USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Gençler Biraz Daha Gayret

26-09-2018

İlim ve irfan yolu en güzel ve en kıymetli yoldur. İnsanoğlu hayatının her anında bu yolu takip etmeli ve kendine yurt edinmelidir. Zira ilmen, fennen ve ahlaken yükselmenin en önemli basamağı buradadır. Bu mecrada zamanını ve parasını harcayanlar daima kıymetli olmuştur. Memleketimizde de gerek orta öğretimin ve gerekse yükseköğretimin yeniden başlaması ve bu ilim ve irfan yolunda yeniden yoğun mesai harcanacak olması dolayısıyla hususiyetle üniversite gençliğine birkaç konuda tavsiye etmeyi kendime vazife görüyorum. ?Asımın nesli? ideali için her daim iyi şeyler konuşmalıyız ve örnek davranışlar sergilemeliyiz. Amacımız moral bozma ve tenkit değil; bilakis teşhis koyup tedavi için yol göstermektir.

Ancak teşhisi koyarken de hakikatleri zikretmek boynumuzun borcudur.

Genç kardeşlerim, biliniz ki bu memleketin, bu milletin ve dahi bu ümmetin geleceği sizlerin ufku, bilgisi ve gayretiyle doğru orantılıdır. İstikbal ile alakalı bir varsayımda bulunmak istiyorsanız içinde bulunduğunuz ahvale bakınız. Bu sebeple vurdumduymazlık, miskinlik ve tembellik sizin semtinizden dahi geçmemelidir. Elinizdeki imkânlar bundan öncekilerden çok daha fazla. Bunları daha da iyi kullanıp ve ikbal kaygısına düşmeden hareket etmeniz sizlere farzdır. Çok açık ve net ifade ediyorum ki sizlere farzdır. Ecdadımızın yaptıklarıyla sadece hamasi kelam edip övünmenin bir anlamı yoktur. Daha iyi yapmak için gayret etmenin anlamı vardır. Şayet biz bizden öncekilerinin yaptığını bir adım ileriye götürebilirsek; bizden sonrakilerde bu dönemin icraatlarını zikrederler. Medeniyetimiz, bu sayede daha güçlü ve etkili olacaktır. Ancak cesur, mert ve görgülü bir nesil ile daha sağlam adımlar atılabilir. 

Genç kardeşlerimizden şu üç hususu özellikle rica ediyorum. Birincisi; tembellik hastalığıdır. Bu yaşlar ne bedenen, ne kafa yapısı ne de heyecan ve azim konusunda tembelliğe uygun değildir. Hareketli ve sistemli olmanın en ideal çağları içerisinde üzerinize verilen vazifelerin üstesinde gelme çağındasınız. Aşk ile yatıp, aşk ile kalkıp ve aşk ile yürümenin en verimli günlerinde tembelliği kelime dağarcığınızda bile tutmamanız icap eder. Zira tembellik ne Allah´ın (cc), ne peygamberimizin (sav), nede büyüklerimizin ve geleneğimizin hazzetmediği süfli bir durumdur. Tembelliği sadece hareket ve eylem konusunda algılamamak lazımdır. İbadet ve ilim mevzusuna da bu zaviyeden bakılmalıdır. Sabah kalkılacak vakitten okunacak kitaba, uykuya yenik düşmekten gerekirse sabahlara kadar hakikat ve hikmetin mülahazasını ve münazarasını yapmaya kadar değerlendirmek lazım gelir.

İkincisi ise peşin hükümlülük ve bağnazlıktır. Açık ifade edeyim ki, bağnazlık ve peşin hükümlülük islamın hoşgörüsünü tam fehmedememiş ya da özümseyememiş kişilerin kârıdır. Hele gençlere hiç mi hiç yakışmayan bir haslettir. Bağnazlık pis koku gibidir. Hisseden yaklaşmaz o kimseye. Hâlbuki gençlik ise bahar çiçekleri gibidir. Peşin hükümlülük ise bir zan ve kul hakkıdır. Yani en uzak durmamız gereken bir mecradır. İnsanlar hakkında hüküm vermek bir kulun görevi değildir. Şayet ictimai hayatın yürütülmesinde veya muhtelif meselelerde sizlerin kaidelerine ters düşünen ve hareket eden biri varsa işte ispatlardan sonra ancak bir fikir yürütmeniz doğru olabilir. Falancanın filanı diyerek söze başlamak ve öyle davranmak akıl ve vicdan işi değildir.

Üçüncü husus ise akletmemek ve fikretmemektir. Yukarıda ilmin gücünü izah etmeye çalışırken bunun yeterli olmadığını da şimdi ifade etmek isterim. Yani ilim ancak tefekkür ile mana bulabilir. Düşünme eylemi bir gencin her gün üzerine giymesi gereken en güzel bir kıyafettir. Zaten Kuran-ı Kerim´de, birçok kere bu soruyu bize sormaktadır. Her günün ve her olayın muhasebesini yaparak ancak en doğruya ulaşabiliriz. Son zamanlarda yapılması gerek bir işi dalgınlık bahanesine sığınmak revaçta olmaya başladı. Hayatımda hiç kimsenin dalgınlığı yüzünden pijamayla okula veya işe geldiğine şahit olmadım. Dalgınlığı yüzünden yemeği unuttuğuna, hatta bazı gençlerin dalgınlığı yüzünden dakikada bir öz çekim yapmadığına da şahit olmadım. Sınavı dalgınlıkla unutan öğrenciye şahit oldum, lakin son çekildiği fotoğrafı sosyal medyada paylaşmayı unuttuğuna şahit olmadım. Bu örneklerin daha uzayıp gitmesi muhtemeldir. İşte bu can sıkıcı durumu da akletmek ve fikretmek gerekir. Şu kâinatın nasıl yaratıldığını, nasıl idare dildiğini, baharı, kışı ve yazı, suların üzerinde yürüyen devasa gemileri, uçan tayyareleri, güneşi, ayı ve yıldızları ve dahi insanın bizatihi kendisini ve kulluğunu akletmesi ve fikretmesi icap eder. İşte kıymetli genç kardeşlerimden şu yeni eğitim yılının başladığı bu günlerde bu tespitler üzerinden yürümeleri elbette kendilerine kıymet katacaktır.

İdealimiz olan ?asımın nesli? bir gençlik yetiştirmeye muvaffak olmak ve bu gençliği şu dünya gözüyle görmek temennisiyle?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?