AÇ BIRAKMA ABLUKAYA ALMA

Filistin ablukasında, Bugün yaşanan gerçekler savaş suçlarına bir yenisinin eklenmesine gerek duyulan gerçeklerdir. Filistine yapılan abluka ( Bir devletin, bir kentin ya da bir yerin dışarıyla olan her türlü bağlantısını zor kullanarak kesmek) onun arkasından orada yaşanan aç bırakma işlemi tamamen bir silah olarak kullanılmaktadır. Suçtur. Yapanların yargılanması gerekir. Başta müslüman ülkelerin sessizliği, dünyanın duyarsızlığı da tarihe bir not olarak düşülecektir.
Üstelik yardım gönderiyoruz diye, yardım malzemelerini almak için yollara düşen insanları katletmek, yeni bir savaş taktiği olarak ortaya çıkmıştır. Üstelik bunu insani yardım yapıyoruz, söylemi ile örtmeye çalışmaktadırlar.
Dünya bu olup biteni ısrarla görmemezlikten gelmektedir.
Filistin'de insanlar ölüyor... Çocuklar kadınlar açlıktan ölüyor. Modern dünya dedikleri bu zamanın şartları bundan ibaret. Demek ki, hak, hukuk, adalet bazı devletler için gerekli olan bir kuraldır. O devletlerin dışında kalan dünyanın diğer ülkeleri sadece bu kavramların adını duymakla yetinmektedir.
Evet yardım malzemesini gönderip, onları almaya gelen insanları öldürmek savaş literatürüne giren yeni bir taktik olarak tarih tarafından yapılacaktır...
Tarihte böyle örneklerin yaşandığını biliyoruz. Hz. Peygamber zamanında Mekke döneminde böyle bir olay yaşanmıştır. Zalimler tarihin hangi zamanında olursa olsun, zulümlerine devam etmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Barış olduğu iddia edilen yerlerde durum farklı mıdır? Hayır...
Bugün yeryüzünde en çok tartışılan konulardan bir tanesi; açlık, yetersiz beslenme yüzünden insanların hayatını kaybetmesidir. Bu acı durum, insanların yeteri kadar yiyecek olmamasından, kaynaklanmaktadır. Dünyada herkese yetecek yiyecek ve içecek bulunurken; birilerinin; O, yiyecek ve içeceğin tamamına hakim olma düşüncesi yüzünden; başkalarının elindeki nimetleri kazanma, elde etme, el koyma, çalma, haksız yere elinden alma, düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Bu durum karşısında; aklımıza gelen sorunun cevabı olarak; Birincisi; Dünya nimetleri insanoğluna yetiyor mu? Yetmiyor mu ? Ya da; Dünya üzerindeki dengesiz dağılımından dolayı; birileri nimetler içinde yüzerken birileri açlıktan mı kırılıyor. Doğal olarak, Dünya nimetlerinin; Bu Dünyaya fazlasıyla yettiğini söylemeye gerek yoktur. Ancak, Dünyadaki bu soygunu yapanların; bu dağılımı kendilerinin lehine çeviren bir sistemi vardır. Tamamı ile; Dünya nimetlerinin tamamının, kendilerinin hizmetine sunulduğunu zanneden güçler; karşısındakilere yaşama hakkı tanımadıkları gibi; ellerindeki var olan tüm nimetleri de almak istiyorlar. İşin özü budur.

Bu olumsuzluklara bir de yaygara ekliyorlar. Dünya nüfusu hızla artmaktadır. O nedenle insanlar yiyecek sıkıntıları çekmektedirler. Kendileri haksız mal edinme, birilerinin rızıklarını çalma, israfın zirvesine çıkma, gibi yaptıkları yanlışları görmeden; yanlışı başka yerlerde aramaya çalışıyorlar.

Tüm Dünya üzerindeki Dünya nimetlerine; her ner pahasına olursa, olsun; sahip olmak için; tüm güçlerini kullanıyorlar. Başkalarının, açlık ve yoksulluktan ölmeleri umurlarında bile; değildir. O kadar çok acı yaşatıyorlar ki; tarif etmek çok zordur. Açlığın ne demek olduğunu, Suriyeli çocuğun, annesine söylediği şu sözde bulmak gerek. ( Anne, Cennette ekmek var değil mi?) Filistinli çocukların açlıktan ölürken gözlerindeki manalı bakışların neler ifade ettiğini söylemeye gerek yoktur...

Bu gerçekler ortada iken; Gereksiz israf etmek, için çırpınması enteresandır. İnsanların tüketebileceği, tüm nimetlere el koyma çabası, kendisinden başkasına yaşama hakkı tanımama mücadelesinin adı; resmen hırsızlıktır, caniliktir, katilliktir. Bu yanlışları yapan adamın zaten insan hakkından falan bahsetmesine gerek yoktur. Sadece yeri geldiği zaman; gevezeliklerini yapmaya çalışırlar. Utanmadan, Dünya nimetlerinin; İnsanları beslemeye yetmediğini savunmaya çalışırlar. Başkalarına yaşama hakkı tanımayanlar; karşısındakilerin; yaşama hakkını elinden almak için; olmadık bahaneler üretirler.
Evet Filistinde ya da dünyanın neresinde olursa olsun, insanların açlıktan ölüme terk edilmesi, bu zamanın en büyük vahşeti olarak tarihteki yerini almaktadır...

Tıpkı Bosnada olduğu gibi...

Srebrenitsa Soykırımı, 1991–1995 Yugoslavya İç Savaşı'nda (Hırvatistan Savaşı ve Bosna Savaşı) Sırp Cumhuriyeti Ordusu'nun Srebrenitsa'ya karşı giriştiği harekât esnasında Temmuz 1995'te yaşanan ve en az 8.372 Müslüman Boşnak erkek ve çocuğun Bosna–Hersek'in Srebrenitsa kasabası ve çevresinde, Ratko Mladić komutasındaki ağır silahlarla donatılmış Sırp ordusu tarafından sistematik olarak öldürülmesidir. Katliamda bir kısım kadın ve küçük yaşta çocuğun da öldürüldüğü, belgelerle kanıtlanmıştır.
O günde, Bugünde bu katliamlara dünyadaki tüm kuruluşlar sadece seyirci kalmaktadırlar... Bu gerçek bu gidişle asla değişmeyecektir...

Zalim her yerde aynıdır. Zulmüne devam eder...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orhan Arslan Arşivi

ÜLKE BİZİMDİR

11 Temmuz 2025 Cuma 09:27