Modern tarihte en büyük darbeyi biz yedik, biz Türkler!
Bunu büyük tarihçiler de itiraf ederler.
Mesela Braudel, “Türkler, tarihin kayıp çocuklarıdır” der.
Ne oldu da Türkler tarihten kayboldu, çekildi gitti?
Ve neden?
Şimdiye kadar hep “Türkiye neden geri kaldı?” diye soruldu.
Doğru soru şu olmalıydı: Türklerin tarihteki yürüyüşü nasıl oldu da durduruldu...
İkinci soru da, Türklerin tarih bilinci, kimliği, ruh kökleri nasıl yok edildi.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, Türkiye’nin çocukları, celladı olan Batılılara nasıl âşık edildi?
Sorun, “ileri gitme, geri kalma sorunu” değildi.
Sorun, Batılıların dünya üzerinde hâkimiyet kurmaları ve bu hâkimiyetin önünde takoz olacakların veya başkaldıranların saf dışı bırakılmaları, yok edilmeleri ve tarihten sürgün edilmeleri sorunuydu.
Türkiye, tarihten sürgün edildi. Batılılarla girdiği fiilî savaşlar sonrasında değil, Batılıların dışarıdan gerçekleştirdikleri ve içeride de zihnen esir aldıkları elitleri eliyle yapıldı.
Başına ne geldiğini bilmeyen tek ülke Türkiye!
Bu yüzden İslâm’ı kaybetmekle tarihten silineceğini göremeyecek kadar celladına âşık edilen tek acınası, zavallı ülkesi de Türkiye.
Dün, bu hikâyeyi biz ürettik ve armağan ettik dünyaya. Yarın da biz yeşertip armağan edeceğiz insanlığa…
Tek bir şartla: Başımıza ne geldiğini kavrayabilirsek…