Soykırım Meselesi Hakkında

26-04-2021

1069 OKUNMA

1) Tehcir ve soykırım birbirinden farklı şeyler. Eğer tehcir edilen insanlar devlet güçlerince sistematik bir biçimde öldürülse idi devlet eliyle soykırımdan bahsedilirdi. II. Dünya Savaşında Yahudilerin uğradığı hukuksuzluklar bu sebeple soykırım olarak adlandırılmaktadır. Zira orada fail doğrudan devlettir. Oysa Ermeni meselesinde devletin iradesi tehcir yönünde olmuş, tehcir edilenler muhtelif kişilerce, sivil güçlerce, başıbozuklarca kırılmıştır. 2) Tehcirden sorumlu tutulanların yargılanması, hatta kimi günahsız kimselerin cezalandırılması, tehcir edilenler için kamplar oluşturulması, geçimlerinin sağlanması için iş imkanlarının gösterilmesi devlet iradesinin Ermenileri yok etmek değil, doğuyu boşaltmak olduğunu ortaya koymaktadır. 3) Eğer tehcir eşittir soykırım ise 1864'te Rus devleti tarafından tehcir edilen Çerkes halkı soykırıma uğramıştır. 1878 sonrası Balkanlardan tehcir edilen Müslim halk soykırıma uğramıştır. 1944'te Tatarlar, Ahıskalılar, Çeçen ve İnguşlar, Karaçaylar ve Balkarlar soykırıma uğramıştır demek gerekir. 4) Hal böyleyken bu tanımlamalar 1915'in günahını hafifletmez. 1915'te bir halk ata yurdundan çıkartıldı, bu çıkış yüz binlerce cana mal oldu. Bir halk yerinden yurdundan edildi. Onlardan boşalan topraklara bir daha sulh selamet gelmedi. Dün o topraklardan Ermeniler zorla çıkartıldı, bugün o topraklarda yaşayan insanlar yaşamak için batıya taşınıyor. Halkı tahliye edilen Anadolu cehalete mahkum kaldı, doğunun hayrını göremedik. Bu meseleler arasında sebep sonuç ilişkisi kurmak tarih disiplininin görevidir ama o görevi yerine getirecek tarihçi nerede? Herkes vicdanının önüne siyasi tercihlerini sütre etmiş. 5) Ermenilerin uğradıkları felaketin gerçek sorumlusu Ruslardır. Ruslar onları bin yıllık kardeşlerine karşı kışkırtmış ve iki halkı birbirine düşürmüştür. Ermeni ve Müslim teba arasında tarihsel bir düşmanlık yoktur. Öyle ki bir çok kaynak Anadolu Ermenilerinin Ermenice bilmediğini kaydeder. Eğer Türkler ve Kürtler onların sandığı kadar vahşi olsa idi binlerce yıldır birlikte yaşayamazlardı. Ermeniler büyük güçlerin siyasi piyonu olarak kullanılmış ve çok ağır bir zarara uğramışlardır. 6)Ermenilere soykırım yapıldığını düşünen Türk vatandaşları tarihten haberdar değildir... 1915'te Müslim halkın uğradığı kayıpları görmezler. Bizimkiler böyledir. Aydınlık bakmak ile kompleksli bakmak arasındaki farkı anlayamazlar. Ermeni kalkışmaları nedeniyle Kars eyaleti başta olmak üzere kuzeydoğu Anadolu'dan yüzbinlerce insanın iç Anadolu'ya aktığını, bu insanların hala orada yaşadıklarını, Ermenistan'ın başkenti Erivan'ın Revan adlı bir Türk şehri olduğunu, binlerce Müslüman'ın öldürüldüğünü, orayı terk etmek zorunda kaldığını, ayrılırken de 'Şol Revan'da balam kaldı' diye ağladığını bilmezler. Çünkü onlar Türk'e, Osmanlı'ya, İslam'a, geçmişe ve geleneğe ait ne varsa nefret ederler. Görmezden gelirler. Bu körlük de kimseyi rahatsız etmez. 7)Bugün olduğu gibi o gün de Müslüman'ın ölüsü ile Hıristiyan'ın ölüsü eşit değerde değildi. Ölü Müslüman olunca hümanist duygular uyanmıyordu... O sebeple 1915 ve öncesinin Müslüman kıyımını kimse görmez... 8)Türkler tarih bilmedikleri için bu tanımlamalar doğru yapılmıyor. Tarihi hamaset Türklerin Hubel'idir. Baksanıza dünün ayağı  çarıklısı ittihatçı kesiliyor, tehcire hukuki zemin arıyor... Allah idrak versin bu tarz bîidraklere...''   (Av. Hulusi ÜSTÜN)