Önce Fransa´da ortalık karıştı. Ardından Londra´da bir saldırı olayı yaşandı. Son olarak Belçika´da bir taşıt AVM´ye daldı...
Bütün bunların bir anlamı var: Batılılar için, hem İslamofobinin tırmandırılması hem de Türkiye´nin ?hedefe konulması? için bahane olacak bunlar!
Referandumda kritik eşiğe girildi... Özellikle son iki hafta bütün Türkiye, devletiyle, milletiyle, teyakkuzda olmalı, her tür seçeneği ve ihtimali gözönünde bulundurarak gerekli önlemler alınmalı.
TÜNEL´İN UCU GÖRÜNDÜ...
Türkiye, yaklaşık iki asırlık prangalarından kurtulma mücadelesi veriyor... 16 Nisan bu süreçte bir kilometre taşı işlevi görecek.
Türkiye, artık Londra´dan, Washington´dan, Telaviv´den veya Brüksel´den gelen ?komutlara göre? hareket eden bir ?robot? olmaktan kurtulacak...
Gelinen noktada mesele, parti meselesini çoktan aştı: Türkiye´nin kendi iradesiyle karar alıp vereceği, kendi iradesiyle hattı harekâtını belirleyeceği hayatî bir noktaya ulaştı.
Şu gerçeği görelim artık: Bu ülkede iki asırdır ipler bu ülkenin hâs çocuklarının elinde değil. Ekonomide değil, hâriciyede değil, kültür dünyasında değil, eğitim ve medya dünyasında değil!
İşte referandum-sonrası süreç, her bakımdan Türkiye´nin zincirlerini kıracağı, hem kendi geleceğini hem de bölgenin geleceğini yeniden kurabilecek uzun, zorlu ama bizim yeniden tarih yapmamızı mümkün kılacak tarihî bir yolculuğa soyunacağı bir tünelden çıkış yolculuğu olacak Allah´ın izni ve keremiyle...
Artık şu kesin: Türkiye için tünelin ucu göründü...
ABD, YAHUDİLERDEN KURTULMA SAVAŞI VERİYOR...
Amerika´da her şeye Yahudiler hâkim: Ekonomiye, akademiye, kültür endüstrisine, Silikon Vadisi´ne, istihbarat teşkilatına, Pentagon´a, silah endüstrisine... her şeye.
İkinci Dünya Savaşı´ndan sonra Amerika´yı ?işgal eden? Yahudi gücü, Amerika´yı tam bir çıkmaz sokağın eşiğine sürükledi!
Amerika, hem Yahudi işgalinden kurtulma hem de parçalanma tehlikesini yok etme savaşı veriyor şimdi...
ÇANLAR, BRÜKSEL YANİ ALMANYA İÇİN ÇALIYOR!
Avrupa, daha kurulmadan dağılma sinyalleri vermeye başladı bile.
Çanlar Brüksel yani Almanya için çalıyor!
Avrupa, yüzyıl önceki konumuna yuvarlanıyor...
Irkçılık, faşizm, yabancı düşmanlığı, İslâm düşmanlığı, Avrupa Birliği hayalini hayalete dönüştürecek...
RUSYA, ÇOK BİLİNMELEYENLİ BİR DENKLEM KURARAK GELİYOR...
Bu arada Çin ekonomik olarak büyüyor ama büyük sorunlarla boğuşuyor.
Rusya, bir anda büyük stratejik ataklar yapmaya başladı. Bir yandan Türkiye´yle stratejik ilişkilerini derinleştiriyor ama öte yandan da tıpkı AB gibi, tıpkı ABD gibi Türkiye´nin altını oyan terör örgütleriyle dans ediyor!
Rusya´yla ilişkilerimizi koparmayacağız ama Rusya´nın Batı´yla özellikle de ABD´yle birlikte hareket ettiği, iki ülkenin de buna şiddetle ihtiyaç duyduğu gerçeğini aslâ gözardı etmeyeceğiz.
İNGİLİZLER, STRATEJİK HARİTALARI YENİDEN ÇİZİYOR...
Bu arada asıl gelen ülke, derinden ve sessizce ilerleyen güç, ?çakal? İngiltere!
İki asır önce kurdukları düzeni yeniden yeniliyor, bir yandan terör örgütlerini örgütlüyor öte yandan da Avrupa´yı, Çin´i markaja alıyor Kraliçe´nin ülkesi.
En önemlisi de Balkanlar, Kafkaslar ve özellikle de Arap dünyasının stratejik haritalarını bizim üzerimizden, güneyimizden yeniden çiziyor İngilizler!
İngilizlere karşı da, AB´ye karşı da, ABD´ye karşı da, Rusya´ya karşı da dikkatli olmalı, uzun vadeli stratejik planlamalar yapmalıyız.
Emperyalist bunlar çünkü!
DİK DURMALIYIZ AMA DİKKATLİ OLMALIYIZ!
Özetle: Dünyanın 50-100 yıllık geleceğini 3 ülke şekillendireceğe benziyor: İngilizler, Ruslar ve Türkiye.
Tabiî Türkiye´nin hem büyük hatalar yapmaması, tuzaklara karşı dikkatli olması ve uzun vadeli stratejik hedefler belirlemesi şart.
Türkiye´nin yeniden gelişi önlenemez bir yola girdiği içindir ki, Türkiye hedef tahtasına yatırılıyor... Dik durmamız ama dikkatli olmamız gerekiyor...
MİLLÎ İRADE NÖBETLERİ YENİDEN BAŞLATILMALI
Özellikle Londra´daki saldırı hiç hayra alamet değil!
İngiltere Başbakanı May, Londra´daki saldırganın İngiltere doğumlu olduğunu açıkladı.
Hemen ardındansa, DEAŞ, saldırıyı üstlendiğini ilan etti.
Bu ne anlama geliyor peki?
İngilizler başka tezgâhların altyapısını oluşturuyor olabilirler!
Her tür darbe ve saldırı girişimine karşı, sivil toplum kuruluşları, belediyeler ve parti teşkilatları seferber olmalı, referandum atmosferi eşliğinde yeniden millî irade nöbetleri başlatılmalı.
Tabii bu arada gerekli güvenlik önlemleri de azamî ölçüde artırılmalı.
Panik havası oluşturulmamalı elbette. Ama her tür tezgâha karşı zarûrî tedbirlerin alınması konusunda rehavete de kapılınmamalı!
Şunu aslâ unutmayacağız: 16 Nisan´a kadar Türkiye´yi rahat bırakmayacaklar!
Vesselâm.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?