<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""><span style="color:black">Vakitleri ruhunda sindirmiş olan fertler, kuvvetli birliktelikler meydana getirir. Çünkü Allah’ın her şeye kadir olduğunu bilmek, insana muazzam bir hürriyet sunar. Hakiki özgürlük ise, fıtratın hayat borusu gibidir. Bilinir ki omurgalı olmak, bazı imkânlardan vazgeçebilme fedakârlığıyla mümkündür. Her bir şeye sahip olma anlayışı ise, seciyesizliği tetikler. Zaman, mekân ve insan algısını değiştirir ve sonunda, kendi tanımladığı bir temayülün köleliğine tutulur. Çünkü saatin icadı, zamanı uzatmaz ya kısaltmaz, sadece nitelik kazandırır. Bu nedenle, elimizden uçup giden ve bizi aldatan da, bu keyfiyetin mahiyetidir. </span></span></span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""><span style="color:black">Ne yazık ki, ahlaksızlığın meslek haline geldiği günleri yaşmaktayız. Belki de dünyanın en ilkel ve vahşi vakitlerine denk geldik. Allah tasavvuru ve onun koyduğu ilkeler, göze girme, paye kapma ve ilerleme nimetine dönüşmüş durumda. Nostaljik bir daralmanın içine saplanmış vaziyetteyiz. Etrafımızda cennet muhabbetleri terennüm edilip, meşrulaştırılmış kılıflarla yürüyen ve hatta koşan bir dönüşüm hareketi cereyan etmektedir. Yapılan aleladelikler, açık bir şekilde tebeyyün ettiği halde, yüzü kızarmayan ve arlanmayan şahsiyetsizler tarafından güdülmek dahi, çoğu kimselere rahatsızlık vermemekte. İşte tamda bu duyarsızlıktan cesaret alan numarasız gözlüklüler, hakikatleri bir akvaryuma hapsedip, her dönemin mağduru ve her dönemin kazananı olmaktadır. </span></span></span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""><span style="color:black">Eskiden ahlaksızlığında bir şekli ve şemali vardı. Tabiri caiz ise daha ahlaklı bir ahlaksızlık mevcuttu. Şimdilerde ise insanların karakterleri, karmakarışık bir yığına dönüşmüş durumdadır. Bugün iyi gibi görünenler, yarın bin bir suratla karşımıza çıkabilmektedir. Geçmişte <em>“bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim”</em> şiarıyla hareket edilirken, bugün kurtla-çakal ya da yılanla-fare, sarmaş dolaş bir şekilde yol alabilmektedir. Birçok kimse, şartlara, durumlara ve zamanlara göre yüzlerini farklı farklı aksettirmekte ve her yeni yüzüyle yeni roller kapabilmektedir. Esasen bunun sebebi, toplumun içinde bulunduğu ahvalin takatsiz ve harap oluşudur. Kendisini var eden mukaddesattan uzak kalan toplumlar, kolay aldanır. Zira suhulet vasfı yitirilmiştir. İşte tamda numarasız gözlük takanların istediği iklim oluşmuştur. Vay haline bu toplumların…</span></span></span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""><span style="color:black">Varlığın, varlık ve yokluk tartışmasını yapan filozoflar, epeyce bir yol katetmiş olsalar da, yokluğun varlığına gösterilen rağbetin sebebi konusunda, aynı başarıyı sağlayamamıştır. Çünkü insan bile, insanın bu denli alçalabileceğini öngöremiyor. İnsana yakışmayan bütün hallerle tecessüm olabileceğini tahmin edemiyor. İşte doğruların en zayıf noktası burasıdır. Çünkü her role bürünenler, bütünün ittifakı yerine ayrıntının ihtilafıyla işini yürütür. Hakikat yerine umulanı ifade eder. Nefsin meyledeceği cihete doğru aklın idrakini karıştırır. Bir kişinin ya da cemiyetin aklı, dolambaçlı bir şekle büründüğünde, bütün teorik iddialar pratiğe dönüşebilir. Numarasız gözlük takanlar, kiliseye minare yapıp, camilere çan takabilirler. Olmaz dediğiniz an, yanılmaya başlayanlardan birisiniz demektir. </span></span></span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""><span style="color:black">Hayranlıkla yâd ettiğiniz nice kahpe ruhlular, etrafımızda alımlı ve çalımlı bir şekilde yürümeye devam etmektedir. Onların bu vasfının fark edilemeyişinin asıl sebebi, bizim rengimizin bulanık oluşudur. Belki de bizler böylesi kişilerin varlığına müstahakız. Çünkü bir toplumun kalitesi, yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla ölçülür. Bugün keşmekeşle boğuşan şehirlerimize baktığımız zaman, toplumun nasıl bir hengâmeyle çırpındığını görebiliriz. İçindeki çürükleri ayıklayamayan ictimâî yapıların, zaman içerisinde çürümeye başlaması mukadderdir. Biz, bugün kaçınılmaz sonun değersizliğini yaşıyoruz. Bundan dolayı, çarıkları başımızda taç niyetine gezdiriyoruz. İşin daha vahim tarafı ise, çarığı ayağına giyenleri numarasız gözlük takanların yönlendirmesiyle linç ediyoruz. </span></span></span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""><span style="color:black">Ey şuur! Hangi yöndesin? Seslensem tarifime sığar mısın? Dindarlığımızdan ve dahi insanlığımızdan olmak üzereyiz. Bize umut aşılayan hünerli kuşlarını gönder. Ya da mehdi gelsin ve bize bir şiir okusun. </span></span></span></span></span></span></p>