İşsizlik problemi, hakikaten probleminde ötesinde çok ciddi bir tehlike olmaya başladı ülkemiz için. İnsanlarla konuştuğunuz takdirde o kişilerin duygularının ne kadar kabarmış olduğunu hissedersiniz.

Günümüz dünyasında ekonomik sorunların en başında yüksek genç işsizlik oranları gelmektedir. Nüfusun büyük çoğunluğunun genç olduğu Türkiye’de bu problem uzun vadede çok daha ciddi sorunlara sebep olacağından önem arz etmektedir.

Türkiye’de işsizlik oranlarının yüksek seyretmesinin en temel sebebi ise ülkenin genç nüfus yapısının fazla olması ve genç işsizlik oranının yüksek olmasıdır. Genç işsizlik oranının yüksekliği ülkenin genel işsizlik oranının da yüksek seyretmesine neden olmaktadır.

Neredeyse her yaş grubundan insanın sorunu haline gelen işsizlik, özellikle üniversite mezunu gençler arasında yaygınlaşmış ve adeta sıradanlaşmıştır.

Üniversite mezunlarının durumu daha da vahim. Keza onlar önce okula girmek için, sonra iş bulmak için gösterdikleri gayretin boşa çıktığını düşünüyorlar. Bu probleme mutlaka ivedi çözüm bulunmalı. Sosyal sıkıntıların kaynağındaki önemli neden işsizlik ve dolayısıyla hayat kaygısı insanları suça bile itebiliyor.

İşsizlik hem bireysel hem de toplumsal sorunları doğuran bir olgudur. Bireysel sorunların en başında kişinin kendisini psikolojik açıdan rahatsız hissetmesi, özgüven kaybı, ailesine karşı olan sorumluluğunu yerine getirememenin verdiği huzursuzluk ve endişe gelmektedir.

Literatürde toplumda sigara, alkol, uyuşturucu gibi zararlı bağımlılıkların artması ile işsizlik arasında bir ilişki olduğunu ifade eden çeşitli araştırmalar mevcuttur. Ayrıca yüksek işsizlik oranlarına sahip ülkelerde suç işleme ve intihar gibi davranış bozukluklarının görülme oranı da daha yüksek seyretmektedir.

Ekonomik açıdan işsizliğin yarattığı sorunların başında ise ülke ekonomisinin büyümesine engel olması gelmektedir.

İşsizlik bir ekonominin kaynaklarının bir kısmının üretim dışı kalması anlamına gelmekte ve bu da üretimin olabileceğinden daha düşük gerçekleşmesine neden olmaktadır. Böyle olunca ülkedeki yaşam standartları da optimal seviyeye getirilememektedir.

Bu işsizlik durumu gençlerin fiziksel ve psikolojik durumlarını olumsuz anlamda çokça etkilemektedir. Çünkü ekonomik özgürlüğünü kazanamamış bir birey hayatın her alanında kendini kısıtlamak zorunda kalır.

Bu durumdan ötürü sosyal hayatları da sekteye uğrar. Sosyal aktivitelerden gittikçe uzaklaşır, arkadaş ortamından kendini soyutlamaya başlar. Böyle durumlarda insanlar yalnızlık çekmeye başlar. Kendini meşgul edecek bir durumu olmadığı için karanlığa doğru çekilirler.

Bu durum sağlık açısından birçok sıkıntıya yol açar. Uyku ve yeme bozuklukları, umutsuzluk hissi gibi sorunlar görülebilir. Psikolojik olarak depresyon ve daha kötüsü bu durum intihara kadar sürükleyebilmektedir.

Bu işsizlik durumu gençlerde büyük bir gelecek kaygısına yol açar. Bu gelecek kaygısından dolayı zorunlu beyin göçü oluşur. İmkânı olan daha iyi şartlarda yaşamak için ülkeyi terk etmek zorunda kalır. Böyle olunca da dolaylı yoldan genç nüfus azalmaya başlar.

Bu nedenle Türkiye’nin uyguladığı genel ekonomi politikaları içerisinde, istihdam ve işsizlik sorununun çözümlenmesinde daha dikkatli ve etraflıca politikaların üretilmesi ve uygulanması gerekir. Umarım en kısa sürede bu sorun devlet büyüklerimiz tarafından çözüme kavuşturulur.

Ülkemizi geleceğe rahat, huzurlu ve refah seviyesi yüksek bir şekilde taşımayı hepimiz isteriz. Gençlerin ellerinden tutup içinde bulundukları karanlıktan ışığa çıkarmamız gerekir. Çünkü kaybeden sadece gençler değil ülkemiz oluyor.