Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, iki hafta sonra İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabul edilişinin 75. yıl dönümü olduğunu belirterek, "Ne yazık ki 75. yıl dönümü öncesinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi sadece kağıt üzerinde, sadece arşiv raflarında kalan kuru bir metinden öteye bir anlam ifade etmiyor." dedi.
TBMM Başkanı ve APA Dönem Başkanı Kurtulmuş, TBMM'nin ev sahipliğinde Antalya'daki bir otelde düzenlenen Asya Parlamenter Asamblesi (APA) İcra Konseyi Toplantısı'nın açılışında, Türkiye'nin Asya'nın en batısında, Avrupa'nın en doğusunda, kuzeyle güney arasında jeostratejik olarak ve kültürel olarak geçiş noktasında olan önemli bir ülke olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Avrupa'nın bir parçası olduğu kadar Asya'nın da bir parçası olduğunu ifade eden Kurtulmuş, Türkiye'nin özellikle son yıllarda Asya açılımına büyük önem verdiğini hatırlattı.
Dünyanın, içinden geçtiği bu dönemde yaşadığı önemli tarihi kırılmalar karşısında Asya’nın bir fırsat olduğunu, Asya’nın dünya sistemine de önemli fırsatlar sunduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Türkiye olarak Asya üzerinde yapılacak çalışmalara önem veriyoruz. APA’yı da Türkiye’nin Asya’ya açılan önemli bir penceresi olarak kabul ediyor ve bu fırsatın en iyi şekilde değerlendirilmesi için gayret sarf ediyoruz." diye konuştu.
Türkiye’nin 2017’den bu yana APA’nın dönem başkanlığını sürdürdüğünü dile getiren Kurtulmuş, bu süreçte emeği geçenlere teşekkür etti.
Kurtulmuş, Asya’nın insanlık tarihi bakımından da çok önemli bir kıta olduğuna işaret ederek, "Her ne kadar tarih ve medeniyet alanında hakim olan Batılı anlatı çerçevesinde işi ele aldığınızda sanki medeniyetin, bilimin, sanatın, kültürün her türlü insani gelişmenin merkezi olarak Avrupa görünüyor olsa da hakikatte bu böyle değildir. Işık doğudan gelir ve bu anlamda da güneş doğudan yükselir. Şöyle bir baktığınız zaman bugün Asya kıtasında yer alan ülkelerin çoğunun tarih boyunca da büyük medeniyetlere beşiklik ettiği, büyük kültürel teknolojik ve bilimsel gelişmelerin merkezi haline geldiğini gayet iyi biliyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Asya’nın dün olduğu gibi yarın da dünyada medeniyetin, kültürün, bilimin, kalkınmanın ve ekonomik gelişmenin merkezi olmaya aday olduğunu söyleyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Dünyadaki bu kadar büyük dengesizliklerin olduğu, bu kadar büyük farklılıkların ortaya çıktığı, dünyayı son iki asırdır bütün kurum ve kuruluşlarıyla yöneten Batılı ülkelerin dünyanın ensesinde neredeyse boza pişirdiği bir dönemde hakkın, hukukun, adaletin, dengenin ve dayanışmanın kalmadığı bir dünyada, yeni değerleri üretebilmek için Asyalı ülkelere, Asya kültürüne ve Asya'dan doğacak güneşlere insanlığın ihtiyacı olduğunu hep beraber biliyoruz. Bugün geldiğimiz noktada böylesine bir tarihsel geri dönüşün başlangıcında olduğumuzun altını çizmek isterim."
"Asya önümüzdeki dönemde dünyaya öncülük edebilecek bir potansiyele şimdiden kavuşmuş vaziyette"
Dünya nüfusunun yüzde 60’ının Asya ülkelerinde olduğunu ve 37 trilyon dolarlık gayrisafi yurtiçi hasılasının bulunduğunu bildiren Kurtulmuş, dünya ticaretinin yüzde 38’inin Asyalı ülkeler tarafından yapıldığı bir noktaya geldiğini aktardı.
