Bu konuda, gönül isterdi ki; hep,başarı öykülerinden bahsedelim. Umutsuzluk ve olumsuzluk olmasın...
Geçen, günlerde; gençlerimiz hangi üniversiteyi tercih etsem diye, düşünüyorlardı. Tercih ettiler ve sonuçlar açıklandı... Sonuçların açıklanması ile; Bu düşünce yerini, sevince ve kedere bıraktı.
Hemen belirteyim, ÖSYM nin bazı adayların, puanlarını yanlış hesapladık, açıklaması; tam bir facia...
Bazı gençlerimiz, başarılı olamadıkları, Pardon Üniversiteyi, kazanamadıkları için; üzülüyorlarmış.
Niye üzülüyorsunuz ki; Üniversiteyi kazanmak, her şey demek değildir. Kendinize, şu soruyu sorun " Havalı üniversitelerin; kaç tanesi patentli dünya çapındadır. Dünya Üniversiteler sıralamasındaki; yerleri nedir? Hadi onu da geçtik, Ülke çapında kullanılan bir icat yapmışlar mıdır? bir ürün üretmişler midir Herkesin yararlanabileceği, bir eser ortaya koymuşlar mıdır? Asıl sorgulanması gerekenler bunlardır.
Bazı Üniversiteler ise; Yeteri kadar, öğretim elemanı olmamasından, şikayet etmektedirler.
Aynı Üniversiteler de; kimi zaman yeterlilik, tartışmaları, yapılmaktadır. Öğretim görevlilerinin, kopyalayarak, tez çalışması yaptığı, basına yansımıştır. Öğretim görevlisi seçiminde, yapılan bazı yanlışlıklar, yine zamanla; basına yansımaktadır. Adamını, bulmak, diye tanımlanabilir.
Bu kurumlar,
Üstelik kimi zamanlar; çok iş yapmışlar gibi; Ülke siyasetinde aktif görev almaya, siyaseti yönlendirme, çabasının içerisine girmişlerdir. 28 Şubat süreci ve sonrasında, yaşananlar; Kamuoyunun, malumudur...
Bu arada hakkıyla, görevini yerine getiren, İşinin erbabı, Kendisini yetiştirmiş ve topluma kabul ettirmiş; Bilim adamlarımız, bu değerlendirmelerin, dışındadır. Onları yürekten tebrik ediyor, ellerinden öpüyoruz... O, eller öpülmeye, layıktır.
Kendi bulunduğu makamı, hakkıyla elde etmeyen insanlar; zaten, onlar kendilerini biliyorlar... Bunu zaman, zaman çevrelerine de; gösteriyorlar... Yan, gelip, yatıyorlar...
Ben Üniversiteyi kazanamadım, diye üzülen kardeşlerimiz; Bir de; olaya bu açıdan baksınlar. Üniversitelerimizin, bu halini bilsinler...
O, Halde,
Başarılı olmak, hayatın her alanında, başarılı olmaktan geçer. Şöyle çevrenize bakınız. Etrafınızda onlarca başarılı esnaf, tüccar, ticaret erbabı, çeşitli meslek dallarına ait; binlerce insan göreceksiniz. Kimilerinin mahir elleri, kimilerinin yetenekleri, kimilerinin becerileri, kimilerinin ticaretteki başarıları; kendilerini bulundukları yere taşımıştır.
Bu alandaki sivil toplum örgütlerinin başındaki insanlar; hep bu merhaleden geçerek, oralara gelmişlerdir.
Üniversiteyi kazanamamak, Dünyanın sonu değildir. Hele, hele başarısızlık kavramı ile; hiç ilintili, değildir. Böyle bir sınavın sonucunun açıklanması, kimileri için; hayatın dönüm noktası olabilir. Başarılı bir öğrencilik süreci yaşayan arkadaşlar; kendi alanlarında, sivrilebilirler...
Her alanda başarılı olmak için; Sadece azmetmek, karar vermek ve de; çalışmak gerekir. Nice, meslek sahibi insanlar biliyorum ki; madden ve refah seviyesi açısından; Üniversite mezunu dostlarımızın erişemeyeceği, seviyededir.
Hadi atağa geçmeye... Hayata küsmeye değil; hayatın merkezine sefer yapmaya...
Etrafınıza bakın, bu alanda başarılı olmuş; binlerce insanın; hayat hikayesini bulacaksınız...
Şimdi, Gel gelelim, Üniversite konusundaki değerlendirmelerimize, devam etmeye...
Üniversite çalışmaları, hayata katkı vermek amacı taşımalıdır. Yan gelip, yatma yerleri değil... Doktora ve Doçentlik çalışmalarına bakın, inceleyin... Eğer günlük hayata bir katkıları olmuyorsa; O zaman, Üniversitelerin ne yaptığı, sorgulanmalıdır. Yani amaç; sadece bir çalışmayı beğenip, kabul edip; O, çalışana bir unvan vermekten, ötesi olmalıdır...
Binlerce akademisyen var. Onlara devasa yatırımlar yapıyoruz. Onlardan beklentilerimiz vardır. Amma, olmuyor...
