USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Süresiz Nafaka

06-10-2018

Nafaka, boşanma davası sürerken ya da boşanma davasının sona ermesinden sonra maddi olarak zorluğa düşecek olan kişiye bağlanan ve her ay ödenmesi gereken paradır. Türk hukukunda boşanma sonrası ve boşanma davası sürerken olmak üzere 3 farklı nafaka türü bulunmaktadır.

-Tedbir nafakası, boşanma davası sürerken eşlerden birisinin maddi anlamda zor duruma düşmesi durumu var ise, boşanma davalarında hakimden tedbir nafakası bağlanması istenebilir. Boşanma davası boyunca maddi olarak mağduriyet yaşayacak olan eşin tedbir nafakası talebi hakim tarafından değerlendirilir ve kendisine nafaka bağlanır. Tedbir nafakası yalnızca boşanma davası sürerken alınabilir. Boşanmanın kesinleşmesinden sonra tedbir nafakası ödenmez.

-Boşanma davası sona erdikten sonra alınabilecek iki farklı nafaka türü bulunur.

 Boşanma kararının verilmesi ile beraber tedbir nafakası yoksulluk nafakasına dönüşür.

Bunlar iştirak nafakası yani çocuk bakım nafakası ve yoksulluk nafakası olmaktadır. Yoksulluk nafakası, evlilik içerisinde maddi bir gelire sahip olan eşin, boşanma sonrası bu maddiyattan mahrum kalması ve yoksulluğa düşmesi nedeniyle almış olduğu paradır.. İştirak nakası ise, çocuğun bakımının yapılabilmesi ve çocuğun bakımı için gerekli olan mali desteğin sağlanması adına ödenen nafaka türüdür.

Gelelim şimdi asıl konumuza?Bu hafta ki yazımızda Türk hukukunda yoksulluk nafakasının süresiz olarak istenmesinin hakkaniyete uygun olup olmadığı konusunu sizlerle paylaşacağım. Sizinde bildiğiniz üzere yoksulluk nafakasının süresiz alınması ciddi tartışmalara sebep olmuştu ve halen de olmaktadır. Boşanma prosedürünün kendisi zaten gayet zahmetli ve her iki tarafı yıpratan bir süreç iken bizim hukukumuzda boşanmadan sonra da çiftlerin birbirlerinden tam olarak kurtulamadığını söylemek çok da abartılı olmaz. Zira boşanmaya bağlı olarak çiftlerin birbirlerinden maddi ve manevi tazminat taleplerine ilaveten nafaka talepleri de bulunmaktadır. Yukarı da boşanan eşin hangi nafakaları alabileceğine yer vermiştir. Yoksulluk nafakası açısından ise madde hükmünü birlikte yorumlayalım.Bizim hukukumuzda yoksulluk nafakası süresiz olarak istenebilir. Başka bir ifadeyle talep halinde koca ya da kadın boşandığı eşine ömür boyu nafaka vermek zorunda kalabilir. Bu hüküm Türk Medeni Kanununun 175. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre: ?Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.?

Eski Türk Medeni Kanununda yoksulluk nafakası ancak 1 sene ile sınırlı olarak verilebiliyordu. Ancak 12/05/1988 tarihinde yürürlüğe giren 3444 Sayılı kanun ile yoksulluk nafakası süresiz verilebilir hale gelmiştir. Söz konusu kanun ile gelen süresiz yoksulluk nafakası ciddi meselelere sebep olmaktadır.

-Her şeyden önce evliliği çok kısa sürmüş dahi olsa nafaka yükümlülüğü altına girmiş kadın ya da erkek diğer tarafa ömür boyu bakmak zorunda kalmaktadır. Hayatının sadece bir ayını aynı çatı altında birlikte geçirdiği bir kişiye ömür boyu maddi anlamda destek olmak mecburiyeti elbette ki boşanan nafaka yükümlüsü bireylere çok ağır gelmektedir.

Bununla birlikte yukarıda bahsettiğimiz üzere nafaka azaltılabilmektedir. Aynı zamanda nafakanın kaldırılması da söz konusudur. Boşandıktan sonra nafaka alan eş başka bir kişi ile evlenirse ya da evli gibi yaşarsa nafaka veren tarafın bu durumu tespit edip dava açması halinde nafakanın kaldırılması mümkündür. Ancak kişinin boşandığı eşinin başkası ile evlendiğini ya da evli gibi beraber yaşadığını bilmesi demek devamlı surette eski eşini takip etmesi, eski eşinden haberdar olması anlamlarına gelmektedir. Boşanıp yollarını ayıran eşlere böyle bir yükümlülük yüklemek ahlaki açıdan dahi doğru değildir. Zira devamlı surette birbirlerinin hayatlarına müdahil olmaları beklenmektedir.

-Kanundaki süresiz nafaka düzenlemesinin bir diğer olumsuz tarafı ise tarafların bazen bu hakkı tamamen istismar amacı ile hareket etmeleridir. Çalışmak her zaman insana zor gelir. Nafaka ise boşanan tarafın karşı taraftan karşılıksız olarak aldığı bir paradır. Bazen nafaka alan taraf sırf nafaka kaldırılmasın ya da azaltılmasın diye çalışmamaktadır ya da fiilen çalışmakta ancak resmi olarak çalışıyor gözükmemektedir. Bu da hakkın kötüye kullanımıdır.

Bu ve benzeri sebeplerle Anayasa Mahkemesinde Türk Medeni Kanununun 175. Maddesinde düzenlenen nafakanın ?süresiz olarak? verilmesi ibaresinin Anayasa´ya aykırılığı sebebi ile dava açılmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesi 2011/136 Esaslı, 2012/72 Karar sayılı ve 17/05/2012 tarihinde verdiği karar ile bu ibarenin iptalini reddetmiştir.

