<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Bugün Ülkemiz tüm olumsuzluklara rağmen, her nimetin bol olarak bulunduğu bir Ülkedir. Sağlıktan, Savunmaya kadar bu gelişmişliğimiz kendini göstermektedir. Hatta sağlık sektörümüz yurt dışından müşteri kabul etmektedir. Sağlık turizmi oluşmaktadır.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Benim yaşıtlarım çok iyi hatırlarlar. Eskiden Bir-çok yokluğa şahit olduk. YAŞADIK. YAMALI ELBİSELERİ, çorapları, görmek göz alışkanlığımız idi. Sağlam elbisesi olan çocuk, parmakla gösterilirdi. Öyle her istediğimizi alamazdık. Gücümüz yetmezdi. Hoş, alacak fazla bakkalda çeşitler de yoktu. Kırık leblebi, fasulye şeker. İlk tercihimizdi. Hele, bisküvi arası lokum yediysen, keyfin çok yerinde demektir. Çocukluk ve gençliğimizde karnımızı doyurmak için ekmeği yiyeceğimize katık etmek zorundaydık. Bu gün ekmek yemeyi bırakamıyoruz. Çünkü ekmeği çok seviyoruz. Yokluk günlerimizin en vefalı dostu idi...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Geçen senelerden kalan defterlerin kullanılmayan taraflarını kullanırdık. Bir kitap ile, en az üç kişi o sınıfı atlatırdı. Kalemler dersen, minnacık olana kadar kullanılırdı. Çünkü yoktu. Demek ki, kıymetinin bilinmesi için, yok ve aranılır olması gerekiyor. Takım elbise nedir, yeni bir ayakkabı nedir bilmezdik... Çarşıya, pazara, okula gitmek için, hele bırakın servis araçlarını, otobüs ve dolmuş bile yoktu. En büyük aracımız ayaklarımızdı. Tek seçeneğimiz yürümekti. Ayağınızdaki ayakkabının delik, deşik, olmasına aldırmadan Yağmur, çamur, kar, kış, demeden yürümek... Okullarda dağıtılan okuma kitapları emaneten verilir, okunduktan sonra başka bir arkadaşa devredilirdi.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">1980 Öncesi yıllar yokluklar yılları idi. Hatta bu doksanlara kadar devam etti. O, dönemlerde sana yağından iki tane alabilmek için -10 derecede günlerce kuyrukta beklerdik. Çoğu zaman sıra bize gelince yağ biterdi. Yağdan çıkar, tüp kuyruğuna girerdik. Ders yapacaksın elektrik yok, yıkanacaksın su yok. Hemen hemen her evde veresiye defteri vardı. O defterin aynısı bakkalda. Hiç harçlığımız olmadı. Kimi zaman simit paramızı okula tebeşir parası verdik. Evden okula az mı odun taşıdık. Zeytini küçük fişeklerde 100 bilemedin 200 gram alırdık. Bir zeytini bir seferde ağzımıza attığımız zaman gözümüzün içine bakarlardı. Leblebi gibi tek seferde atmak yok, minimum dört lokmada yiyeceksin. Esirgediklerinden değil. Çünkü yoktu, idare etmek gerek. Bir yumurta dörde bölünür, payına çeyrek düşerdi...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Hele bize zorla dayatılan süt tozunu içme eylemi vardı ki; evlere şenlik...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Evet şimdi fazla varlıktan şımarmış, yokluğu bilmeyen, anlamayan bir nesil var karşımızda. Siz ne kadar anlatırsanız, anlatın, anlayamazlar. Ancak yaşamaları gerekir...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Bu anlattıklarımı da, La fontenden masallar diye anlayacaklardır...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Evet şimdi çoğunlukla bolluk var. O nedenle doyuramıyoruz.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Vahşi kapitalizmin en büyük ahtapot kolu olan, Reklam sektörünün baskısı sayesinde yetişen nesiller her şeyi öğreniyor. TV Ekranları onların reklam canavarları ile dop dolu...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Cep telefonlarından, havalı elbiselerden, marka kıyafetlerden sonra, aile büyüklerine ne zaman tatile çıkacaklarını soran bir nesil yetişti. Çünkü haklılar, Evleri var. Kapılarının önünde arabaları var. Olmadı yazlıkları var. Şimdi siz bu gence nasıl yokluğu anlatacaksınız. Bu genç de doğal olarak, durmadan isteyecek, hep isteyecek, doymayacak...