Öğrenci yurtlarında misafir edilenler arasından;
- öğrencilerin mahrem eşyalarını teşhir edenler de çıktı,
- Kilitleri kırıp hırsızlık edenler de
- mahsur kaldığı ülkeden özel uçakla aldırıp, misafir eden devlete, millete küfredenler de.
Ama buna mukabil;
Odalarını kullandıkları için hiç tanımadığı öğrencilere özür mektubu yazıp, yanına da harçlık koyanlara da şahitlik ettik.
Devlet işte bu sırrın peşine gitmeli ve keşfettikleriyle yeni bir gelecek inşa etmeli.
Zira,
Bizim kahroluşumuzda burada gizli kurtuluşumuz da.
Önce; o hırsızları, teşhirci manyakları ve vatansız soysuzları araştırmalı.
Nasıl bir iklimde yetişmişler, hangi okullarda eğitilmişler ve bu özürlü kafaya nasıl sahip olmuşlar bunu bulup çıkarmalı.
Sonra da diğer grubu araştırıp, bunların düşünce dünyalarının şifrelerine ulaşmalı.
Ve
Geleceğe dair tüm plan ve projelerini de işte bu tetkik, tahlil ve tespitten sonra yapmalı.
Zira
Ne kadar zeki olurlarsa olsunlar, kaç dil bilirlerse bilsinler ve sayıları ne kadar olursa olsun;
Birinci gruptakilerden bu ülkeye bir gram hayır gelmez. Boşuna etrafı kirletir, oksijen israf eder ve fırsatını bulunca da kaçar giderler.
Bu ülkedeki onurlu geleceğimizi;
Bulduğu altınları sahibine teslim eden çöpçünün,
Ambulans kirlenmesin diye çizmesini çıkartmaya uğraşan madencinin
Ve
Odasında kaldığı öğrencilerden helallik dileyip, harçlık bırakan gurbetçi vatandaşın kafa yapısında, zihin atmosferinde ve düşünce dünyasında aramalı.
Yoksa,
Diğerlerini ölüye say gitsin...