KARARIN GEREKÇESİ;

??´süresiz olarak´ ibaresine yer vermesinin amacı, boşanmadan dolayı yoksulluğa düşecek olan eşin diğer eş tarafından, şartları bulunduğu sürece ekonomik yönden desteklenmesi ve asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanmasıdır

Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olan yoksulluk nafakasının özünde, ahlâki değerler ve sosyal dayanışma düşüncesi yer almaktadır. Yoksulluk nafakasının amacı nafaka alacaklısını zenginleştirmek değildir. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünülmüştür. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir.

İtiraz konusu kuralda, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşen eşi korumak için diğer eşin, koşulları bulunduğu sürece, herhangi bir süre sınırı olmaksızın yoksulluk nafakası vermesi düzenlenmiş olup bu yükümlülüğün sosyal hukuk devleti ilkesinin gereği olarak getirildiği kuşkusuzdur?  şeklinde ifade edilerek sosyal dayanışma ve ahlaki değerler gibi sebeplerden ötürü nafakanın süresiz olarak verilebilmesi hükmü savunulmuştur.

KARŞI OY:

Ancak aynı karardaki karşı oy yazısında süresiz nafaka verilebilmesinin meydana getirdiği meseleler gayet güzel izah edilmiştir. Söz konusu karşı oy yazısında;

??Türk Medenî Kanunu´nda yardım nafakası için herhangi bir süre şartı öngörülmemişken, bakım nafakasının bir türü olan yoksulluk nafakasının kanunda belirlenen şartlar dâhilinde süresiz talep edilebileceğinin öngörülmesi Anayasa´nın 2. maddesinde yer alan ?sosyal hukuk devletİ  ilkesine aykırıdır? şeklinde ifade edilerek nafakanın süresiz verilmemesi hükmü savunulmuştur.

KİŞİSEL GÖRÜŞ:

Yoksulluk nafakasını düzenleyen 4721 sayılı Kanun´un 175. maddesi evliliğin süresi, nafaka alacak eşin yaşı, çalışma gücünün niteliği gibi özel şartlar aramamıştır. İnsanların boşanarak aralarındaki hukuki ilişkiyi bitirmiş olmalarına rağmen evlilik birliğinde var olan sorumluluklarının ömür boyu devam etmesi, hem insaflı değil, hem de hakkaniyete aykırıdır.

Evliliğin süresi, nafaka alacak eşin yaşı, çalışma gücünün niteliği ve tarafların mali durum şartları da birlikte değerlendirilerek uygun bir nafakaya hükmedilmesi ve hükmedilen bu nafakanın 6 ayda veya yılda bir defa periyotlar halinde mahkeme tarafından denetlenmesi gerektiğini düşünüyorum. TMK m 175 de yer alan ?süresiz nafaka? ibaresinin kaldırılıp; boşanma kararı kesinleştikten sonra mahkeme tarafından belirlenecek yada kanunda açıkça belirtilen bir süre içerisinde tarafların durum ve şartlarında herhangi değişim sözkonusu ise nafakanın azaltılması veya kaldırılması davasını açmaya gerek kalmadan mahkeme tarafından tarafların denetlenerek nafanın azaltılması,artırılması ve kaldırılması gerektiğini düşünüyorum. Mevcut kanunumuz nafaka yükümlüsüne, boşandığı eşinin başkası ile evlenmesine ya da evli gibi beraber yaşayıp yaşamadığını öğrenerek devamlı surette eski eşini takip etmesine neden olmaktadır. bu da nafaka yükümlüsünün yeni bir hayata kapı açmasını değil eski eşini takip ederek ondan haberdar olmasına yol açmaktadır. Boşanıp yollarını ayıran eşlere böyle bir yükümlülük yüklemek ahlaki açıdan dahi doğru değildir. Zira devamlı surette birbirlerinin hayatlarına müdahil olmaları beklenmektedir. Boşanma kesinleştikten sonra 6 ayda bir yada yılda bir defa duruşma günü verilerek öncesinde mahkeme tarafından bu durumun araştırılması boşanan eşin yıpranma oranını da azaltacak ve yeni hayatına daha çabuk adapte olmasını sağlayacaktır. Ayrıca çalışmak her zaman insana zor gelir. Nafaka ise boşanan tarafın karşı taraftan karşılıksız olarak aldığı bir paradır. Bazen nafaka alan taraf sırf nafaka kaldırılmasın ya da azaltılmasın diye çalışmamaktadır ya da fiilen çalışmakta ancak resmi olarak çalışıyor gözükmemektedir. Bu da hakkın kötüye kullanımıdır. Bu da hukuk sistemimizde adalet duygusunu zedelemektedir.

Bu gibi durumlarda nafaka yükümlüsü eski eşin nafaka alan tarafın kanunda yazılı şartları taşıyıp taşımadığını kontrol amacıyla, onun özel hayatına müdahale anlamına gelebilecek davranışlara ve onun üzerinde psikolojik baskı kurmasına neden olabilecektir. Bu nedenlerle ek bir dava daha açmaya gerek kalmadan belirli aralıklarla kontrol mekanizmasının mahkemelere verilmesi kanaatindeyim.

Sonuç olarak, Türk Medeni Kanununda düzenlenen ?süresiz nafaka? mevcut hali ile birçok adaletsizliğe ve istismara sebep olmaktadır. Bu konunun bir an önce adil bir çözüme ulaştırılması temennisiyle..

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?