OTORİTER TUTUMLU
ÖĞRETMENLER:
Öğrenciler için en iyisine o karar verir. Sınıfın tek hakimi ve dersin tek yöneticisi durumundadır. Katı bir disiplin sürdürür. Övgüye çok az yer verir.
Öğrencinin görüş ve düşüncelerine önem vermez. Aktif ve konuşan odur, öğrenci pasif ve dinlemededir.
Öğrenci, genellikle korkak ve çekingendir. Öğrenci derste aktif değildir. Öğrencide bağımsız düşünce ve karar verme davranışları geç oluşabilir.
Çocuğun dış kontrolle disipline edilmesi esasına dayanır.
Böyle öğretmenin öğrencileri duygularından ve düşüncelerinden koparak dıştan denetimli bir kişilik kazanırlar.
Öğrenci öğrenmeye ve okula karşı bir soğukluk hissedebilir. Öğrencilerde sorumluluk alma, başlatıcı olma ve konuyla ilgili çok parlak buluşlar ortaya koyma özelliklerinden genellikle yoksun olurlar. Bu öğrencilerin girişimcilik, icatçılık özellikleri yok olur, kişilikleri gelişmez.
LİBERAL (ÖZGÜRLÜKÇÜ)
TUTUMLU ÖĞRETMENLER:
Disiplin yok denecek kadar azdır, liberal öğretmen, tek kelime ile söylemek gerekirse özgürlükçüdür. Kuralların önemi yoktur. Kurallar esnek ve değiştirilebilir kabul edilir. Öğrenci dilediğini söylemede, yapmada özgürdür. Derse katılıp katılmama öğrencinin isteğine bağlıdır. Öğretmen öğrencileri hiçbir şeye zorlamaz. Çocukların davranışlarına karşı kayıtsızdırlar,
Bu tür ortamda yetişen öğrencilerde azim olmaz, çabuk usanırlar, sorumsuz olurlar. Başarmak için mücadele etmezler, hazıra alışırlar.
TUTARSIZ TUTUMLU
ÖĞRETMENLER:
Kimi zaman otoriter, kimi zaman özgürlükçü, kimi zaman demokratik tutum gösterirler.
Bu tür tutumlar, çocuğun kendi değerlerini oluşturabilmesinde zorlanmasına yol açar.
Tutarsız tutumlu öğretmenler, çocukların gelişimine en çok zarar verenlerdir.
AŞIRI KORUYUCU-TEDBİRLİ
ÖĞRETMENLER:
Öğretmen kendisini anne-baba yerinde görür; Öğrencileri korumada abartılı davranırlar, huzursuz, kaygılı, sabırsız, güvensiz, aşırı titiz, kötü şeyler olacağı endişesi taşırlar.
Öğrencilerin her yaptığına müdahil olmak isterler, çocuğa düşünme, yapma, mücadele etme, başarma ortamı bırakmazlar. Aşırı hoşgörülüdürler, İyi niyetlidirler,
Bu tür öğretmenlerin, öğrencileri, başka ortamlarda sağlıklı iletişim kuramazlar.
Çocukların icatçılık, girişimcilik, dikkat, cesaret, güdüleme, iddia özellikleri yok olur. Pasif, pısırık OLURLAR.
DEMOKRATİK TUTUMLU
ÖĞRETMENLER:
Öğrencinin daha etkin olduğu, öğrenci merkezli eğitimi esas alır.
Kuralsızlığın egemen olduğu bir sınıf değil kuralların açık ve belirgin olduğu bir sınıf ortamı vardır.
Demokratik öğretmen; kınamaz, yargılamaz, dinlemeden, anlamadan kızmaz. Farklı bakış açılarını dinler. Olumlu ve olumsuz yönleri betimler. Kuralları öğrenci ile birlikte alır. Kuralların herkese eşit olarak uygulanmasının teminatı olur.
