USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Yargıtay Kararı Işığında Şirketin Daimi İşçisine Yapılan Tebligat Geçerli Mi?

06-12-2018

TEBLİĞ NEDİR?

Arapça kökenli bir kelime olan tebliğ " Bel- le- ğa " fiil kökünden tef ´il kalıbına sokularak türetilmiş bir kelime olup bu dilde "bir şeyin ulaştığı, yetiştiği, yeterli olduğu ve maksadına kavuştuğu" anlamında kullanılmaktadır. Tebliğ kelimesinin Türkçe anlamı ise, "bildirme, haber verme ve bildiridir". Tebliğ kavramının çoğulu olan tebligat ise "yazılı olarak yapılan açıklama ve bu açıklamanın yapıldığı kâğıt, ihbarname" olarak tanımlanan "bildirim" anlamında kullanılmaktadır.

Tebliğ, idare ya da yargı mercileri tesis ettikleri işlemleri / kararları muhataba bildirilmesi ve bu işlemler ya da kararlar hakkında muhatabı bilgilendirilmesi amacıyla yapılır. Daha teknik bir şekilde ifade edecek olursak, tebligat, bir işlemle ilgili kimsenin, haber almasını temin için yetkili makamın kanuna uygun şekilde yazı ve ilan yoluyla yapacağı belgelendirme işlemidir. Yüksek yargı organlarından Danıştay tebligatın, hukuki bir işlemden, muhatabın haberdar olmasını sağlamak amacıyla yetkili makamın kanuni şekilde posta veya ilan ile yapacağı belgeleme işlemidir. şeklinde tanımlarken,  Yargıtay ise; tebligatı, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlem olarak tanımlanmıştır. Vergi Usul Kanunun 21.maddesinde ise; "Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesi işlemi "olarak tanımlanmıştır.

TEBLİGATIN TÜRLERİ NELERDİR?

Tebligat işlemlerinin genel kanunu olan 7201 sayılı Tebligat Kanunun hususi (özel) hükümler başlıklı ikinci babında tebligat türleri üç kısım olarak maddeler halinde ele alınmıştır. Tebligat türlerinden kanundaki sıralamaya göre ilkini teşkil eden kazai (yargısal) tebligat kanunun 34 ve 44.maddelerinde; ikincisi olan idari (yönetsel) tebligat kanunun 45 ve 49.maddelerinde ve son olarak mali tebligat ise kanunun 50 ve 51.maddelerinde yer almaktadır.

Kazai (Yargısal) tebligatlar ikici bap, birinci fasıl içerisinde 34 ve 44.maddeler arasında yer almakta ve kanunun 34.maddesinde "adli, idari ve askeri kaza mercilerince yapılacak tebligat" işlerinde esas alınacağı belirtilmiştir. Kazai tebligata ilişkin hükümler bütün kazai merciler değil, kanunda sıralanmış olan adli, idari ve askeri mahkemelerce yapılacak tebligat işlerinde esas alınacaktır.

Mali tabligat, Tebligat Kanununun ikinci bap üçüncü fasıl bölümünde 50 ve 51.maddelerinde açıklanan mali tebligat konusunun kapsamına Sayıştay tebligatları ve diğer mali tebligatlar girmektedir.

İdari tebligatlar ise, kazai ve mali tebligat dışında kalan tebligatlar olarak kabul edilmektedir (Teb. K. md.45).

Tebligat işleminin sonuç doğurması için bu işlemin usulüne uygun olarak yapılmış olması gerekir. Bu çerçevede tebliğ edilecek tebliğ evrakı, tebliğ zarfı gibi belgelerin usul ve şekil yönünden vergi işlemleri için yapılacak tebliğlerde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, Sayıştay veya Vergi Mahkemesine ilişkin tebliğlerde ise 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanması önem arz etmektedir. Tebligat işleminin yapıldığı kanunların sıkı sıkıya usul ve şekil işlemlerine bağlı olduğunu unutmamak gerekir. Hatalı tebligat mevzuu ile ilgili olarak Vergi Usul Kanununun 108.maddesinde esasa etkili ve esasa etkili olmayan şekil hatası olmak üzere ikili ayrıma gidilmişken tebliğe ilişkin usule aykırılığı konu alan 7201 sayılı Tebligat Kanununda herhangi bir ayrıma gidilmemiştir.

