USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Çocuğum Yaramaz mı? Hiperaktif mi?

26-10-2020

Günümüzde o kadar yaygın hale geldi ki Hiperaktivite kelimesi, çocuk azıcık koşacak olsa, sağda solda zıplayıp enerjisini boşaltacak olsa, anne babalar hemen telaşa kapılıp ?Yoksa bizim çocuk hiperaktif olmasın?? diye tedirgin oluyorlar. Oysa hiperaktif oldukları sanılan çocukların birçoğu ADHD değil, sadece yaramazdır. Birçok çocuk, alt alta, üst üste sıkıştırılmış apartman hayatının verdiği bunalım sonucu koltuklar üzerinde koşmakta, yerlerde taklalar atmakta, yemek masasında bir türlü rahat oturamamaktadır. Bu tür çocuklar, genelde ADHD değil, üzerlerindeki statik enerjiyi toprağa boşaltamayan yaramaz çocuklardır. Zira ADHD´li çocuk, yaramaz çocuk değil, çok tuhaf davranışlı çocuktur. ADHD olan bir çocuk, Otistik, Down Sendromlu bir çocuk gibi -belirtileri aynı olmasa da-psikolojik rahatsızlık taşır.

HİPERAKTİFLİK NEDİR?

Dünya üzerindeki birçok çocuğu pençesinde kıvrandıran bu rahatsızlığın Psikoloji literatüründeki adı, Attention-Deficit and Hyperactivity Disorder´dır (ADHD). Türkçeye ise Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olarak çevrilmiştir. Hollanda´daki ailelerin yüzde 3´ü, Amerika´daki anne babaların yüzde 5´i ve İngiltere´deki velilerin yüzde 1´i, çocuklarındaki bu rahatsızlıklarla mücadeleetmektedir. Türkiye´de ise bu rakam yüzde 5´tir. ADHD olan bir çocuğun davranışları, "normal" çocuklar gibi olmadığından, Avrupa´da bu tür çocuklar "özürlü çocuklar" için açılmış okullara yönlendirilmekte, psikolog ve pedagogların yardımı ile eğitim sürecini tamamlamasına gayret sarf edilmektedir.

ADHD´nin belirgin özellikleri nedir?

ADHDTi bir çocuğun en belirgin özelliği, kendisini dur-duramayıp düşünmeden "heran" hareket halinde olmasıdır. Çocuk sanki üzerine yüklenmiş olan fazla enerjiden kurtulmak istercesine her an bir şey yapma, birilerine sataşma, ayağa kalkma, havaya zıplama veya oturduğu yerde elleriyle, ayaklarıyla hareket etme ihtiyacı içindedir. Çocuk, tıpkı pilli bir oyuncak araba gibi, yere koyduğunuz her an bir tarafa doğru gitmek için çırpınır. Hiperaktiflik diye bahsedilen şey, işte budur. Yoksa çocuğun masum koşuşturmacasına ve annesini yormasına Hiperaktiflik demiyoruz.

Bununla birlikte, ADHD olan bir çocukta dikkat dağınıklığı mevcuttur. Örneğin, altı yaşındaki bir çocuk, normal şartlar altında dikkatini dağıtmadan 20 dakika boyunca kendini bir konuya odaklayabildiği halde, ADHD olan bir çocuk bunu başaramaz. Bir konuya odaklanmak istese de her an dikkati dağılır. Ya etraftaki bir şeylere yönelir ya aklına gelen bir şeyi yapmak için o anki ortamdan uzaklaşır ya da konuyla ilgisi olmayan o anda aklındaki bir soruyu sorar. Ancak burada dikkat edilecek bir püf nokta daha vardır ki o da bazı çocukların bazı dersleri (konuları) sevmemesi veya öğretmenin (anne babanın), çocukların seviyesine inememesi ve bunun neticesi olarak çocuğun kendisini o derse (konuya) verememesi... Bunları, ADHD belirtisi olarak kabul etmiyoruz. Böyle bir durum çocuğun rahatsızlığı değil, eğiticinin yetersizliğidir. ADHDTi bir çocuğun yine en belirgin özelliği hırçınlığıdır. O, her an herkes ile kavga yapma ve sataşma potansiyeline sahiptir. Çevresi ile uyumsuzdur. Çevresindeki çocuklara verdiği zarardan dolayı arkadaş edinmekte zorluk çeker, bu ise ADHD´li çocuğu daha da hırçınlaştırır.