Demokratik öğretmen, istenmeyen davranışları ceza yoluyla çözmeye çalışmaz. Anlamaya, yol göstermeye ve hatanın tekrarlanmamasına çalışır.
Çocuklar olumsuz bir davranışa yöneldiklerinde bu tür davranışların nedenlerine eğilirler.
Çocuklara yönelik eleştiriler hiçbir zaman çocuğun kendisini aşağılamasına, değersizlik duyguları yaşamasına yol açacak biçimde olmaz. Öğretmen, öğrencinin özgürce karar verebilme yetisini geliştirir.
´´Peygamberimizin öğretim- eğitim yöntemi: "Zorlaştırmayın kolaylaştırın; nefret ettirmeyin sevdirin" di. Öyle örnekler görüyoruz ki bunun tam tersi yapılıyor. Öğrencilere karşı aşağılayıcı ifadeler kullanılıyor. Yarının büyüklerine değer verilmiyor, kişilik kazandırılamıyor. Söz hakkı verilmiyor. Eğitimin temeli, önce öğretmenleri en iyi şekilde eğitmekten geçiyor. Ama Türkiye´de bu soruna köklü bir çözüm getirilemedi. Sınıf öğretmeni için Eğitim Bilimleri öğrenimini şart koşuyorsunuz. Ama Üniversitede öğretim elemanı olacaklarda bu şartı aramıyorsunuz. Finlandiya örneği dikkate değer bir yaklaşım ortaya koyuyor. "Öğretmenini seven dersini de sever". Bu eleştirimiz kapsamına girmeyen meslektaşlarımızı tenzih ederim.´´
Öğrenci merkezli eğitim esas alınmalıdır. PISA da en başarılı ülkelerden Finlandiya eğitim bakanı; ´Başarımızın ipucu: Öğrenciler, öğretmenlerden daha çok konuşsun! İlkesiyle başladık´ demiştir. Okullar çocukların mutlu oldukları ve her zaman gitmek ve yapmak istedikleri bir şey olmalıdır.
´Eğitimde ciddiyet prensiplerle olur. Surattaki ´ciddiyet´ suratsızlıktır.´ İnsanlar ancak mutlu olduklarında kendilerini gerçekleştirebilirler. Korkunun ve endişenin olduğu yerde öğrenme olamaz. ´Öğretmenin sevgisi, öğrencinin zihnini ve gönlünü besler.´ Eğitim demek; Vücuttaki ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir.´
SONUÇ:
´Öğretmenlik mesleği, değeri ve stratejik önemi giderek artan bir meslek olmaya devam etmektedir. Ancak, günümüzde kamuoyunun sürekli göz önünde tuttuğu, sorguladığı ve eleştirel yaklaştığı bir mesleğe dönüşmüştür. GÜNÜMÜZ ÖĞRETMENİ, "ÇOCUĞUMA NE TÜR KATKILAR SAĞLAYABİLİR", "ONUN HANGİ NİTELİKLERİNİ GELİŞTİREBİLİR" DİYE YAKLAŞILAN BİR ANLAYIŞA BÜRÜNMÜŞTÜR.
Bu beklentinin hakkını veren öğretmenler el üstünde tutulup, saygı görürken, buna uygun olmayanlar, kınanmakta, sorgulanmakta ve olumsuz eleştirilere maruz kalmaktadır.
Günümüz öğretmeni için otoriter öğretmen olmak düşünülemeyecek bir olguya dönüşmüştür. Demokratik tutum, günümüz değerleri açısından yükselen eğilimi temsil etmektedir. Demokratik ve liberal tutumu sentezleyen öğretmenler, toplumda hemen öne çıkmakta ve değer görmektedir.
İçinde yaşanılan toplumsal değer ve yargıları da göz önüne aldığımızda, "çok çok az otoriter", "bolca demokratik" ve "biraz da liberal" tutum sahibi öğretmenlerin günümüz koşullarındaki en uygun öğretmenler olabileceği düşünülmektedir.´
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?