Ve şimdi sessiz sedasız kalkıyorum yerimden
Dilimi lal etmeyi öğretti hayat bana
Gidiyorum, gideceğim yerleri bilemeden
Gidiyorum, sen içimde kal bile diyemeden
Cevabını bilmediğim soruları sormam ben
Bir bana 'sen kimsin' diyemedim o kadar
Bir melül bakışın nazarının keminden
Başka bakan bir gözü sevemedim bu kadar
Ve şimdi bir şiir düşer sen kar yağdı sanarsın
İçine hüzün çöker en mutlu anında
Ansızın aklına gelince ağlar mısın?
Hasretin güneşiyle kardan adam yanında.
Özledim mi acaba, acaba özledim mi?
Bir ses gelir öteden yankılanır içimde
Bu nasıl sevdadır, sevdadır bu nasıl?
Herkes sana benzer suretinden biçimde.
Yarım hikayeler, yarına kabus olup düşermiş
Bastığı basamaklara nankörse insan,
Çıktığı zirve ona uçurumdan bir evmiş.
Kar yağarsa kardelen, erirse sümbül,
Göl olursa nilüfer ol demiştim çiçeğim
Bilemedim sen gülsün, dikeninle öleceğim.
Şikâyetlerim bile şikayetçiymiş benden
Sancılı gülücükler dağıtırken aynaya
Karada balık gibi seninle boğulmuşum
Sen diye diye, ben benden kovulmuşum
Yüreğimdeki dikeni habire ittirmişim
Kaçtığım her köşede zincirlere vurulup
Leyl'i fer'e aşk diye sıkıca giydirmişim.
Şiirler şahidim;
Sen onlardan anlasaydın yazar mıydım hiç?
Anlasaydın ruhum kekeme olur muydu?
Sen tırpan ben yonca, vur dilini biç
Cellada aşktan haber, söyle; sorulur mu hiç!?.