ŞİRKETİN DAİMİ İŞÇİSİNE YAPILAN TEBLİĞ GEÇERLİ MİDİR?

Şirketin herhangi bir çalışanına yapılan tebligatın geçerli olup olmadığına sorusunun yanıtını ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 05.11.2014tarih, 2013/5-1093 Esas ve 2014/847 Karar nolu kararı çerçevesinde arayalım. Söz konusu kararda şöyle denilmektedir:

...Bilindiği üzere, tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü ( halen yürürlükte olan yönetmelik ) hükümleri tamamen şeklidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi, Kanun ve ilgili ikincil mevzuatta emredilen şekillerle ispat olunabilir. Anılan kanun ve tüzüğün ( yönetmeliğin ) bu konuda etkili önlemler almış olmasının tek amacı, tebliğin muhatabına ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır.

Buna göre; tebligat, bir davaya ilişkin işlemleri o davayla ilgili kişilere bildirmek için, mahkemelerce kanuna uygun biçimde yapılan bir belgelendirme işlemidir. Dolayısıyla, Kanun ve Yönetmelik ( tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü ) hükümlerinin en küçük ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.

Öyle ise tüzel kişilere yapılacak tebligata ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:

7201 sayılı Tebligat Kanunu´nun "Hükmi Şahıslara ve Ticarethanelere Tebligat" başlıklı 12.maddesinde;

"Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır.

Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir."

"Hükmi Şahısların Memur ve Müstahdemlerine Tebligat" başlıklı 13.maddesinde ise;

"Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır."

hükümleri yer almaktadır.

Yine, tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga Tebligat Tüzüğü´nün "Hükmi Şahıslara ve Ticarethanelere Tebligat" başlıklı 17.maddesinde ;

"Hükmi şahıslara tebliğ salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır.

Vekaletlerin ve bunların teşkilatının, mülhak (katma) ve hususi (özel) bütçeli idarelerle belediyelerin, köylerin ve hususi kanunlarına müsteniden kurulmuş olan teşekküllerle, şirketlerin ve cemiyetlerin salahiyetli oldukları mümessilleri tabi kanunlara ve statülerine göre tayin edilir.

Hükmi ve hakiki şahsa ait bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticarethanenin o muamelede salahiyetli ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir."

"Hükmi Şahısların Memur ve Müstahdemlerine Tebligat" başlıklı 18.maddesinde ise:

"Yukarıdaki madde mucibince tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, hükmi şahsın o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.

Şu kadar ki, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, hükmi şahsın yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tebligatın muhatabı olan hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle tavzif edilmiş bir şahıs olması lazımdır.

Bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tesbit edildiği takdirde tebligat, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır."

düzenlemelerine yer verilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup üçüncü şahıslar ile olan ilişkilerinde ortaklardan oluşan mümessil-organ veya dışarıdan tayin edilen sair mümessiller tarafından temsil olunurlar.

Hükmi şahsiyeti haiz olmaları dolayısıyla ticaret şirketlerinde tebligatın şirketlerin "salâhiyetli mümessillerine" yapılması icap eder. Salâhiyetli (yetkili) mümessiller ibaresiyle evvela şirketleri kanunen temsile yetkili organlar ve bu organlar adına hareket edenler kastedilmiştir.

7201 sayılı Tebligat Kanunu´nun 12. ve 13.maddeleri ile mülga Tebligat Tüzüğü´nün 17 ve 18.maddelerinde tüzel kişilere tebligatın yapılma usulü açıklanmış; tebligatın, bunların tabi oldukları kanunlara ve statülerine göre belirlenecek yetkili temsilcilerine, eğer tüzel kişinin yetkili temsilcisi yoksa veya evrakı bizzat alamayacak bir halde ise; görev itibariyle temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işle görevlendirilmiş bir kişiye, o da yoksa tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı öngörülmüştürTebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gereğine de işaret edilmiştir.

Nitekim Hukuk Genel Kurulu´nun 04.04.2007 gün ve 2007/12-200 E. 2007/187 K.; Hukuk Genel Kurulu´nun 30.12.2009 gün ve 2009/12-563 E. 2009/600 K. ile Hukuk Genel Kurulu´nun 13.05.2009 gün ve 2009/12-184 E. 2009/187 K. sayılı ilamlarında da aynı husus vurgulanmıştır.

