Yerel seçimlerin süreci devam ediyor.
Partilerin aday adayları yapılan değerlendirmeler neticesinde; başkan adayı olarak, atanıp, atanmadıklarını görmüş oldular. Uzun bir süre, gündemi oluşturan hangi partiden kim aday olacak? Sorusu cevabını buldu. Şimdi sıra; Bu adaylardan kim başkan seçilecek? Sorusunun cevabını almaya geldi. Bundan sonraki tüm çalışmalar o, yönde olacaktır. Yapılan tüm gayretler, anketler, kamuoyu araştırmaları hep bu yöne dönüktür,
Ancak bazı partilerde sıkıntı devam etmektedir. Belirli bölgelerin adaylarını açıklamakta zorlanıyorlar.
Bazı partiler ise, ittifak pazarlıklarından memnun olmadıkları için, aday belirleme sürecini geç açıklama gerçeği ile karşı karşıyalar.
Bazı partiler arasında ittifak olacak mı? Olacak ise, nasıl bir süreç ortaya çıkacak? Karşılıklı olarak hangi pazarlıklar yapıldı? Bütün bunların cevaplarını kesin listeler açıklandığı zaman göreceğiz...
Bazı partilerin kendi başlarına her alanda aday çıkarmaları, ittifaka yakın oldukları partiler açısından nasıl bir olumsuzluk ortaya çıkaracak?
BUNU DA SEÇİM SONRASINDA GÖRECEĞİZ. İŞTE O, ZAMAN BAZI PİŞMANLIKLAR FAYDA ETMEYECEK!
Geçmişte olduğu gibi;
Asıl listeler belli olduktan sonra küslükler, darılmalar hatta kızmalar, aday adayı olduğu partiye sırt çevirmeler bile olacaktır. Geçmişte bu tür davranışların çok yaşandığını bildiğimiz için; aynı tanıdık manzaraların olacağı kanaatindeyim. Hatta kızarak karşı partilerden, aday olanları bile; göreceğiz. Partilerine küsüp parti değiştirenler mi dersiniz. Kendi desteklediği adayın olmadığını görünce seçmen sandığına gitmeyenler mi dersiniz. Hatta aday yapılmadığı için; hiçbir siyasi çalışmaya katılmayanlar mı? Dersiniz. Bunlar hep yaşandı. Bundan sonra da yaşanacaktır.
Hatta bir siyasi partinin teşkilatlarında önemli noktada olan insanlar, o siyasi partinin dışında kalan diğer partilerden seçim yarışına girme gayreti ve çabası içerisindedirler. BEKLENTİLER VARDIR...
O, zaman şöyle bir şey geliyor aklımıza, ben yoksam gerisi tufan. Bu mantık, doğru bir mantık değildir. Böyle düşünenler tamamen kendi egosunu tatmin etmek için, bu süreci yaşamışlardır. Olumsuzluk olunca da hemen gemiyi terk ederler. Siyasi etiğe hiç de uygun olmayan, tavırlar içerisine girerler. Hele bir de başarısızlık olursa; o kadroların tamamı ile alay ederler. ''Ben aday olsaydım, böyle olmazdı.'' Diyenler, bile olacaktır. Bu beklenti siyasi partilerin asıl listelerini Yüksek Seçim Kuruluna verecekleri tarihe kadar devam eder. Zaman geçtikçe de bazı şeyler ortaya çıkmaya başlar. İşte bu durum tam da insanımızın bazı konulara siyaset açısından; nasıl baktığını ortaya koymaktadır. Kısacası seçmen tercihine dayalı, Genel merkez denetimli, bu aday belirleme yöntemine, daha alışamadığımızın bir sonucudur. Bazen aday, mensubu olduğu siyasi partinin ilkelerine bağlı olmayı değil de; kendisinin aday olup, olmadığını ön plana çıkarmaktadır.
