1990´lı yılların ortasıdır.
Muhsin YAZICIOĞLU, muhterem bir zat, bir Allah dostu, bir Alim olarak methini duyduğu, Yozgatlı Şeyhzade Ahmet Efendi namıyla bilinen zat ile tanışmak ve duasını almak için ziyarete gider.
Ev, mürid ve muhibban doludur.
Herkes sırayla elini öper ve sohbetine katılmak için çekilip oturur.
Kendisi de sıraya giren Muhsin Başkan, şeyhin elini öpüp tam çekilirken, Şeyhzade Ahmet Efendi bileğinden yakalar ve kendine doğru çekerek;
- Asıl ben senin elini öpmek isterim evladım, der.
Çok şaşıran ve bir an sendeleyen Yazıcıoğlu, bir taraftan elini kurtarmak isterken, mahcup bir eda ile;
- Efendim estağfurullah, biz sizin elinizi öpmeye, hayır duanızı almaya geldik der.
Ahmet Hoca Efendi, gözlerinin içine uzun uzun baktığı YAZICIOĞLU´na şefkat dolu bir sesle;
- Evladım ŞEHİTLERİN eli öpülür der.
Ve doksanına merdiven dayamış bu piri fani, tutup bırakmadığı o gencecik eli tam üç defa çeker öper, çeker öper, çeker öper.
Bu olanlara orada bulunan herkes hayret ve şaşkınlık içinde şahit olur...
Rabbim, kalp gözü açık Allah dostlarının sayısını arttırsın.
Rabbim keşfe malik olan Şeyhzade Ahmet Efendiye´de,
Şahadeti gönüllere ilham edilen, acısı ve hasreti her daim çoğalan; Milletine sevdalı Muhsin YAZICIOĞLU´na da gani gani rahmet eylesin.
Mevla Cenneti ile mükâfatlandırsın.
Onları sevgili Resulüne, bizi de kendilerine komşu eylesin... (H.M)