
Kasım DEMİR
CAMİLER VE DİN GÖREVLİLERİ…
Ülkemizde her yıl 1-7 Ekim tarihleri arasında kutlanan haftanın "Camiler ve Din görevlileri Haftası" olduğunu bilmeyenimiz yoktur umarım. Maksat; camilerin sadece ibadet yeri değil, birlik ve dayanışma mekanları olduğu, toplumu camilerle, namazla buluşturmak olduğu, bizlere hutbe, vaaz ve medya yoluyla ulaştırıldı.
Rahmetli babam cami imamıydı. Beni de küçük yaşta elimden tutup camiye götürürdü. Zaman zaman camiyi temizler, bana da ayakkabılıkları silme vazifesi verirdi. Ben de yapabildiğim kadar yapar, babama temizlediğim yeri gösterince o da kocaman bir aferin çeker, iki tane 25 kuruşluğu avucuma bırakırdı.
Cami deyince benim aklıma "bizim cami" diye tesmiye ettiğimiz Korkmazoğlu Çatalpınar Camisi geliyor.
Bazen babamın teşvikiyle, - bazen de korkusuyla- her gün en az iki vakit namazında camimize giderdim. Bu yüzden cami, cemaat namaz, ezan gibi mevzularda azımsanmayacak kadar hatıralarım mevcuttur.
Sivas'ta o zamanlar yani çocukluğumuzda şimdiki gibi çok süslü, kubbeli, birkaç minareli cami yoktu. Şehrimizde ceddimizin samimiyetiyle inşa ettirdiği küçük mahalle mescitleri vardı. Bunların her birinin diğerinden farklı tarafları vardı.
İşte şimdi o zaman çevremizdeki camiler ve görevlileri aklıma geldi. Bizim eve yakın Ali Baba Mahallesi'nde Ali Baba Camisi ve imamı Mahmut Durmaz hoca, Korkmaz oğlu Çatalpınar Camisi ve imamı babam A. Turan Demir, Kazancılar Cami ve imamı Süleyman Hoca, Bezirci Cami ve İmamı Mehmet Veske, Şakir Bey Cami ve imamı Haydar Hoca, Akdeğirmen Cami ve imamı İsmail Korkmaz Zincirli Minare Cami ve imamı Tahir Bölükbaşı Hoca ilk aklıma gelenlerden. Görevlileri Rahmet-i Rahmana kavuştu. Tabi sizin de çevrenizde benzer çok şirin küçük mescitler vardır. Onları da siz hatırlayın.
Saydığımız mescitlerin tamamı da aslına uygun restore edildi. Hem de dipten kapıya kadar yenilendi. İnsan buralara girdikçe rahatlıyor.
Sivas büyüdükçe, genişledikçe yeni kurulan mahallelere bazı hayır sahipleri kendi adına cami yaptırdığı gibi köyden şehre yeni göçmüş köylü ve haliyle çoğu fakir olan mümin kardeşlerimizin yaşadıkları bazı mahallelerde gayretli birkaç zevatı muhteremin dernek kurup yardım toplayarak, yıllar süren çalışmaları sonucu camilerini yaptırdıkları malumunuzdur.
O güzel insanlar, cami kapılarında sıcak soğuk demeden, kar kış demeden "camiye yardım, camiye yardım" nidaları ile namazdan çıkan cemaatin gözünün içine adeta yalvarırcasına bakarak, elindeki makbuz kütüğünü gösterirlerdi. Bunların çoğu soğuk kış günü donmuş elleriyle kalemi bile tutamaz, makbuzun üzerinde parmakları titreyerek isim ve soy isimi bile düzgünce yazamazlardı. Zaten bazısının makbuzu kesecek kadar okunması yazması bile yoktu. Birçoğunun ayağında kara lastikler, kışın ayazında kar içerisinde titreyerek yardım toplarlardı.
Eski camiler çoğunlukla dökülür, soğuklar caminin bir ucundan girer öbür ucundan çıkardı. Kurulan odun sobaları kuvvetli ayazlarda camiyi ısıtmaz, sobayı çok yakınca da kışın ortasında yakacaksız kalma korkusu eksik olmazdı.
Yeni nesil bu camilerin nasıl yapıldığını bilmez, bugünlere nasıl gelindiğini anlayamazlar.
Yeni yapılacak caminin arsasını bulmaktan, imar iznini almaktan, planını kabul ettirmekten tutun da ibadete açılıncaya kadar bin bir türlü müşkülatı göğüslemek kolay değildi. Bazen Vilayet, bazen Belediye, bazen de adı Müslüman olan namaz düşmanı kodamanların türlü engellemelerini aşmak bayağı maharet isterdi. İşte o ayağı kara lastikli, makbuz dahi yazamayacak kadar okuması yazması olmayan çarıklı erkan-ı harpler, bu mahalle camilerini ne zorlukla imar ve inşa ettiler. Biz amiyane tabirle “İdris'in üğüttüğünü yiyoruz.” Yazın klimalı, kışın kaloriferli camilerde namaz kılmanın keyfini yaşıyoruz. Hatta namazdan 3-5 dakika önce gidip kaloriferin kucağına sığınıyoruz. Bazen çaktırmadan şekerleme bile yapıyoruz.
Nereden nereye geldik?
İsterseniz fazla uzatmayalım.
Bu haftanın bana hatırlattıklarını sizinle paylaşmak istedim. Hatıralarımızın gölgesinde Sivas'ta cami mescit Kur'an Kursu gibi mekan ve mabetleri yaptıran hayır sahipleri ile bu camilerde şevkle, gayretle azimle görev yapan merhum İmam- Hatip, Müezzin-Kayyım, Kur'an Kursu hocası gibi tüm dostlara Allah'tan rahmetler diliyorum. Mekânları cennet olsun.
Halen görevde bulunan tüm Diyanet görevlilerinin ve cemaatimizin Camiler Haftasını tebrik ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.