyük faydası başta bağırsak sağlığımızı düzenler. Bunun sebebi ise prebiyotik özelliğe sahip olmalarıdır. Bağırsaklarımız da bulunan faydalı bakterilere probiyotik denilmektedir. Yanlış beslenme, yaşlılık, ilaç ve sigara kullanımı gibi faktörlerden kaynaklı faydalı bakteriler zamanla azalır. Posalar prebiyotik özellikte olduğundan probiyotiklere (faydalı bakteriler) gıda oluştururlar. Bu bakteriler özellikle metabolizmamızı düzenler ve bağışıklık sistemimize kadar fayda sağlamaktadırlar. Posalar bağırsaklarda kısa zincirli yağ asitlerine dönüşürler. Bunun sonucunda ise kaslarda ve karaciğerlerde enerji olarak kullanılır ve hatta karaciğerde kolesterol yapımını engeller.
Posanın En Önemli Etkileri ve Faydaları
- Tok tutma özelliği sayesinde erken acıkmamızı engeller
- Midenin geç boşalmasını sağlar ve sindirilmesi zor olduğundan karbonhidrat ve şekerlerin kana geç geçmesini sağlar. Bunun sonucunda vücudumuz ani şeker ve insülin yükselmelerine karşı korunmuş olur
- İkinci beynimiz olan bağırsaklarımızın hareketlerini düzenler, kabızlığa ve ishali önler ve hatta kolon kanseri, divertikülit ve hemoroit gibi hastalıklardan korunmamızı sağlar
- Özellikle yüksek kolesterol düzeylerinin düşmesine yardımcı olur, bağırsaklarda yağ emilimini azaltır
- Kolesterol düşürücü etkisi ile kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu etkiye sahiptir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 40 yıl boyunca yürütülen araştırma ve çalışmalar sonucu ise bize şunları söylüyor; tahıllardan ve lifli gıdalar ile beslenen kişiler özellikle kalp-damar, şeker ve kanser hastalıklarına yakalanma olasılıkları %15-30 daha düşük bulunmuştur.
Ne Kadar Posa Tüketmeliyiz?
Türkiye Beslenme Rehberine göre sağlıklı bir bireyin günde 25-30 gr kadar posa tüketmesi önerilmektedir. Peki posalı besinler neler mi? İşte posadan zengin gıdalar;
- Pırasa, avokado ve kuşkonmaz
- Bezelye, yulaf ezmesi, nar ve keten tohumu
- Kuruyemişler (badem, fındık, ceviz ve leblebi)
- Brokoli, karnabahar, lahana, brüksellahanası (haftada en az 2 kez tüketilmeli)
- Yeşillikler ve salatalar (özellikle kırmızı lahana, roka, semizotu her gün yenmeli)
- Bakliyatlar (mercimek, nohut, kuru fasulye vb. haftada en az 1-2 kez tüketilmeli)
- Elma, armut, greyfurt, portakal (mevsiminde her gün biri yenmeli)
Posanın sağlımıza bu kadar faydası varken neden her gün tüketmiyoruz ki? Her gün 1 kâse salata tüketmek bile posa kaynağı oluşturmamıza yardımcı olur. Siz siz olun sağlığınıza posa katın! Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sağlıkla, huzurla ve mutlulukla kalın…