"...Ben, seni öldürsem üzülmem. Bir kediye mi acıyacağım" diyor.
Ve
"Yaşımızı küçük zannedenler, yaşantımıza baksınlar. Biz Denizli çocuğuyuz uleen..." diye de ekliyor.
Hamile bir kediyi parçaladıkları için ifadeye götürülürken, polislerin arasında kahraman edasıyla yürüyen, 11-12 yaşındaki çocuk ve arkadaşları bunlar.
Bu cümleden Denizli'yi çıkar 81 vilayeti koy.
Hiç fark etmez.
Her yerde durum aynı.
Merhamet bilmeyen,
Utanma bilmeyen.
Pişmanlık duymayan.
Saygı bilmeyen
Sevgiyi tanımayan
Haktan hukuktan zaten anlamayan... Belki yüz binlerce genç geziyor sokaklarımızda.
Bugün bir kediye, yarın bir insana, ilerde tüm şehre hatta ülkeye tehdit, yüzbinlerce serseri...
Eskiden, zaten kılı kırk yaran annelerimiz, çocuk eğitiminin ana rahminden başladığına inandıkları için, hamileyken yediklerine içtiklerine, söylediklerine duyduklarına ve hatta düşüncelerine bile çok dikkat ederlermiş.
Ya şimdi...
Bu çocukları kim yetiştirecek?
Güzel ahlakı kim öğretecek?
Vicdanı, merhameti, insafı nasıl bilecekler?
Saygı ve sevgiyi nasıl ve nerede tadacaklar?
Aileler, darmadağın.
Sokaklar, perme perişan.
Mahalleler, barut fıçısı.
Şehirler gayya kuyusu, olmuş.
Okullar mı dediniz? Güldürmeyin insanı.
Okulların ilke ve inkılapları ezberletmekten başka bir gayesi mi var?
Yaş itibariyle hayvana karşı en nahif olmaları gereken bir çağda, bir canavara dönüşen ve zerre kadar da pişmanlık duymayan bu çocuklarla, bir gelecek tasavvur edebiliyor musunuz?