ADHD nasıl oluşur?

Bir çocukta ADHD oluşmasının dört temel sebebi vardır. Bunlardan biri, annenin hamileliği sırasında yaşadığı olaylardır. Doğumda çocuğun 2,500 gramdan daha az kilo ile doğmuş olması, annenin hamilelik sürecinin 32 haftadan daha az olması, annenin hamilelik sırasında sigara ve alkol kullanması, ana rahminin fonksiyonlarını tam yerine getirememesi, doğacak çocuğun ADHD´li olarak doğmasına neden olduğu bilinmektedir.

Annenin hamileliği sırasında yaşadığı bu negatif tecrübelerin yanı sıra, bir de çocuğun doğduktan sonra kuralları olmayan, düzensiz bir ailede yetişiyor olması ADHD riskini artırır. Çocuğun aile hayatının kaos içinde olması, aile içinde kendini değersiz hissetmesi ve statüsünü bulamaması gibi durumların, ADHD davranış sapmasına neden olduğu bilinmektedir. Tüm bunlara ek olarak çocuğun erken yaşlarda televizyon ve bilgisayar (türevi) ile tanışmış olması ADHD riskini artıran etmenlerdir.

ADHD´nin sebeplerinden üçüncüsü ise çocukların tükettikleri gıdalarla ilgilidir. Özellikle kimyasal katkı ile tatlandırılmış, cips, çikolata ve dondurulmuş gıdalar ile içerisine kimyasal boya katılmış meyve suları çocukların bu rahatsızlığa yakalanmasına neden olduğu görüşü üzerinde durulmaktadır. Bununla birlikte, çocuğun yediği yiyeceklerde hormon bulunuyor olması da ADHD´yi tetiklemektedir. Ayrıca ADHD´li çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu rahatsızlığın bir kısmı da genler vasıtası ile anne babadan geçmektedir. ADHD olan bir anne baba büyük ihtimalle çocuğuna da bu rahatsızlığı aktarmaktadır.

ADHD´nin tedavisi var mıdır?

ADHD´nin tedavisi vardır; ancak burada dikkat edilecek bir husus, anne babanın ADHD olan çocukların tedavisi için tercih edeceği yöntemdir. Zira birçok veli, ilaçla tedaviyi tercih ediyor hem kolay olduğu için hem de bazı doktorların yanlış yönlendirmesiyle bu yola başvuruyorlar. Hâlbuki şu an, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu teşhisiyle ilköğretim çağındaki on binlerce çocuk gereksiz yere uyarıcı ve antidepresan ilaçlar kullanmaktadır. "Gereksiz yere kullanmaktadır" diyoruz; çünkü ADHD´nin tam bir teşhisi yoktur. Psikolojinin bugün ulaştığı nokta itibari ile hiçbir çocuğa "kesinlikle sen ADHD´sin" diye teşhis konulamamaktadır. Konulan teşhisler daha çok ihtimal hesapları üzerinedir. Bu rahatsızlığın birinci boyutunun böyle olduğunu düşünürsek belki de gereksiz yere çocuklara bu türden ilaçlar vermenin ne kadar da vahim bir hata olduğu, gözler önüne serilebilir. Tüm bu faktörler göz önüne alındığında, kesin teşhisi bile henüz olmayan bu rahatsızlık için çocuğa erken yaşta uyuşturucu özelliği taşıyan ağır ilaçların verilmesini doğru bulmadığımızı belirtmeliyiz. Avrupa´da, ilaçlı tedavi yöntemi tavsiye edilmeyen ADHD için ilaçsız psikoterapi yöntemleri kullanılmaktadır.

Son bir tavsiye; çocuklarında hiperaktiflik özellikleri gören/tahmin eden anne babaların sofralarına koydukları gıdalara göz atmalarını tavsiye ediyoruz. "Teknoloji" gıdası olarak adlandırdığımız suni gıdalar, kimyasal yöntemlerle dondurulmuş veya konserve ürünler, çeşitli kimyasal katkı maddeler (E ürünleri), suni olarak tat ve koku verilmiş cips, şekerleme vb. gibi yiyecekler, kimyasal boyalarla renklendirilmiş ve sıkıştırılmış gaz ilave edilmiş içecekler... Bu tarz gıdaların çocuklarda bu ve benzeri rahatsızlıkları tetiklediği hatırdan çıkarılmamalıdır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?