USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

TOPLUMSAL ÇÜRÜMEYE SEYİRCİ KALANLAR

17-02-2025

Bu hafta Cuma hutbesinin konusu mahremiyetti. Namazdan sonra arabayla eve dönerken Diyanet radyosunu açtım. Diyanet İşleri Başkanı da aynı hutbeyi okuyordu. Özellikle bir bölümü daha yüksek sesle ve vurgulayarak dile getirdi: "Televizyon, radyo, gazete ve sosyal medyanın bir kısmı ahlaki değerlerimizi erozyona uğratmakta, zina, alkol ve kumar gibi haramları normalleştirmekte, ahlaki sapkınlıkları özendirmektedir. Gündüz kuşağı programları mahremiyetin ihlal edildiği, aile değerlerinin zayıflatıldığı bir mecraya dönüşmüştür."

Sayın hocam, haklısınız da, buna engel olacak olan kim? Ankara'da ne yapıyorsunuz? Elinize tutuşturulan metinleri okumakla sorumluluk bitiyor mu? Soruların muhatapları belli, biz yazalım, hissesine düşen alsın.

Günümüzde ahlaki değerler göz göre göre erozyona uğruyor, aile yapısı ciddî bir tehdit altında. Televizyon, sosyal medya ve dijital platformlar, toplumu yozlaştıran bir sarmala dönüştü. En çok tartışılan gündüz kuşağı programlarında insanlar mahremiyetlerini hiçe sayarak ailevi sorunlarını milyonların önünde tartışıyor. Boşanmalar, DNA testleri, çekilmeyecek aile meseleleri reyting malzemesi haline geliyor.

RTÜK bu programlara sadece göstermelik cezalar veriyor, gerçek bir yaptırım uygulanmıyor. Muhafazakâr bir iktidarın yönetiminde böylesine ahlaki çöküntüye neden olan yayınlar nasıl serbestçe ekranlarda yer bulabiliyor? Aile kurumunu koruduğunu iddia eden bir yönetim neden bu tür içeriklere karşı net bir duruş sergileyemiyor? Anlayan beri gelsin!

Televizyondaki yozlaşmanın bir benzeri, hatta daha vahimi sosyal medyada yaşanıyor. Takipçi kazanmak uğruna insanlar mahremiyetlerini yok sayıyor, toplumun değer yargıları değişiyor. Çocukların ahlaki gelişimini tehdit eden içeriklere karşı etkili filtreleme ve bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmesi gerekirken, büyük teknoloji şirketlerinin çıkarları uğruna bu platformlara karşı hiçbir yaptırım uygulanmıyor.

Siyasiler aile değerlerini koruma vaadiyle halktan destek alır. Ancak bugün görünen o ki, bu iddialar pratikte boş bir sözden ibaret. Aile yapısı bozulduğunda, ahlaki değerler yitip gittiğinde, gelecek nesiller kimlik bunalımına sürüklenir ve toplum er ya da geç çöküşü yaşar. Yaşıyoruz da!

Gerçekten bir ahlaki mücadele verilecekse, bu sadece bireysel bilinçlenme ile değil, aynı zamanda kararlı bir devlet politikasıyla olmalıdır. Göstermelik cezalar ve etkisiz düzenlemeler yerine, toplumun değerlerini koruyacak ciddi adımlar atılmalıdır. Aksi takdirde, bugün ekranda izlediğimiz yozlaşmanın faturasını yarın daha ağır ödeyeceğiz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?