Gençler nasıl yok olur? Sordunuz mu kandinize hiç, suçlu kim diye?Sormadınız! Çünkü gençleri hep sorguladınız, tenkit ettiniz, aşağıladınız...Hatta bu da yetmedi akranlarıyla mukayese edip, onun gibi olmasını istediniz. Telkinleriniz de oldu tabi, sanki bir parça ona birşeyler vermiş, eğitimi için çaba sarfetmiş gibi. Dünyaya getirmeyle , her isteklerini karşılayıp, eğitimleri için okula gödenderdikten sanra sağlıklı, karakteri düzgün, kişiliği oturmuş gençleri topluma kazandırdıklarını sandılar.
Hemen aklıma Hababam sınıfı filmi´nde Mahmut Hoca´nın şu repliği geldi;?Tembel, hatalı, suçlu çocuk yoktur! Tembel, suçlu, hatalı anne baba vardır.? Ne de doğru söylüyordu Mahmut Hoca. Çünkü anne-baba denilince aklımıza olgun, bilgili, kültürllü, kamil insanlar gelmekteydi. Şimdi ise çocuğun anne-babasını yönettiği, her istediğini yaptırdığı robatlaşmış ebeveyn profili karşımıza çıkmaktadır. Ne acıdır ki, velilerin kendini yetiştirmediği bir dünyada herşeye vakıf , sorumluluklarının bilincinde olan gençler beklemekteyiz.
Nerden nereye diye hayıflanmak geldi içimden. Kaybettik, kaybetmeye devam ediyoruz. Hala kaçırdığımız trenlerin arkasından el sallamakla meşgulüz. Gençlerimizi, geleceğimizi, insanlık için beslediğimiz umutları, yarınlarımızı uçurumun kenarına kendi ellerimizle taşıyoruz. Oysa ki, Üstad Necip Fazıl Kısakürek yeni nesili Gençliğe Hitabesi´nde şöyle tasfir ediyordu; ?Dininin, dilinin,ilminin, ırzının, evinin,kininin,öcünün davacısı bir gençlik... Halka değil Hakka inanan, meclisinin duvarında ?Hakimiyet Hakkındır´düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta ve halis hürriyeti hakka kölelikte bulan bir gençlik...?
Şimdi ise liyakatsiz yetiştirilen gençliğimizi suçlamak yerine, kayıplarımızın farkında olmayan, kendi eksiklerini görmeyen velilerin üstüne gitmek gerekmez mi? Büyük ne zaman büyüklüğünü bilirse, küçük o zaman sorumluluklarına vakıf olur. Şunu asla unutmamalıyız ki; fidanlar maharetli ellerde hayat bulur.