Kimileri de benim bir olmadığım başkanlık kaldı mantığı ile siyasi partilere hücum ederler. Sanki onlar olmasa; siyaset mekanizması çöker. İsimlerinin önüne bir de seçilmişlik sıfatını eklemek için senelerdir uğraşır dururlar. Bu Ülkede sanki kendilerinden başka adam yoktur! Kendisinin mesleği, her ne ise; onun uzmanı veya bileceni olmak ona yetmez. Sorsan her şeyi bilir. Demez ki; benim ondan haberim ve bilgim yoktur. İslam büyükleri ise; ne kadar çok öğrenmişlerse, o kadar cahil olduklarını anlamışlar ve onu itiraf etmişlerdir. İşte büyüklük budur. Bilmediği bir konu olduğu zaman, bilmiyorum demişlerdir. Öyle demek bir erdemdir. Adamcağız senelerce siyaset nedir? Siyasetçi, nasıl olmalıdır? Teşkilatlar nedir? Hiçbir kavramı bilmeden hoooop! Damdan düşer gibi bu seçim bende adayım der.
Çünkü, Türkiye'mizdeki yapılanmada ona müsait bir zemindir. Cebinde paran var mı? Tamam sen her şeyi biliyorsun! Demektir. Yahut ağa mısın? Belirli bir makama mı eriştin! O halde hadi biraz da siyaset yapayım deyip ortaya çıkarsın. Üstelik, siyasi parti yapılanması nedir? Tabandan itibaren insanlar nasıl çalışırlar? Bu alanda ne kadar fedakarlık yaparlar, bunlardan haberi olmadan; Siyasi alanda boy göstermek ister.
Bunlar demokrasimiz adına hoş olmayan görüntülerdir. Ben iktidar olayım, bana nerden oy gelirse gelsin, önemli değil demek; senelerce bu Ülkede siyaset yapmış bir kişinin sözünü aklıma getiriyor. Düşün peşime… O zaman öyle siyaset yapmanın daha doğru olduğu, fikri kafanıza yerleşiyor. ''Ben siyasi parti olarak iktidar olayımda gerisi önemli değil.'' Böyle bir mantıkla yapılan siyaset başarılı olamaz. Yerel anlamdaki plan ve projeler önemlidir.
Halka doğru, dürüst, yalan, iftiraya kaçmadan yapacağınız işleri söyleyerek; işe başlamak gerekir. Zaman, zaman aday adayı arkadaşları dinledim. ADAY OLDUKLARI yerlerin sorunları olmadığına karar verdim. Çünkü, herkes o kadar kendinden emin ki; kişi olarak kendisi seçilince her şey hallolacak. Şehir bir anda sihirli bir değnek değmiş gibi; değişecektir. O zaman, kendi, kendime sordum. Bu iş bu kadar kolaydı da şimdiye kadar neden yapılmadı?
Ülkemiz adına aldığı emaneti yerine getirebilecek arkadaşların seçilmesini yürekten diliyorum. Ancak, şu görsel medyada görev yapan arkadaşlardan dileğim şudur ki; bu başkan adayı arkadaşlardan birisi, ileride başkan seçildikleri zaman; şimdi yaptıkları konuşmaları o zaman onlara dinletsinler. Arşivlerinden çıkararak kendilerine dinletsinler. Onlar kendi, kendilerine not verirler. Yahut, neleri yapmak için; söz verdiklerini hatırlamış olurlar.
Çünkü çok canımız yandı, İstanbul gibi büyük şehirlerin bundan önceki yapılan seçimlerde verilen sözleri hatırlıyorum da ne kadarı yerine getirilmiş diye düşünceye dalıyorum. Üzülerek ifade edelim verilen sözlerin değişik bahaneler ile yapılmadığını görüyorum.
Siyasetçi kimliğine bu kadar zarar vermeye hakkınız olmadığını düşünüyorum. Lütfen halkımızı kandıracağız diye, siyaset yapma mekanizmasını yıpratmayalım. Ülkenin buna ihtiyacı var.