Kurtulmuş, 2023 QS üniversiteler arası sıralamasında dünyanın en büyük 100 üniversitesinden 26’sının Asya ülkelerinde bulunduğunu, PISA eğitim değerlendirmesi bakımından dünyanın en ileride olan 5 ülkesinden 4'ünün Asya ülkesi olduğunu kaydetti.
Avustralya'da bir araştırma merkezinin yaptığı, dünyanın en kritik 44 sektöründen 37’sinde Asya ülkelerinin öncü durumda olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Bu ve benzeri tablolar ortaya koyuyor ki Asya önümüzdeki dönemde dünyaya öncülük edebilecek bir potansiyele şimdiden kavuşmuş vaziyette. Hiç şüphesiz Asya ülkelerinin arasında siyasi farklılıklar vardır, kültürel farklılıklar mevcuttur, hatta çoktan geride bırakılması gereken bazı siyasi farklılıkların, çatışma alanlarının da mevcut olduğunu biliyoruz. Ama Asya, özellikle önümüzdeki dönemde dünyada ele geçirmiş olduğu bu imkanı bütün insanlığın hayrına barışın, esenliğin, dayanışmanın ve insani değerlerin yeniden üretilmesi için kullanabilme becerisini göstermelidir."
"Şu anda Filistin'de devam eden, soykırım boyutlarına varmış açık bir katliamdır"
Dünyanın kırılgan bir noktada olduğunu, her bölgede birtakım bölgesel çatışmaların fitilinin ateşlenmek üzere olduğunu belirten Kurtulmuş, özellikle Filistin sorunuyla ortaya çıkan ve herkesi yeniden uyanmaya zorlayan gelişmelerin çok ürkütücü, aynı zamanda çok ümit verici olduğunu belirtti.
"Bugün dünyada yaşadığımız sistemik dağınıklığın, dünya sisteminin başarısızlığının ve bir şekilde sorunları çözme yeteneğini kaybetmiş olmasının en açık ve en kahredici göstergesi, şu anda Filistin'de devam eden, Filistin halkına karşı sürdürülen, artık soykırım boyutlarına varmış olan açık bir katliamdır." diyen Kurtulmuş, dünyayı yöneten ülkelerin bir kısmının, başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin, böylesine açık bir katliama dahi taraf tutarak, katliamı yapana karşı "Sen katliam yapıyorsun" deme insanlığını gösteremediğinin altını çizdi.
Söz konusu ülkelerin bu katliam karşısında "sessiz, kör ve sağır" olarak kalmayı tercih ettiklerini belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Filistin'deki devam eden mesele hepimizin yüreklerini sızlatıyor, insanlığın bittiği yerde olduğumuzu görüyor, bu noktada konuşmaktan bile utandığımızı ifade etmek zorunda kalıyoruz. 50 gün boyunca süren dünyanın en ağır işgalinin, en ağır insanlık dışı saldırılarının, katliamının, soykırım boyutlarına varmış olan bir devlet terörünün karşısında her on dakikada bir çocuğun öldürüldüğü bir insanlık dramı karşısında, maalesef insanlık hiçbir şey yapamamaktadır. İnsanlıktan ara vererek başlattıkları bu katliamı şimdi 'insani ara' sözleriyle bir şekilde geçiştirmeye çalışıyorlar. Bu anlamda ümit ediyoruz ki acil ateşkesin kalıcı hale gelmesi mümkün olsun. Ümit ediyoruz ki sadece geçici olarak insani yardımların ulaştırılması değil, Gazze'nin yeniden imarının gerçekleşmesi mümkün olsun."
