FATİH TABUR
Cumhuriyet Üniversitesi Tüp Bebek Merkezi Klinik Embriyoloji Sorumlusu Prof. Dr. Celal Kaloğlu, tüp bebek konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
Tüp bebek uygulaması sayesinde son yıllarda çok sayıda çiftin bebek sahibi olduğunu dile getiren Kaloğlu, "Tüp bebek merkezinde temel olarak, çiftlerin değerlendirilmesi, sahip oldukları gamet rezervi ve fonksiyonunun hesaplanması, kontrollü ovaryal uyarım, geliştirilen yumurtanın toplanması (OPU), semenin işlenmesi ve spermin seçimi, mikroenjeksiyon (ICSI), embriyo geliştirilmesi, seçimi ve nihayet son aşamada embriyonun reseptiv endometriyuma sahip rahime transferi işlemleri gerçekleştirilir. Belirtilen tüm bu işlemler esnasında, kadın doğum, üroloji ve embriyoloji çalışanlarının tam bir uyum içinde çalışması ve işlemlerin standardize edilmesi kritik öneme sahiptir. Bu nedenle tüp bebek tedavisi gerçekleştirenlerin özverili olması, uyumlu çalışması ve yaptıkları her işlemin sonucu etkileyeceği bilincine sahip olmaları gerekir" dedi.
"Kontrollü ovaryal stimülasyonda genellikle 10-12 yumurta eldesi hedeflenmesine rağmen, bu çoğu kez mümkün olmaz" diyen Kaloğlu, "Özellikle azalmış over rezervine sahip genç bireylerde ve 38 yaş üstü bireylerde yumurta kalitesi de ciddi şekilde etkilenmektedir. Her ne kadar elde edilen yumurtaların kalitesi yumurtanın çekirdek olgunluğuna göre değerlendirilirse de esasen stoplazmik olgunluğu son derece kritiktir. Bu nedenle, özellikle yumurta geliştirme için gerçekleştirilen ovaryal uyarma, tamamen bireyselleştirilmeli, toplanacak yumurta sayısından ziyade kaliteli ve ´kompatens´ bir yumurta eldesi hedeflenmelidir. Diğer taraftan, normal bir stimülasyona yüksek miktarda follikül gelişimiyle cevap veren bireylerde de yükselmiş LH ovaryal androjen artışına neden olabilir, bu durumda yumurta kalitesi ciddi olarak etkilenebilir. Endometriyozis ve bazı otoümmün hastalıklarda ise embriyonun ´immün reddi´ söz konusu olabilir. Bu nedenle in vitro fertilizasyon (IVF) tedavisine başlamadan önce, çiftlerin tüm yönleriyle değerlendirilmesi, infertilitenin esas nedenin saptanması ve buna yönelik tedavi geliştirilmesi önemlidir" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Kaloğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: "Tüp bebek tedavisi tam anlamıyla bir ekip işidir ve tüm aşamalardaki her bir işlem sonucu etkilemeye adaydır. Şimdilerde, 30 yaş altı çiftlerin bir yıl içinde, üstü çiftlerin ise 6 aylık bir süre içinde normal yollardan bebek sahibi olamaması durumunda bir tüp bebek merkezine başvurması önerilir. Özellikle 36-37 yaşından itibaren yumurta kalitesi ciddi olarak etkilenebilir. Yapılan çalışmalar, 38 yaş sonrası bireylerden elde edilen embriyoların yüzde 80´ine yakınının anöploid olduğunu göstermektedir. Bu nedenle bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin uzun süre beklemeden bir tüp bebek merkezine başvurmalarında fayda vardır. Merkezimize başvuran infertil çiftlerin önemli bir kısmı bu grubu oluşturmaktadır. Esasen infertil çiftlerin en zor grubu olmasına karşın, merkezimiz bu konuda önemli deneyimlere sahip olmuştur. Özellikle bu grupta, gerekli ise çiftler psikolojik olarak desteklenmeli, daha da önemlisi, embriyonun neden tutunamadığı veya tutunsa bile neden düşükle sonuçlandığı sorusunun cevabının bulunması tedavinin başarılmasında önemlidir. Genel olarak, bu durumun nedenleri arasında ´İmmün red´ ve kromozomal anomaliye sahip embriyo sayılabilir. Bu durumda, immün rejeksiyonun önlenmesi amacıyla embriyo transferi öncesi tedavi verilmesi veya prenatal genetik tarama (PGS) yapılarak sağlıklı genetik yapıya sahip embriyonun seçilerek transfer edilmesi bir sonuç verebilir."
ÇEVRESEL FAKTÖRLERE
DİKKAT ÇEKTİ
Kaloğlu, "İnfertilite tedavisindeki gen düzeltme (CRISPR), gamet üretimi ve embriyonun 13 günü aşkın gastrulasyon aşamalarına kadar vücut dışında kültürünün yapılabilmesi gibi ileri gelişmelerine rağmen, kısırlık çift sayısında her geçen gün artış gözlenmektedir. Avrupa ülkelerinden elde edilen verilere göre, son 50-60 yılda sperm parametrelerinde yüzde 50´nin üzerinde bir düşme söz konusudur. Ülkemizde bu konuda tam bir veri bulunmamasına karşın, çevresel faktörler kötü beslenme alışkanlıkları, madde bağımlılığı, stres, yaşam tarzı, obezite gibi birçok faktörün fertilite üzerinde ciddi olumsuz etkileri bulunmaktadır. Ayrıca Sivas Valiliği ile üniversitemizin ortaklaşa yürüttüğü ´Umut Bebek´ projesi kapsamında, maddi yeterliliğe sahip olmayan çiftlere de tedavi verilmektedir" diyerek konuşmasını sona erdirdi.
Editor : Haberpanelim