Bursa´da bir lisede, 16 yaşındaki bir genç, elinde silahla sınıfa giriyor, sınıfın ortasında kız arkadaşını vuruyor!
?Buraya kadar!? diyor, sonra da intihar etmeye kalkışıyor!
Bu cinayet, medyada neredeyse hiç yer almadı, konuşulmadı, ?n´oluyoruz, nereye sürükleniyoruz?? diye tartışılmadı.
Bu cinayetin sorumlusu, sadece kız-oğlan peşinde koşturan sığ hikâyeler etrafında kurgulanan pespaye gençlik dizileridir.
Gençlik dizileri, gençleri kurşuna diziyor!
Aileler seyrediyor!
RTÜK seyrediyor!
Nedir bu?
Bir toplumun intiharın eşliğine sürüklenmesidir.
Özelde bu pespaye gençlik dizileri faslında, genelde medyada âcilen devrim yapılmalı, geleceğimiz, genç kuşaklarımız göz göre göre yok olmaktan kurtarılmalı!
MEDYA İMPARATORLUĞU ÇAĞI
Çağımız, iletişim çağı değil, medya çağı!
Medya devâsâ bir ağ!
Medya imparatorluğu çağında yaşıyoruz: Medyaları kullananlar da; daha da önemlisi, medyaların dilini kuranlar da, Batılılar!
Şunu aslâ unutmayalım: Batılılar, dünya üzerindeki hegemonyalarını medyalara borçlular. Hem en büyük medya imparatorluklarına sahip olmalarına hem de medyaların ayartıcı, baştan çıkarıcı, narkoz etkisi yapıcı, zihinlerin efendisi ve şekillendiricisi ?****grafik? (insanın düşünme melekelerini iptal eden, duygularıyla tepki vermelerini sağlayan) bir dil kurmalarına.
Dünyayı, medyaları ve medyaların bu ayartıcı, insanın düşünme melekelerini buharlaştırıcı dilini kullanarak kontrol ediyor Batılılar artık!
Bu gerçeği, cins, anarşist bilim felsefecisi Paul Feyerabend, ?Batı uygarlığı, varlığını ve dünya üzerindeki hegemonyasını iki şeye borçlu: Silah ve reklam / medya,? diyerek özlü bir şekilde çok iyi özetlemişti.
Medya çağında en büyük sorun, iletişimsizlik o yüzden.
Medyalar, iletişim aracı değil, güç ve çıkar odaklarının güçlerini ve çıkarlarını pekiştirmek için kullanılıyor!
MEDYATİK SÖMÜRGECİLİK, NÜKLEER SİLAHLARDAN DAHA TEHLİKELİ!
Şu kesin: Dünyada medyayı kontrol eden, dünyayı kontrol eder.
O yüzden fiîlî işgale dayalı klasik sömürgecilik biçimi çoktan tarih oldu. Asıl sömürgecilik biçimi, zihinleri kontrol eden medyatik sömürgecilik biçimi.
Medyatik sömürgecilik, klasik sömürgecilikten de, nükleer silahlardan da daha yıkıcı, tahrip edici ve tehlikeli!
Bunun nedeni, medyaların, kitlelere doğrudan değil dolaylı bir dille hitap etmeleri.
TOPLUMUN İNTİHARI!
İşte dizilerin etki gücü tam da burada devreye giriyor: Diziler, kitleleri aşk, entrika ve ihanet hikâyeleriyle ayartıyor, teslim alıyor, sonra da, bağımlılık oluşturuyor: Artık bundan sonra kitlelerin psişelerini (ruhlarını ve zihinlerini) delik deşik etmeniz kolaylaşıyor...
Türkiye´de, bu ülkenin kültürel değerleriyle adeta savaşan, genç kuşakları bu topraklara yabancılaştırıcı, mankurtlaştırıcı bir medya düzeni var. Dünyanın hiç bir ülkesinde böyle bir şeye izin verilmez ve göz yumulmaz.
Türkiye´deki medya, özellikle de reyting canavarıyla, toplumun yüzyılların çilesi, birikimi ve mücadelesiyle oluşan değerlerimizi yerle bir ediyor: Özellikle de kız-oğlan peşinde koşturan gençler etrafında dönen, sığ, yoz, ayartıcı, ruhsuzlaştırıcı, yozlaştırıcı hikâyelerle gençlik dizileri, genç kuşaklarımızı kurşuna diziyor!
Daha da ürpertici nokta şu burada: Bu diziler, ailelerle birlikte izleniyor!
Toplum olarak toptan intihar ediyoruz!
GENÇLERİNİ İHMAL EDENLER,
GELECEKLERİNİ İMHA EDERLER!
Oysa bizim bütün insanlığa sunacağımız muazzam şahsiyetlerimiz, dünyaya yeniden adaleti, hakkaniyeti, kardeşliği armağan edeceğimiz nefis hikâyelerimiz var.
İşte bunun en güzel iki örneği Diriliş Ertuğrul dizisi ile Payitaht dizisi.
Medine´de bir profesör, Diriliş Ertuğrul dizisi ile ilgili olarak Sivas´taki Arifan Külliyesi´nin başındaki Ömer Faruk Akkaya Hocamıza aynen şunu söylemiş: ?Eğer Türk halkı, Diriliş Ertuğrul dizisindeki şuura sahipse, dünyayı 600 sene daha siz yönetebilirsiniz!?
Ama biz pespaye gençlik dizileriyle genç kuşaklarımızı öldürüyoruz.
Unutmayalım: Gençlerini ihmal edenler, geleceklerini imha ederler!
Türkiye, genç nüfus yoğun olduğu bir ülke: Eğer bu genç kuşağı kendi medeniyet dinamiklerimiz doğrultusunda yetiştiremezsek, bunun vebalini ödeyemeyiz.
MEDYAYA VE EĞİTİME NEŞTER VURULMALI!
O yüzden hem ülkemizde hem de dünya ölçeğinde, insanlığa adaleti, hakkaniyeti, kardeşliği armağan edecek büyük projelere imza atmamız gerekiyor...
10 yılda gelecek yüzyılın tohumlarını ekmemiz gerekiyor...
Bunun için medyaya ve eğitime neşter vurmamız ve devrim niteliğinde büyük atılımlara soyunmamız gerekiyor...
Yoksa çocuklarımız, gözümüzün içine baka baka, gözümüzün önünde elimizden kayıp gidiyor... Bu bir toplumun güle oynaya intiharı demektir.
Seyirci kalamayız. Daha fazla vakit geçirmeden genç kuşağa sahip çıkmak zorundayız. Yoksa bir kuşaklık bir zaman dilimi içinde yok olmaktan kurtulamayız.
O yüzden mevcut pespaye dizileri derhal kaldırmalı, genç kuşaklara ruh, ahlâk, ideal, özgüven ve başkalarına, başka kültürlere saygı anlamında tevazu kazandıracak zihin ve ufuk açıcı bir medya ve eğitim devrimine imza atmalıyız...
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?