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Evet, bugün bu nimetlerden bile memnun olmayan azgın bir topluluk var. Sanki Bu Ülkede yaşanmış bu yokluklar zamanını bilmiyorlarmış gibi davranan bir nesil. Şimdiki bolluklara inat, açlık, yokluk, yoksulluk edebiyatı yapan bir garip topluluk. Amaçları nedir? Belli değil. Gittiği tatil beldesinden döndükten hemen sonra açııızzzz, diye bağıran bir garip topluluk...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Gençler açısından Manasız içi boş kavramlar her tarafını kuşattı. Rol modeller farklılaştı. Milli ve Dini değerler yok sayıldı. Hatta onları savunmak ayıp sayıldı. Aşağılayıcı gözle bakıldı.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Sosyal medya üzerinden Dünyayı dizayn etmeye çalışanlar, genç nesiller üzerine de projeler geliştirerek, uygulama alanına soktular. Artık, iletişim açısından mesafe diye bir kavram kalmadı. Dünyanın öbür ucundaki adam, diğer ucundaki adama ulaşır oldu.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Sosyal medya tüm olumsuz silahlarını kullanarak adeta genç neslin üstüne çöktü. Onu yerinden kaldıramaz hale getirdi.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Eskiden Anne sütünü yok sayanların, zararlı kabul edenlerin yaptığı gibi, anne sütünden uzaklaştırıp, yalancı mamalarla, suni yiyeceklerle, gençleri besler olduk. Onlarında tercihi aynen beslendikleri mamalar gibi, yaşantısından okuluna kadar hep doğal olmayan yolları tercih etmek oldu. Yalancı mama, yalancı oyun, yalancı hayat, paralı okul... Nasıl olsa para var ve her şeyi çözer mantığı yerleşti...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Eeee, hani biz yoksulduk, gelirimiz yetmiyordu, muhtaç konumda idik!</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Ne şükür kaldı... Ne kanaat... Bereket unutulan kelime, Alın teri, o da ne ki? Helal? Haram? Haksız kazanç? Anlamlarını yitirdi... Stokçuluk? Karaborsa, Gereksiz zam, fiyat düşmesin diye çöpe atılan yiyecekler... ALLAHIM yardım et... Akıl Fikir ver...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Bir tarafta bu işin yokluk edebiyatını yapmak, bir tarafta lüks bir hayat içerisinde yaşamak... Moda olsun diye çöpe atılan yemekler... İşte asıl bizim zıtlığımız burada başlıyor. Biz bu hayat tarzımızla gençlerimize hep kötü örnek olduk...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Şimdi gündemimizi sayıları gittikçe artan sokak köpekleri oluşturdu. Onar tarafından yaralanan hatta hayatını kaybeden insanlar var. Olsun ne gam. Hayvan severlik farklı bir yaklaşım tarzı olarak anlatılıyor. İnsanlar kendi yaşlılarına bakmaz iken, evlerinde köpek besler oldular.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Yine de gençliğin bu kontrolsüz gidişatına dur demek için;</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Evet, bütün bu olumsuzluklar karşısında asıl biz ne yaptık? Ne yapmalıyız? Bu büyüyen tehlikeyi nasıl engellemeliyiz? Diye düşünmemiz gerekir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Bu yangın orman yangınlarına da benzemiyor. Çünkü onu söndürmeye çalışan bir ekipmanlar filosu, uzman insanlar kadrosu var...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Bizim bahsettiğimiz gelecek nesillerimizin etrafını saran bu yangına karşı tedbir almamız, geldi ve geçiyor. Görünen o ki; daha tehlikenin öncelikle aileler olarak farkında değiliz...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Evet, kıvılcım halinde olan bu yangını alev topuna dönmeden söndürmeliyiz...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Neyi bekliyoruz, yangının büyümesini mi?</span></span></p>