Şüphe yok ki;
İçimizdeki en kıymetlilerimiz; Yusuf yüzlü Şehitlerimizdir.
- Sonra gazilerimiz.
- Sonra; bugün değilse ne zaman ölüm, diye, merminin üstüne yürüyen, elleriyle tank durduran, uçağa kafa atanlar ile etten duvar olup bedenlerini Vatanlarına siper edenlerimiz.
- Sonra, ?Vatan sağ? olsun diyebilen şehit Aileleri.
- Sonra sala okuyanlarımız.
- Sonra, dualar edip gözyaşı dökenlerimiz.
- bunları sevenler, destekleyenler, yanında olanlarımız.
ile
- Onları sevenleri sevenler ve yanlarında olanlar.
Vatan için;
Yürüyenin durandan,
Ayaktakinin oturandan,
Konuşanın susandan hayırlı olduğu vakitte;
- ATM ve AVM´lere hücum edip, yiyecek içecek ve para stoku yapanlar.
- Düşmanın başarısı için el ovuşturanlar,
- TV karşısında, maç seyreder gibi Ülkenin uçuruma yuvarlanışını seyredenler,
- Vatan elden giderken kılını kıpırdatmayıp, çekirdek çitleyip bekleyenler,
- ?İran´la savaşırsak ben İran saflarında olurum? diye anıran
- ?Esat ile vuruşursak ben Esad´ı tutarım" diye böğüren
- İdlib´de ne işimiz var diye uluyan
Ve en kıymetlilerimiz için ŞEHİT bile diyemeyen;
Ucu, ortası, kökü, dışarıda soysuz, kansız, şeref ve haysiyet yoksunları ne mi olacak?
Boş verin onları.
Onlar düşmanla iş tutan Dedelerinin mesleğini icra ile mükellefler.
Ne yapalım? Bizi de Kader böyle bir tecelliye mahkûm etmiş.
Haini yalılarda, köşklerde oturtup,
Meclisinde it besleyen bir Milletiz...