Makam araçları ve lojman ile ilgili çok yazı yazıldı, çizildi. Hiçbir işlem yapılmadı. Devletin en büyük harcamalarından biri olduğunu biliyoruz. Lojmanlar satılsa ve makam araçları azaltılsa devletin yükünün azalacağı bir gerçektir.
Ülkemizde altın değerine ulaştı benzin ve yakıt fiyatları. Sürekli zamlar hayatımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Maaşlara zamlar Kaşıkla verilip kepçeyle alınıyor yıllardır. Yakıta zam geldiği zaman otomatikman hayatımızda ki her şeye zam gelmektedir. Gıdadan giyime, sağlıktan ulaşıma aklınıza gelebilecek yediğimiz içtiğimiz giydiğimiz ve kullandığımız bütün her şeye...
Şöyle bütün kamu kurum ve kuruluşlarına baktığımızda ne kadar çok makam aracı olduğunu görüyoruz. Çeşit çeşit, marka marka. Azalması gerekirken sürekli artış göstermesi düşündürücü. Hatta beğenilmeyip en lüks araçlarla değiştiriliyor.
Bazı kişiler makam araçlarını devletin onlara verdiği miras malı gibi görüyor öyle de kullanıyor. Kendinden çok ailesinin arkadaş eş ve dostlarının kullanması da cabası. Sanki bu araçlar kendilerine değil çevresine tahsis edilmiş ve bu araçlar benzin mazot değil su yakıyor. BEDAVA evet bedava.
Her şey devlete ait. Bakımı, şoförü, yakıtı masrafları daha ne olsun cepten çıkan bir şey yok her şey devletten. Yeri gelince dürüstlükten, yetim hakkı yemekten bahseder mangalda kül bırakmazlar. O zaman bu yaptıklarının adı nedir? Bedava mal baldan tatlıdır. Her şey devletten olunca saf bal oluyor.
Normalde kendi şahsi araçlarıyla gitmeye kıyamadıkları yerlerde devletin makam ve görevlendirdiği araçları, personele arazi için görevlendirilen araçlar dahi çok hunharca kullanılıyor.
Hizmet aracı olarak kiralanan araçlar var. Bu araçlar bazı insanların şahsi araçları ve neredeyse tuvalete bile o araçlarla gidecekler. Kime ne amaçla kiralanıyor anlamış değilim. Kimsenin de anlayacağını sanmıyorum. Herkes işine geldiği gibi kullanıyor ve birilerine peşkeş çekiliyor.
Personel araziye gidiyor canı sıkılıyor görev kâğıdı çıkartıyor. Kimse ne işin var demiyor. Aynı yere her gün kırk defa gidip gelenler bile var. İşi bitirmek yerine uzatmak daha iyi nasıl olsa. Neden yapmasın ki arazi tazminatı alacak, iş yerinden uzaklaşacak, en azından büro işleri ve stresinden uzaklaşacak. Araç, yakıt, yemek bedava olunca oh ne keyif. Neden gitmesin ki.
Hata çok kişinin araziye gidiyorum diye araç talep edip gidip çarşı pazar gezdiğini evinin ve kendi ihtiyaçlarını görüp saati dolunca da işe gelmeyip evine gittiğini biliyoruz. Bu nedenle bazı kurumların biran önce belediyelere bağlanması gerekir. Çünkü belediye sınırları içerisindeki köyler ve onların yol, kanalizasyon vb. işleri yapmaları ve ulaşım kolaylıkları zaman açısından da daha uygun ve ekonomiktir.
Hele birde protokol karşılamaları adeta makam araçları yarışıyor. Bazen düşünüyorum da devletin bu makam araçları için bizlerin bilmediği bir petrol kuyusu mu var yoksa bu araçlar teknolojinin gelişiminin ilk suyla ya da güneş enerjisiyle çalışan araçları mı?
Sadece üst düzey idarecilere verilmesi gerekir makam araçlarının. Herkese lojman dağıtılır gibi dağıtılması ise düşündürücü. Kamu anlayışının ve düzeninin değiştirilmesi gerekir. Kamu bal tutan parmağını yalar anlayışı değil. Haktan bahsedilir, tüyü bitmemiş yetim hakkından. Bu hak olayını insanlar nasıl anlıyor merak ediyorum.
Söylenenlerle yapılanlar o kadar zıt ki. İş çıkarlar olunca her şey mubah görülüyor. Ego, gösteriş olunca ve kişiler kendi yapınca gayet doğal ve helal oluyor. Bu nasıl mantık, nasıl anlayış bir türlü çözemedim.
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır deniyor. Konuşsan başın ağrıyor, sussan ahiretin elden gidiyor. Artık karar sizlerin.
Kısacası bu olaylar da gösteriyor ki Kamu Kurum ve Kuruluşlarının özelleşmesi ve devletin yükünün azaltılması gerekiyor.