“Uluslararası camia, Filistin meselesinin çözümünde üzerine düşen gayreti göstermek zorundadır"
Orta Doğu’daki sorunun çözümü için gerekli olan siyasi çözüme de işaret eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Başkenti Kudüs olan tam manasıyla hür, egemen ve toprak bütünlüğü sağlanmış Filistin Devleti kurulmadan, Orta Doğu'da barış olmayacaktır. Mescid-i Aksa başta olmak üzere Müslümanların ve Hristiyanların kutsal mekanlarının korunması uluslararası camia tarafından garanti altına alınmalıdır. Üçüncüsü ise 'yerleşimciler' adı altında böyle şık bir tabirle ifade edilen Yahudi yerleşimcilerin, yani işgalcilerin, yani gasıpların, gasp ettikleri yerlerden bir an evvel çıkartılması ve oranın asıl sahipleri olan Filistinli kardeşlerimizin oraya yerleştirilmesi esastır. Bu üç temel siyasi mesele çözümlenmeden Orta Doğu'da barış asla gerçekleşmeyecektir. Onun için diyoruz ki uluslararası camia, bütün uluslararası platformları kullanarak Filistin meselesinin çözümünde üzerine düşen gayreti göstermek zorundadır."
"İki gün sonra Filistin halkıyla dayanışma günü"
Kurtulmuş, Gazze'deki katliamın yapanların yanına kar kalmayacağını belirterek, "Aynen Srebrenitsa katliamını yapan katiller nasıl uluslararası savaş suçları mahkemesinde hesap verdiyse, Netanyahu ve çetesi de uluslararası savaş suçları mahkemesinde mutlaka ama mutlaka hesap vermelidir. Bunun için de uluslararası camia her türlü hazırlığını yapmalı ve bu anlamda Filistin halkıyla dayanışma içerisinde olmalıdır." diye konuştu.
İki gün sonra Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü olduğunu bildiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“29 Kasım, bütün dünyada Filistin halkıyla dayanışma günüdür. Bizler de APA meclislerinin temsilcileri olarak burada Filistin'le dayanışmamızı, Filistin halkıyla bir ve beraber olduğumuzu Antalya'dan dünyaya ilan etmek gibi bir sorumluluk altında olduğumuzu ifade etmek isterim. Bu vesileyle Türkiye olarak bir kez daha Filistin halkının tamamıyla, ister Batı Şeria'da ister Gazze'de olsun dayanışma içerisinde olduğumuzu ve Filistin halkının bu meşru müdafaasına sonuna kadar destek çıkacağımızı her vesileyle ifade ettiğimiz gibi burada, Asya Parlamenterler Asamblesi İcra Konseyi Toplantısında da bir kere daha dile getirmek istiyorum."
"İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi sadece kağıt üzerinde"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, 2 hafta sonra İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabul edilişinin 75. yılı olduğuna da değinerek sözlerini şöyle tamamladı:
"Bir beyanname var mı? Uygulanan bir beyanname var mı? Böyle bir beyannamenin artık kağıt üzerinde kalmaktan başka bir anlam taşıdığını söyleyebilir miyiz? Ne yazık ki 75. yıl dönümü öncesinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi sadece kağıt üzerinde, sadece arşiv raflarında kalan kuru bir metinden öteye bir anlam ifade etmiyor. Maalesef bu vesileyle de insanlığın bir uyanış içerisinde olmasını temenni ederiz. Nasıl ki Gazze'nin yıkıntıları altında kalan sadece Gazze'nin masum ve mazlum halkı, siviller, kadınlar, çocuklar ve kimsesizler değil, aynı zamanda dünya sisteminin bütün kurumları idiyse, 75. yılını idrak edeceğimiz İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin yıl dönümünde de aslında raflara kaldırılan maalesef uluslararası sistemin insanlıkla ilgili temennileri ve duygularıdır. Burada bir kez daha ifade etmek istiyorum ki hiç kimsenin timsahın gözyaşlarını dökmesine gerek yoktur. Samimi bir şekilde dünyada zaten var olan insan hak ve özgürlüklerini korumaya dönük bu metinlerin uygulama imkanını bulmasını sağlayacak adımların atılması şarttır."
Kurtulmuş, konuşmasının ardından APA ülkelerinin parlamento ve heyet başkanlarıyla aile fotoğrafı çektirdi./AA/
Editor : Hayrullah Ağkaş