Evet, artık performans odaklı yaşıyoruz. Hayatın imkânlarından daha çok yararlanabilmek, daha doğrusu daha çok görünür olabilmek için sahip olduğumuz potansiyeli daha ileri taşımaya çalışıyoruz. Başarmak, başarılı olmak, kazanmak, güzel konuşmak, hızlı okumak, alımlı olmak, yakışıklı olmak, zamanı verimli kullanmak, dakik olmak, hızlı soru çözmek, hızlı araçlarla kısa sürede seyahat etmek, tatil yapmak, her şeyden haberdar olmak, internette gezinmek, sosyal paylaşım sitelerinden yayın yapmak v.s. Ne var şimdi bunda denildiğini duyar gibiyim.
Bazı kavramlar, kelimeler artık o kadar çok hayatımızın içinde ki, onlara dair sorular sormak veya tırnak içinde ?Acaba!´ demek anormal karşılanır oldu. Oysa biraz geri çekilip bir müddet beklesek, zihinsel bir aydınlanmayla hayatımızın dört bir yandan kuşatıldığını görebiliriz.
Başarılı olmak ve performans odaklı yaşamak aslında Modern sonrası dönem için günümüz insanına biçilmiş bir roldür. Daha çok üretmek ve daha çok tüketmek için insandan nasıl daha çok yararlanabilirim düşüncesinin bir sonucudur. Dışarından yapılan bir kontrolden çok insanın kendi içinden denetimine dönük bilişsel bir hâkimiyettir.
?Başarılı olmak´ yaptığı çağrışımlar nedeni müspet bir anlamı çağrıştırmış olsa da kastedilen insanın üretim ve tüketim süreçlerine bütün varlığını adamasıdır. Küçük bir çocuğu düşünün. ilkokula başlar başlamaz onun için hayat boyu devam edecek bir yarış başlamıştır artık. Okuma yazma öğrenmek, matematik problemlerini çözmek sonra da yıllarca test çözerek moda tabirle yarış atı misali koşturmak? Ne için bunlar? Daha iyi bir insan olmak için diyebilecek misiniz? ( İyinin tanımını herkes istediği gibi yapsın) Hayır, maalesef eğitimden murat edilen son iki asırdan beri iyi bir insan yetiştirmekten çok performansı yüksek, üretken, çalışkan makul vatandaşlar yetiştirmektir. Çoğu eğitimci de bundan şikâyetçidir. Fakat söz konusu mesele eğitim modeli veya politikalar olmaktan çok daha derindir.
Kadim öğretilerin insanın değer haznesine yazdığı erdem, samimiyet, fazilet, celadet, merhamet, sadakat ve cömertlik gibi değerlerin kaybolup gittiğini görmek ne yazık ki üzücüdür. Belki bir hatıra, veya anekdot işitmeye talip bir kulak ve anlamaya sabrı olan bir yürek bulunabilirse hikâye olarak da anlatılabilir. Veya kitap, dergi, gazete, film, belgesel veya kısa bir haber olarak servis edilebilir. Başarıya adanan ruhların yorgunluğuna derman olsun diye bir nefes arası gibi bir anlık dinleme molası gibi kullanılabilir. Sadece kullanılabilir. Sahiden ticari olarak değerlendirilemeyen ne kaldı ki! Maalesef günümüz dünyasında akla gelebilecek her şey küresel ekonominin nesnesi haline gelmiştir. Başarılı olduğunu zanneden bizler, zamanı etkin kullanarak, kendimizi varlığımızın son zerresine kadar gerçekleştirerek bu sisteme gönüllü olarak hizmet etmekteyiz. Masrafsız ve de etkili bir yöntem.