Somut olay değerlendirildiğinde; davacı şirkete gönderilen kamulaştırma belgelerinin "daimi işçisi A. K.´e tebliğ edildi" denmek suretiyle tebliğ edilmiştir.

Ne var ki, bu tebligat parçasında başkaca herhangi bir açıklamaya yer verilmediği gibi, davacı şirketin yetkili temsilcisinin veya ondan sonraki yetkili kişinin adreste olup olmadığının araştırılıp araştırılmadığı ve nedenleri de şerh edilmemiştir.

Yukarıda ayrıntısı açıklandığı üzere, davacı şirkete yapılan tebligatta tebliğ memurunun bu tebligatı şirketin yetkili temsilcisine; onun herhangi bir nedenle tebliği alacak durumda olmaması halinde de usulüne uygun şekilde yetkili kılınan kişiye; şayet bunlar yoksa veya tebligatı alamayacak durumda iseler bu durumu tebliğ evrakına şerh ederek o yerde hazır bulunan tebliğe yetkili memur ve müstahdemlerinden birine o da yoksa herhangi bir memur veya müstahdeme yapması; tebligat evrakında da sırasıyla tebliğe yetkili kişilerin durumunu ve onlara tebliğ edilememe nedenini şerh etmesi gerekirken, hiçbir açıklamaya yer vermeden doğrudan davacının işçisine tebliğ etmiştir.

Tebligat bu haliyle, açıklanan yasal düzenlemelere ve yargı kararlarına aykırı olup, usulsüzdür.

Sonuç olarak, Yargıtay kararı incelendiğinde şirket çalışanına tebligata bulunma mümkündür. Ancak burada mevzuattaki sıralamayı usulüne uygun olarak takip edilmesi gerekir. Aksi takdirde doğrudan tebligata işlemine muhatap olmayan çalışana yapılan tebliğ geçersizdir. Çünkü 7201 sayılı Tebligat Kanunu´nun 12. ve 13. Maddeleri dikkate alındığında tebligat kanunlara ve statülerine göre belirlenecek yetkili temsilcilerine, eğer tüzel kişinin yetkili temsilcisi yoksa veya evrakı bizzat alamayacak bir halde ise; görev itibariyle temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işle görevlendirilmiş bir kişiye, o da yoksa tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılması gerekir. Tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gerekir. Dolayısıyla tebligat evrakında da sırasıyla tebliğe yetkili kişilerin durumunu ve onlara tebliğ edilememe nedenini şerh edilmeksizin, hiçbir açıklamaya yer vermeden doğrudan şirket işçisine yapılan tebligat yasal düzenlemelere ve yargı kararlarına aykırı hale gelir.

PEKİ AYNI DURUM VERGİ İŞLEMLERİ İÇİN DE GEÇERLİ MİDİR?

Vergi uyuşmazlıklarına hakkında vergi mahkemelerinde görülmekte olan davalara ilişkin tebligat işlemleri 7201 sayılı Tebligat Kanununa tabi olduğundan yukarıda zikredilen hükümlere tabidir. Ancak vergileme işlemlerine ilişkin tebligatlar ise 123 Sayılı Vergi Usul Kanununa tabidir. O nedenle olaya bu açıdan bakmak gerekir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 94. maddesinin 1. bendinde, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikamet adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı hükme bağlanmıştır.

VUK 94. Madde bakıldığında tebligatın birinci muhatabı mükellefler, bunların kanuni temsilcileri, umumi vekillerine veya kendisine vergi cezası kesilenlerdir. İkincil muhatap ise bunların ikametgah adresinde bulunanlar veya işyerlerinde çalışanlardır. Kurul olarak birinci muhataba tebligat yapılır, birincil muhatap bulunmaması halinde ancak ikinci muhataba tebligat yapılabilir. Tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine veya yukarıda belirtilen sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılarak ikincil muhataplara yapılabilir. Dolayısıyla Yargıtay kararında belirtilen süreç vergi işlemleri için de geçerli olduğu kanısındayım.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?