Her toplum için geçerli olan en önemli kuraldır. Toplum içerisinde huzurlu, tahammüllü, birbirine saygı çerçevesi içerisinde yaşamak... Tüm sistemlerin amacı bunu temin etmektir.
İnsanlar yaşadıkça daha çok tecrübelerden istifade etmesi gerekir. Amma öyle olmuyor bazı insanları ve o insanların davranışlarını zaman bile değiştiremiyor. Kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi yaşamayan, hayat tarzını kendisi gibi belirlemeyen insanları düşman ilan edebiliyor. Hem de hiç gözünün yaşına bakmadan. Niye benim gibi düşünmüyorsun? Niye benim gibi yaşamıyorsun? Diyerek baskı unsuru oluşturuyorlar. Arkasından Ötekileştirme, dışlama denen olay, en çok bu durumlarda kendini göstermektedir. İşte bu mantıkla hareket eden tüm insanlar karşı tarafa yaşama hakkı tanımamakta direniyorlar.
Şu kısacık hayatlarında bu tahammülsüzlük nedendir? Bunun cevabını almak için insanların hareketlerine, yetişme tarzına, aldığı eğitime, inancına, içerisinde yaşadığı kültüre, davranışlarına ve fikri zorbalıklarına bakmak yeterlidir. İnsanın içinde fikri açıdan var olan canavarlık duygusu, yaşam içerisinde bir insanda tercih hakkı olarak başkalarına baskı unsuru oluşturmak, dışlamak, ötekileştirmek, yok saymak davranış biçimi olarak ortaya çıkıyor. İşte insanın ruhunu teslim alan kötü düşünceler, eylem olarak ortaya çıkmaktadır.
Karşı tarafa saygısızlık, işte tam burada ortaya çıkıyor. Ateizme evet, dindarlığa hayır… Tüm giyinme özgürlüklerine evet, İslam’ ın emri gibi giyinmeye hayır… Tüm emperyalist düşüncelere evet, Milli düşüncelere hayır… Liberalliğe, Laikliğe, Kapitalizme, Komünizm’ e evet, Muhafazakarlığa hayır… Pes Doğrusu. Avrupa’ da son günlerde çok örneklerini görmekteyiz. Eylemler saldırı olarak gerçekleşmektedir.
Anlamadığım insanlar ne yapmaya çalışıyor. Kendilerini kanun koyucu olarak mı kabul ediyorlar. Hangi Tarihin, hangi kültürün, hangi inancın, hangi yetişme tarzının eseridir ? Bu insanlar. Dünyayı atlar gibi gözleyerek, tüm olayları tek renk olarak görerek, nereye varabilirler. Üstadın tabiri ile Kim Bunlar? İşgalcilerim... İyi de, bu coğrafyada mı yetiştiler? Yoksa dışardan mı geldiler… Çünkü hiç de bu toprağın ürünü gibi, gözükmüyorlar...
Yeri gelince en büyük Demokrasi havarisi kesilenler, kendi düşüncelerinin, kutsal gibi inandığı fikirlerinin, karşısında fikirler oluştuğunu görünce, hep birlikte ve avazlarının çıktığı kadar bağırarak HAYIIIIR… Diye haykırarak, tepki koyuyorlar. İşte Ülkemde Aydın geçinen insanların çoğunun, fikri durumu budur… Bunlar değil mi zamanla gelişen tüm olaylar karşısında durmadan, düşünmeden hep bir ağızdan birileri tarafından yönlendiriliyormuş gibi hep birlikte hareket ederler. Amma sorsanız en büyük demokrat onlardır.
Bu demokratlık, serbestçe birilerinin fikirlerini beyan etmelerini hazmedemez, bu demokratlık, kendi yaşama biçiminden başka yaşama biçimi seçen insanlara yaşama hakkı tanımaz. Bu demokratlık ki; en doğruyu ben bilirim, en güzeli ben seçerim, siz ne kadar çoğunlukta olursanız olun bizim için fark etmez, biz her zaman güçlüyüz ve sizin dediklerinizi kabul etmiyoruz. Düşüncesinde olmaktır. İlelebet, bizim dediklerimiz olacaktır, yoksa gücümüzün yettiği kadar karşı çıkarız, mantığındaki bir demokratlık anlayışıdır...
Karşısındakilerin de bu anlayış karşısında eğilmelerini beklerler. İşte benim Ülkemin kimi yazar, çizer, kimi sanatçı, kimi siyasetçi, olarak arzı endam eden insanların, takımının anlayışı budur.
Bir yarışı kaybettikleri zaman, muhalefet etmeyi beceremediler mi, işte o zaman kin duyarlar. Amma kendi kendilerine sormazlar, hani biz demokrat insanlardık, her fikre saygı duyacaktık, ne oldu bize? Neden bu kini, nefreti duyuyoruz? Diye sormazlar. Acaba doğru mu yapıyoruz, diye de kendilerine bir öz eleştiride bulunmazlar.
Ülkemde gelişen bazı olaylar, insanların hangi konularda, hangi fikre sahip olduklarını ortaya koymaktadır. Gönül isterdi ki; daha tahammüllü, daha özverili, daha hoş görülü, insanlar çoğunlukta olsun. Sevgi ağacının verdiği meyve, tüm insanlar tarafından yararlanılan, bir meyve olsun. Herkes onun tadını, kokusunu, rengini iyi tanısın. Aynı zamanda o meyveyi, toplumun her kesiminin tatmasından mutlu olsun...
İşte kardeşlik temasının ana fikri burada yatmaktadır... Bu tema hayatımızla iç, içe ve her zaman yanımızda olmalıdır.
İnsanlara insan gibi davranmak en büyük erdemliliktir…
ALLAH FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZE YARDIM ETSİN… ONLARI MUZAFFER KILSIN…