İslam medeniyetinde camiler yalnızca ibadet edilen mekanlar değil, aynı zamanda sosyal hayatın, ilmin ve kardeşliğin merkezidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Medine'ye hicret ettiğinde ilk iş olarak bir mescit inşa etmiş ve burayı sadece namaz kılınan bir yer değil, sahabenin toplandığı, ilim öğrendiği, toplumsal meseleleri istişare ettiği bir merkez haline getirmiştir. Asırlar boyunca camiler, Müslüman toplumunun kalbi olmuş; halkın dini, ilmi ve sosyal hayatının en önemli unsurlarından biri olarak varlığını sürdürmüştür. Özellikle Ramazan aylarında, camiler ibadetlerin coşkusuyla dolup taşar, teravih namazları birlik ve beraberliğin en güzel tezahürü haline gelirdi. Ancak günümüzde bu manzaradan uzak bir durumla karşı karşıyayız.

Camilerimizin sayısı her geçen gün artsa da, cemaat sayısının giderek azalması düşündürücüdür. On bir ay yolunu gözlediğimiz Ramazan ayında bile camilerin boş kalması ciddi bir sorun. Neden cemaat camiye gitmekte isteksiz Manevi hayatımızda bir körelme mi yaşıyoruz Yoksa camileri ve ibadetleri daha cazip hale getirmesi gerekenler mi görevlerini yeterince yerine getiremiyor

Cami, yalnızca ibadet edilen bir yer değil, Müslümanların bir araya gelip toplumsal ve manevi bağlarını güçlendirdiği bir merkezdir. Cami ile cemaat arasındaki bağ çok önemlidir. Gösterişli ibadet mekânları hızla inşa ediliyor, ancak asıl önemli olanı ihmal ediyoruz. "Bir yerin değeri, içinde olanlarla ölçülür" gerçeğini göz ardı ediyor gibiyiz. Cemaati olmayan camiyi ne yapayım ki

Ramazan ayını yarıladık. Önceki yıllarda olduğu gibi teravih namazlarımı her gün farklı camide kılmaya gayret ediyorum. Küçük camilerde bir iki safla kılınan teravih namazları, Paşa Cami ve Ulu Cami’de neredeyse aynı durumda. Yaş itibariyle Ramazan ayını her mevsimde yaşamış biri olarak kışın en soğuğunda ve yazın en sıcağında bile Sivas Ulu Cami’nin cemaatle dolu dolduğunu, özellikle yaz aylarında cemaatin namazını avluda kıldığını net hatırlıyorum.

Cemaatin azalmasının birçok nedeni var. Toplumsal değişimler, teknolojik gelişmeler ve bireyselleşme gibi faktörler elbette etkili. Ancak özellikle gençlerin camilerden uzaklaşmasının en önemli sebeplerinden biri, camilerin onların ilgi ve ihtiyaçlarına hitap edememesidir. Camiler yalnızca namaz kılınan yerler olmamalı, eğitim ve sosyal faaliyetlerin de yürütüldüğü mekânlar haline gelmelidir.

Diyanet işleri Başkanlığı moda tabirle yeni bir paradigma geliştirmeli, din görevlilerini insanları kucaklayan bir anlayışla seçmeli, yetiştirilmeli ve camileri sadece namaz vakitlerinde açık olan mekânlar olmaktan çıkarmalıdır. Bu konunun vebali çok büyük, yüz binlerce çalışanı ve bir o kadar da mekânı olan kurumun hesabını ahirette vermek kolay olmasa gerek.  Bu kadar devasa bütçelerle idare edilen bir kurum sıradan bir devlet işletmesi gibi çalışmaktan ziyade, irşad ruhuna uygun işletilir hale getirilmelidir.

Camilerin boş, kafelerin tıka basa dolu olduğunu görünce kaygılanıyorum. Hele ki İstasyon Caddesinde gezen boş kalabalıkları görünce Sivas ve ülkem adına endişem daha da artıyor.