İnsanlar ilk başlarda kendilerine yetecek kadar, tüketeceği miktarda üretim yaparken, sonraları ihtiyaç fazlası bir üretim yapılmaya başlandı ve buna ekonomide ´artı ürün´ yahut ´artı değer´ adı verilir. Artı ürünün piyasaya sürülmesiyle beraber ticaret başlamış oldu. Gözünü artı ürün bürümüş insanlar tarafından kapitalizme geçiş sağlanmış oldu. Yerleşik hayat devletleri, devletler askerleri, askerlerin de kendilerini feda edecekleri bayrakları ve marşları ve dahi kendilerini kurban etmek için uyandırdıkları tanrıları icat etti. Sermaye, tüm bu argümanlarla başka devletleri yağmalamak için daha sonra destanlara konu olacak ve tarihin sayfalarında altın harflerle yazılacak olan savaşlar çıkardı. Bu savaşlarda nice nice şehitler verildi derken sermaye, tüm yeryüzünde mevcudiyetini sağlamlaştırmış oldu.
Bugün insanlık bunca ilerlemiş bilim ve teknolojiye rağmen, temel ihtiyaçlarını gideremeyen insanlara karşı bir çözüm üretemiyor. Dünyamızdaki açlık, sefalet, yoksulluk adeta küreselleşen bu dünyanın mevcut şartları ile alay ediyor. Amerika´da gökyüzüne tecavüz eden yüksek yüksek binalara çarpıp hayatını kaybeden ve her sabah çöpçülerin süpürgeleri ile yollardan temizlenen güvercinler kadar acının hâkim olduğu bir dünyada yaşıyoruz? Bir tarafta obeziteden dolayı hayatını kaybeden insanlar diğer tarafta bir dilim ekmeği bulamadığı için yaşamını yitiren insanlar...
Bir taraftan dünyadaki mevcut üretimin, nüfusun 10 katına yetebilecek kadar olduğunun bilincinde olan ve esas sorunun üretimin paylaşımda adaletsizlik olduğuna inananlar, öte taraftan ise ´´sınırlı kaynaklar ile sınırsız ihtiyaçların karşılanması"nın dersini alıp, ´´bir kişiye dokuz pul, dokuz kişiye tam bir pul. Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa´´ kuzu postu giymiş kurtlara alkışları ile tempo tutanlar...
Bir tarafta hiçbir emek harcamadan ulaştıkları nimetleri hoyratça kullanan mutlu azınlığın azgınlıkları, diğer tarafta çekmiş olduğu onca külfete rağmen hiçbir nimetten faydalanamayan sessiz çoğunluğun ıstırapları? Nimet-külfet arasındaki dengesizlik giderilmedikçe yaşadığımız gezegene barış ve huzurun gelmesi hiçbir zaman mümkün olmayacak?
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?