Geçmişte yaşadık. Anayasa çalışmaların da; kaç tanesi dosya sundu, çalışma başlattı, orijinal fikirler ortaya koydu. Çok az... Bunu ben söylemiyorum, zamanın MECLİS BAŞKANI SÖYLEDİ... O ZAMAN, O, Üniversitelerin, Sıradan insanların, sıradan işlerde; yaptığı şeylerden, ne farkı var? Sadece, muhalefet etmek gibi; bir alışkanlıkları, var.
Bazı gençler için ise; Üniversite hayatı; Bazı şeylere yarıyor. Nedir O? Baba, parası, yahut , aile parasıyla elde edilen; sosyalleşme, bedavadan hayatı, yaşayıp, anın keyfini çıkarmaya yarıyor... Bir de; Hava atmaya BEN ÜNİVERSİTE DE, okuyorum, diyerek; hayatı ötelemeye, hayatı ıskalamaya, gerçekleri unutup; hayal dünyasında yaşamaya, yarıyor...
Maddi imkanları müsait olmayan, binlerce, gencimiz ise; Bunları örnek alarak, hayatlarını karartıyorlar. Malum, uyuşturucu, örgüt, falan, filan...
Siz, şimdi okul okuyacağım diye tonla para harcayacaksınız, Bir sürü zaman harcayacaksınız, yıpranacaksınız, sayenizde aileniz yıpranacak... Yedirmeyecek, yedirecek... Giymeyecek, giydirecek... Sizler de; Kafeler de, AVM lerde, modelli telefonlarla, amerikan sigaraları ile, bol içecekli, sofralarda; Gelecek için, hayaller kuracaksınız... Olmadı, genç kardeşim, olmadı...
Sonra okul bitince; ya işsiz kalacaksınız, yahut iş isterim, diye; eylemlere katılacaksınız... Sonunda yapabileceğiniz, bir iş bulursanız; çalışıp ekmeği, kazanacaksınız... Yoksa, asgari ücretle çalışmaya devam edeceksiniz... Babanızın parası var ise; oturup, onu yiyeceksiniz...
Eğer, baba paranız yoksa; taşıma su ile, değirmen döndürdüyseniz; Bütün bu olumsuzluklar, yaşanırken; gençliğinizde yaşadığınız, O tatlı günleri arayıp; ara, sıra ben ne yaptım, diyeceksiniz... Keşkeleriniz, çoğalacak... Eğer, KPSS ye girip memur olabilirseniz; Şükür edeceksiniz...
Belki, şansınız yaver gidecek, torpiller bulacak, aracılar, bulacak; belki, bir öğretim görevlisi olacaksınız. Öğrenciliğiniz zamanın da; bir şeyler alamadığınız, sürekli şikayetçi olduğunuz; Öğretim görevlisi unvanını alacaksınız...
Bu yukarıda sıraladığım hikaye; Başarılı öğrencilerin, hikayesi değildir. Olmamalıdır...
Mesleğinin erbabı iseniz; oturur bir kenarda; yaptığınız çalışmalarla; kendinizi hem Ülkenize, hem Dünya kamuoyuna kabul ettirirsiniz. Bunun da, örnekleri, bir hayli fazladır. Öyle adamların; ellerinden öpüyoruz...
Yok, Üniversite de; kazandığınız unvan, sizi tatmin etmez ise; O zaman TV Ekranlarına çıkıp, boy göstereceksiniz...
Hele, konuşmalarınıza; halkın anlamadığı, terimler koymayı unutmayınız. O, zaman daha dikkat çekersiniz. Halkın çok iyi bildiğini sandığı, konuların,sonuçların tam tersini söyleyin; Hatta, bilimsellik ifade eden kavramların altını çizerek söyleyin. Kimse, sizi anlamasın... O, zaman; herkes peşinize düşecektir. KONUNUZ dini KONULAR İSE; ALICINIZ DAHA ÇOK OLUR. O, nedenle; Okuyup, okumamaya karar vermeden önce iyi düşününüz...
Özelde, Sadece erkek öğrencilere gözüken faydası; askerliği kısa yapmaktır... Öyle olacağına hayata kısa yoldan atılıp hem hayatı tanısanız, hem çalıştığınız iş de; zirveye tırmansanız, mesleğinizi, işinizi öğrenerek, aranan insan olsanız; sizin için daha faydalı olur...
Bu alanda, sayılamayacak kadar, eleman açığı olduğunun, altını çizelim...
Sayamayacağım, onlarca daha faydası vardır...
Çekirdekten yetişmiş bir mesleğin, ustası; diplomaları elde etmiş, çoğu insandan, daha yararlanılan bir konumdadır. Aranılan insan olur...
KAZANAMADIM diye üzülmeyin, hayatı neresinden yakalarsanız, orasından tutun... BAŞARILI olmak için; mesleğin önemi yoktur... İnsan en zor şartlara bile; uyum sağlayacak yetenek ve beceriye sahiptir... Geleceğe umutla bakmak için; yeteri kadar neden vardır... Aranılan insan olun...
Yeter ki; işiniz, alanınız, tahsiliniz, ne olursa, olsun; Tek amacınız olsun... Çalışmak... çalışmak... çalışmak... O halde; çalışın...
Yolunuz açık olsun...
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?